Belki de yaptığım doğru değil yani okulu asıp bütün günü Kağan’la geçirmemin açıklanacak ya da savunulacak bir yanı yok biliyorum ama benim için bulunmaz bir gündü hava bulutlu olduğundan gittiğimiz yerlerde insan kalabalığı da yoktu. Hele birlikte gittiğimiz lunapark macerası bir harikaydı bütün aletler sadece bizim için çalıştırıldı.
Onu hiç tanımıyor olsam, uzaktan uzağa yine beğenirdim ve kendime “sen onunla anca rüyalarda birlikte olursun” derdim. Çünkü öyle kusursuz biri ki hem dış görünüş hem de ruh güzelliği olarak söylüyorum bunu. Kendimi onun yanında çok önemli, çok güzel hatta bulunmaz hint kumaşı gibi hissediyorum. Beni el üstünde tutuyor, koruyor ve en önemlisi biliyorum ki bütün kalbiyle seviyor. Ona bakıp korkuyorum birden ya bir gün giderse... Nasıl hep yanımda kalabileceğini düşünebilirim ki. O bu şehre bile ait değil başka bir şehirden sadece eğitim için gelmiş birisi.
Bunları düşünmek benim bir anlıkta olsa panik olmama sebep oldu. Kağan’ı kaybetme korkusuyla kalp atışlarım hızlandı. Beni bulabilirler deniz kenarında dalgalara taş atıyoruz ve çok ortalık bir yerdeyiz. Ölebileceğim bir yer bile yok. Birden bana döndü gözlerindeki panik halini görebiliyorum sanki korkularımı hissedebiliyormuş gibi bakıyor.
-hey iyimisin.
-hayır ben iyi değilim buradan hemen uzaklaşmam gerek hemen gitmeliyim benim ölmem gerek.
Koşmaya başladım hemen arkamdan geldiğini ayağımızın altında hışırdayan çakıl taşlarından anlayabiliyorum. Durup etrafıma bakıyorum kimseler yok takip edilmiyorum. Bu beni biraz olsun rahatlattı. Kağan arkamdan gelip kolumu tuttu ve beni kendine çevirdi başımı göğsüne koydu
-Sen neden bahsediyorsun böyle ne ölmesi kimden kaçıyorsun.
-Şey ben çok özür dilerim. Bir an kafamda bir karmaşa yaşadım. O gece çok korktum ve hem hastalık hem iyileşme sürecinde kullandığım ilaçlar bende bazı yanılsamalara sebep oluyor sanırım.
-Burası gerçek hayat burada hatta hayallerinde, rüyalarında bile bensiz kalmana izin vermem ve hem hani sen, ben yanındayken hiç bir şeyden korkmazdın bunu sen söylemiştin. Ayrıca ölmem gerekte ne demek beni korkutuyorsun. Bu yanılsamalar bu derece rahatsız ediciyse bir doktorla görüşmemiz iyi gelebilir.
-yoo gerek yok öylesine ağzımdan çıkıvermiştir. Öyle bir şey söylediğimin bile farkında değilim.
Tanrım bana yardım et her korktuğumda bu paniği yaşıyorum ve takip edildiğimi ölürsem uyanacağımı sanıyorum bu çok ürkütücü ya bir aptallık yaparsam, rüyada olduğumu sanıp kendime zarar verirsem. Tamam sakin olmalıyım.
-Melek sakın bir daha böyle bir şey yapma buna ne sebep oluyorsa bana söyle birlikte halledebiliriz.
-tamam merak etme bir daha olmaz.
Bana öyle bir sarılıyor ki kollarının gücünü bütün bedenimde hissedebiliyorum ve bana bütün dünyayı yaşadıklarımı rüyalarımı korkularımı beni inciten üzen ne varsa hepsini unutturuyor. Olmak istediğim ait olduğum yer sadece burasıymış gibi hissediyorum. Her şeyden arınmamı sağlayan bu kucak benim gerçek evimmiş gibi. Başımı iyice göğsüne bastırıp,
-Bir gün gelecek, gideceksin. Bu şehre ait değilsin.
-Evet bu şehre ait değilim ama ben bu şehre sadece senin için geldim. Senin yanında olduğum her dakika bunu daha iyi anlıyorum. Yani ait olduğum yer sensin ve sen istediğin sürece hep yanında olacağım.
Eğilip başımın üzerine bir öpücük konduruyor. O benim şükür sebebim iyi ki var.
Akşam tam okuldan dönüş saatimde beni eve bıraktı. Ondan ayrılmak çok zor. Annem araba sesini duyar duymaz kapıyı açtı. Keşke hemen çıkmasaydı inmeden Kağan’ı öpebilirdim. Hızlıca arabadan indik.
-Seher annecim, nasılsınız?
-İyiyim yavrum, kızımı tam zamanında getirdiğin için teşekkür ederim. Aç mısın yemek hazır gelip bizimle yiyebilirsin. Yalnız kalıyorsun ve ev yemeklerini özlemişsindir.
Tanrım bunları annemmi söylüyor. Biri beni uyandırsın.
-İşte buna hayır diyemeyeceğim.
Kağan benden bile önce eve girdi ve doğruca lavaboya elini yüzünü yıkamaya gitti. Bende fırsattan istifade
-Anne neler oluyor. Kağan’a olan bu güvenin beni şaşırtıyor. Sen böyle biri değildin.
-Şeyyy ben sen hastayken onunla epeyce vakit geçirdim. Bolca konuşma fırsatımız oldu ve güvenilir biri olduğunu fark ettim. Böyle arkadaşlarının olması çok iyi. Seni okula kadar götürüyorum ama okulun içinde yaşayabileceğin olumsuzluklar konusunda yapabileceğim bir şey yok. Kağan bu konuda da bana çok yardımcı olabilirmiş gibi geliyor. Ayrıca çocuk burada ailesinden ayrı yaşıyor. Kim bilir ne yiyip içiyor.
Kağan içeri girince annem hemen sustu.
-Kağan oğlum sen otur ben hemen sofrayı hazırlarım.
-Yoo asla olmaz ben size yardım ederim.
Başımı hızlıca sallayıp rüya görüp görmediğimden emin olmaya çalıştım ama bunların hepsi gerçek. Kağan sofranın kurulmasına sonrasında toplanmasına ve hatta bulaşıkların makineye yerleştirilmesine kadar yapılabilecek tüm işlerde anneme yardım etti. Biraz oturduktan sonra kalkmak için müsaade istedi. Annemle ve Ayça’yla vedalaştı bense ona kapıya kadar eşlik ettim. Dışarı çıkınca etrafa şöyle bir baktı kimsenin olmadığından emin olunca beni belimden yakalayıp kendine çekti. Eğilip dudaklarımdan öptü ve kulağıma,
-Bu gece seninle uyumak istiyorum, sende istemisin dedi
Sonra biraz geri çekilip yüzüme baktı. Bunu çok isterim ama bu imkânsız.
-şeyyy harika olurdu ama bu imkansız.
-Hiç bir şey imkansız değildir. Bir kaç saat sonra gelirim bana pencereyi açman yeter.
Çok heyecanlandığımı kalbimde kelebeklerin uçuştuğunu itiraf etmeliyim.
-Tamam.
Hızla arabasına bindi ve uzaklaştı. Eve girdim. Annem ve Ayça’yla internetten film açıp izledik onlarla harika zaman geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Onların varlığı benim için çok değerli filmin her sahnesinde ağız dolusu gülen annem ve “sürekli çok saçma olmuş bence böyle olmalıydı diye sürekli olumsuz yorumlar yapan Ayça ve bir bütün olarak biz harika bir aileyiz.
Saatin farkına varınca hemen esneyip;
-Benim çok uykum geldi ilk okul günüm beni biraz yordu. Gidip uyusam iyi olacak. Size iyi geceler kızlar.
-iyi geceler tatlı kuzum.
-Sanada iyi geceler ablacım.
Hızlıca odama çıkıp kapımı içerden kilitledim. Pencere koşup dışarı baktım. Kağan gelmişti. Hemen arabadan inip penceremin altına geldi. Elimle bir dakika hareketi yapıp hemen üzerimi değiştirip pijamalarımı giydim. Aynada saçlarımı düzeltip pencereyi açtım. Kağan alt kattaki pencerenin korkuluklarına tırmanıp benim pencereme uzandı ayak uçlarıyla duvara dayanarak kollarıyla kendini yukarı çekti. Kağan içeri girer girmez hemen pencereyi kapatıp perdeyi çektim.
Kağan evine gidip üzerini değiştirmiş çünkü pardösüsünü çıkardığında eşofman takımıyla gelmiş olduğunu gördüm. Yatağımın kenarına oturup onuda yanıma çağırdım. Oysa oturma yerine yatağımın yastıklarını düzeltip.
-senin oturacak zamanın yok küçük hanım yatıp dinlenmek gerek dedi.
Kağan’la uyumak istediğime o an pişman oldum. Ya yine rüya görüp korkuyla uyanırsam bunu Kağan’a nasıl anlatacaktım.
-bütün bir geceyi birlikte geçirebileceğiz ve sen hemen uyumamı mı istiyorsun?
-Evet aynen öyle.
Yatağıma girip yerleşti ve eliyle yatağın boş tarafını gösterip beni çağırdı. Yatağa yerleşirken kolunu boynumun altına doğru sokup beni kendine çekti. Başımı göğsüne koydum. Öyle rahat ve huzur vericiydi ki gözkapaklarım kendiliğinden kapandı.
Hep o belgesellerde gördüğüm karadeniz yaylalarını andıran yemyeşil otlar ve rengarenk çiçeklerle dolu bir düzlükte üzerimde kolsuz askılı bembeyaz bir elbiseyle yazdan kalma bir günde buldum kendimi. Güneş muhteşem ışıklarını üzerime salmış pırıl pırıl parlıyor. Bu muhteşem manzaranın, muhteşem kokusunu içime çektim. Arkamı döndüğümde bana gülümseyen
Rüyalarımdaki kurtarıcım en son gördüğüm rüyamda adının Kağan olduğunu öğrendiğim o muhteşem çocuğu gördüm. Bana bakıp gülümsedi elindeki mavi renkli çiçeği saçlarımı geriye atıp sağ kulağımın üzerine taktı.
-Sen çok güzelsin ve bu çiçek seni çok daha güzel bir gösterdi.
-Rüyama seni görerek başlamak çok güzel ve etrafta korkacak bir şey olmamasıda.
-Ben yanındayken korkmana gerek yok. Şu an sen uyuyorken de yanında ben varım ve bu rüyanın senin için korkutucu olmamasını sağlıyorum. Bu gece uykusuz kalmana izin vermeyeceğim. Güzel ve derin bir uykuyu en çok sen hakediyorsun.
-burayı hatırlayacağım ama seni yine hatırlamayacağım değil mi?
-Böyle olmasını istemezdim üzgünüm ama bu anın tadını çıkartamaz mıyız? Senin için bir sürü hazırlık yaptım.
Elini uzatıp elimi tuttu. Nereye götürdüğünün bir önemi yok nereye istese oraya gideceğimi biliyorum. Biraz ilerde yere serilmiş bir örtü üzerine kurulmuş iki kişilik sandviç ve portakal suyundan oluşmuş sofra bir harika görünüyor. Oturup yemeğimizi yedik sonra yeşilliklere uzanıp birlikte masmavi gökyüzüne baktık. Son rüyamdaki tecrübemden biliyorum ki ona yakın olmak kalp atışlarımı hızlandırıyor ama şu an çok sakinim ve ona yakın olmak istiyorum. Hafif sağıma dönüp başımı göğsüne yasladım bir melodiyi andıran kalp atışlarını dinlerken uyuyup kaldım.
-Abla hadi ama sen hiç bu kadar uyumazdın hep bizden önce uyanırdın. Artık kalkmalısın yoksa geç kalacaksın ve Kağan’da seni beklerken geç kalabilir.
Aman tanrım Kağan, o nerede? Gece beni bırakıp çıkmış olmalı ve kapımın kilidini de açmış. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmeyi nasıl başarıyor olabilir? Ve aylardır ilk defa gerçek hayattaki ve rüyalarımdaki kurtarıcımla birlikte harika bir uyku çektim. Onlara çok şey borçluyum.