Sürekli Kağan’la bu sabahki konuşmalarımızı düşünmekten kendimi derse veremedim. Sınıfta herkes pürdikkat ders dinliyor bense sıraya eğilerek kollarımı başımın altına yerleştirip görünmez olmaya çalışıyorum. Kendime hayret ediyorum nasıl olurda hiç karşı koymadan büyülenmiş gibi Kağan a bu denli kapılabilirim. Hiç kayıtsız itirazsız bana sarılmasına izin verip birde karşılık olarak ona sarılırım. Düşününce bile yaptıklarım karşısında utanç duyuyorum. Çünkü hayatımın hiç bir döneminde bu denli rahat olmadım. Ama yinede kalbimde uçuşan kelebeklere içimden fırlatıp çıkacak mutluğuma engel değil bu.
Belki tam istediğim gibi bir hayata sahip değilim, her şey olması gerektiği gibi ya da istediğim gibi değil hatta eksiklikleri olsa da mesela bir baba eksikliğim olsa da şimdiki halime bakıp bir fazlam bile var diyebilirim. Peki ben bu bir fazlayla ne yapacağım. Annem bilse çok panik yapardı eminim özelliklede hiç tanımadığım biri olması onu acayip korkuturdu. Sanki bizim bilmediğimiz ama annemin bilip de bize söylemediği gizli bir düşmanımız varmış gibi, bizi birilerinden koruması gerekiyormuş gibi davranması bazen beni korkutuyor.. Ayrıca annem için çok üzülüyorum işinden artakalan bütün boş zamanlarını bizimle geçiyor hiç kendine ayıracak zamanı yok.
Tabi birde kızlar var. Ece benden daha heyecanlı ve mutlu görünüyor.
-tanrım o çocuk mitolajiden fırlayıp gelmiş bir tanrı gibi ve senden gözünü alamıyor yani en yakın arkadaşımdan. Bir düşünseniz ya kampüste kantinde yemekhanede herkesin gözü onda oluyor ve bizde onunla aynı ortamda olduğumuzdan popülaritemiz artacak demektir deyip zıplıyor etrafımda.Berense aynı annem gibi konuşuyor. .
-yapma lütfen melek bu çocuğu tanımıyoruz bile. Sadece harika görünüyor çok göz alıcı ve yakışıklı diye nasıl ona kapılabilirsin. Belki de çocuk serserinin tekidir, belalıdır ne biliyim belki ailesi mafyadır. Tanrı aşkına hakkında bildiğimiz tek şey ismi.Evet Beren çok haklı biliyorum ama hiç tanımasam da ona karşı koyamıyorum. Sözlerinin doğru olduğunu biliyorum ve garip bir şekilde ona güveniyorum. Onu düşündüğümde bile karnımda çiçekler açıyor ve kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi öyle bir çarpıyor ki tepkilerime engel olamıyorum.
Aman tanrım kalp atışlarımın hızlanması beni birden korkuttu. Beni bulacaklar. Önce etrafımı kontrol edip beni yakalamak isteyen dört kişinin nerede olabileceğine baktım ve yaşadığım paniği durduramadığımdan ve korkuyla birlikte kalbim iyice hızlandı. Her an beni bulabilirler buradan uzaklaşmam gerek çünkü kalp atışlarımı takip edebiliyorlar. Hızlıca çantamı alıp yerimden fırladım, dersi anlatan öğretmen birden ders anlatmayı kesti fakat panik olmuş halimi görünce hiç bir şey sormadı. sınıf kapısına doğru koşarak vardım açıp çıktığımda karşımda nefes nefese kalmış halde Kağan’ı görünce çok şaşırdım. Oda neler oluyor der gibi bana bakıyordu.
Beni görür görmez hızlıca kendine çekip sarıldı.-Melek iyi misin? Neden zil çalmadan çıktın bir şey mi oldu.?
Gözlerinde bir telaş ve panik var gibi ve bana sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilemedim. Ona rüyalarımdan ve şu an yaşadığım, gerçeği ve rüyayı karıştırmış bir halde olduğumdan bahsedemem.
-Senin dersin yok muydu? Hem buraya koşarak mı geldin nefes nefese kalmışsın.
-Şeyy hayır sen çıkmadan burada olabilmek için dersten izin alıp çıktım biraz hızlı yürüdüm sanırım.
-hıım benimde biraz midem bulandı bende izin alıp çıktım.
Tanrım bu koskocaman bir yalan.
-Tamam o zaman birlikte geçirebileceğimiz zamanımız var demektir. Açlıktan miden bulanmış olabilir Sana yemek ısrarlıyım ne dersin.
Burada olması bir mucize gibi ve çok güzel gülümsüyor.
-Tamam olur hadi gidelim.
Uzun zamandır rüya görüyor olsamda ilk defa gerçeklikle rüyayı ayırt edemedim. Kalbim öylesine hızlı çarpınca nasılda korkuya kapıldım. O panik halindeyken karşımda Kağan’ı görmek çok iyi geldi. Beni rüya yabılgısın çekip çıkarıp sakinleştirdi.
Yemekhaneye kadar elimi hiç bırakmadı ve arada sırada etrafa bakındı. Hepsinden önemlisi sürekli konuşarak bir şeyler anlatıp güldü. Bense bu kadar güzel bir yaratığı dinlemek yerine seyretmeyi tercih ettim. Yol boyu muhteşem yüzüne, konuşurken içi gülen gözlerine, gülümserken hafif çarpılan dudaklarına, o ısrarla geri atmak istedikçe hunharca yüzüne dökülen tel tel sarı saçlarına baktım ve bir kere daha tanrım neden ben diye geçirdim içimden.
Yemekhane oldukça kalabalık Kağan’ın elimi tutuyor olmasından utandığımı itiraf etmeliyim. Sıraya girip yemeklerimizi aldık. Ben tepsime sadece mantı koyarken o tepsisini tıka basa doldurdu bu kadar çok yiyip nasıl bu kadar harika bir fiziğe sahip olabiliyor anlamadım doğrusu.
Yemek yerkende sürekli konuşup başından geçen komik olaylardan bahsetti. Yemek bittikten sonra ikimiz için kahve alıp geldi. Sonra birden konuşması kesildi dikkatle yemekhanenin girişine doğru bakıyordu. Neye bakakaldığını merak edip arkama döndüğümde kapıda bekleyen dört kişi gördüm. Beni çenemden tutup kendisine doğru çevirdi. İyice bana doğru eğilip