•Bölüm 3• DOKTOR ONUR

207 21 1
                                    

Ufuk onu yönlendiren adam ile oldukları sokaktan çıkarken bir başına kalmıştı Kumru. Üzerindeki elbisenin etekleri toz tutmuş, dizleri ve elleri soyulmuştu. Yanağında da her ne kadar görmese de Ömer'in el izi vardı. Karşısında ise yanağındaki izden daha derin iz bırakacak bir adam...

Yıllar önce yaptığı gibi tekrardan her şeyden ve herkesten kaçmak, bu tenha sokağı terk etmek istedi fakat bu sefer yıllar önce ki gibi terk edemedi olduğu mekanı. Karşısında tıpkı babası gibi bakan soğuk gözler varken yıllar önce yüreğinde yeşeren cesareti tekrardan kendinde bulamadı ve en çokta bu canını yaktı. Babasıyla yüz yüze gelse aynı cesaretle hayallerine koşamayacaktı çünkü yüreğinde büyümesine engel olamadığı hasret dikenleri yeşermiş, minik yüreğine batar olmuştu. Ağladı genç kadın... Yanağına değen tokatla içinden dökülüveren tüm gerçeklere her zamanın ki gibi sessizce ağladı.

Genç adam, kadının kömür gözünden firar edip kızarmış yanağından çenesine doğru süzülen göz yaşını usulca takip etti. Dolgun dudakları sükunete yemin etmiş gibi mühürlenmişti adeta. Adını konduramadığı tuhaf bir enerji aksediyordu kadının kaçamak bakışları. Kız kardeşi Siti kadının göz yaşını fark edip ileri doğru bir adım atacakken ince bileğinden nazikçe kavrayıp onu durdurdu. Kardeşi büyük yuvarlak gözlerini şaşkınlıkla kendisine çevirince kaşlarıyla arkasını işaret edip gitmesini sessizce rica etti. Genç kadının birilerine değil yalnızlığa ihtiyacı olduğuna adı kadar emindi. Burayı terk etmek istiyor fakat kendilerinden dolayı bir adım atmaya dahi çekinir bir hali vardı. Siti abisinin ne yapmaya çalıştığına bir anlam veremeyerek karşısında başı eğik halde duran kadına son kez bakıp arabaya doğru yol aldı. Siti'nin gidişiyle genç adam elini ceketinin cebine atıp beyaz mendilini çıkardı, kadına doğru yürüdü.

Kumru ona doğru gelen adımlarla afallayıp ne yapacağını bilemeyerek ıslanan yanağını hızlıca sildi. Sesini bir kez olsun duymadığı adam tam karşısına gelip gözlerini gözlerine kenetledi. Kalbinin yerinden çıkmak istercesine göğsüne vuruşlarının sebebi neydi? Burnuna dolan lavantalı parfüm kokusuyla istemsizce derin bir nefes aldı. İstemsizce yaptığı bu harekettin utancını daha sonra yaşamaya karar vererek gözlerini daha fazla adamın gözlerinde tutmayıp başka yöne çevirdi. Genç adam kadının kendisinden çekindiğini anlayarak mendili kadına uzattı. Kumru adamın elinde havada asılı kalan beyaz mendile şaşkınlıkla baktı. Bir aydır kaba herif diyerek hayıflandığı adam centilmen bir hareketle kendisine mendil uzatıyordu. Üstelik kendisine ait olduğu üzerinde adamın isim ve soyadının baş harfleri diye tahmin ettiği el nakışı beyaz mendili. Adamı daha fazla bekletmemek için mendili elinden alıp zorunluluktan olduğu her halinden belli olan tebessümü dudaklarına yerleştirip:

"Teşekkür ederim." dedi. Genç adam ise sadece başı salladı, iri bedenini ondan çevirip geldiği gibi sessizce terk etti çıkmaz sokağı. Kumru ise yaşadığı olayların yorgunluğuyla kendini daha fazla tutamayıp gözlerine hapsettiği yaşları serbest bırakıp hıçkıra hıçkıra ağladı.

Adam, arabasına yerleşip şoförüne hareket etmesi için el işareti yaptı. Kız kardeşinin meraklı gözlerini üzerinde beklentiyle durduğunu görünce cebinden telefonunu çıkarıp dikkatini telefonuna vererek onunla ve onun sorularıyla ilgilenmeyeceğini açık açık belirtti. Siti ise abisinin ısrara gelmeyeceğini bildiğinden meraktan ölse de dudaklarını kapatıp önüne döndü.

Ebru elindeki karton bardaktaki kahvelerden birini bankta oturan arkadaşına uzatıp yanına oturdu. Arkadaşının üşümüş içine sıcak bir kahve ve arkadaş omzu gerekiyordu ki; seve seve omzunu vermeye hazırdı. Tüm olanları pür dikkat dinleyip acil bir hastanın gelişine kadar sohbet etmişlerdi. Son hastasını da kontrol edip iki kahveyle onu bekleyen dostunun yanına dönmüştü.

ÇÜNKÜ SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin