Bir gece yarısı ezbere tuşlarla konuştuğun zaman.
Çok kırgındın. İçini döktüğün günden sonra sessizleşmiştin. Yarışmalarda çaldığın parçaların çok kasvetli olduğunu söylüyordu herkes. Bense yanına gelip ben burdayım anlat demek istiyordum ama sen beni umursamıyordun bile Min Yoongi.
Okulda ki dolap sürekli doluyordu ya da sadece dolu gözüküyordu.
Arkadaşın kalmamıştı. Sessizleşmiştin. Ben varım diyemedim sana Yoongi. Buradayım sana deliler gibi aşığım ama korkuyorum diyemedim.
Beni kendine alıştırdıktan sonra Hoseok gibi bırakıp gidersin diye korktum Min.Ama sen de korkuyordun. Pratik yaparken o küçük cama tırmanıp izlemiştim seni, ellerin titriyordu. Bazen parça yarım kalıyor, omuzların sarsılmaya başlıyordu.
Nerdeyse bir yıl oluyordu Yoongi. Saçlarını yeşil yapmıştın, biliyordum Hoseokun en sevdiği renkti yeşil.
Unutamıyordun ki.Biliyorum, ben de her gece tavanımı izlerken unutmaya karar verip her sabah ilk seni hatırlıyorum.
Aynı günün gecesiydi. Okulun önünden eve doğru gidiyordum. Okuldan yeni çıkıyordun, gözlerin hafif kısıktı.
İlerdeydi. Hosoekun senin için bulduğu alt geçitteki piyano parkın az ilerisindeydi.
Hiç şaşmadan gittin oraya Yoongi.Çaldığın neydi bilmiyorum. Ama müzikten fazlasıydı Min Yoongi. Gözlerin kapalıydı, parmakların yerini biliyormuş gibi hareket ediyordu. Yüzünde iz bırakan yaşlarını görebiliyordum.
Parmakların değmesi gereken tuşları ezberlemişti Yoongi, keşke yüzünün her santimetresini de ezberletebilseydim onlara. Biliyorsun ya Min, parmaklarınla bana hep mucizeleri göstermiştin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letters to the Night ×× YoonMin
FanfictionBu mektubu gülümseyişlerini saklayan geceye yazıyorum,