BÖLÜM-9-

198 20 5
                                    

Dün sesli düşündüğüm için yere batmıştım. Zaten hemen odayı terk etmiştim. Yanaklarıma kan hucüm etmeye başlamıştı. Artık yanaklarım kızarmaya vakit kalmadan morarmaya başlamıştı. Odama eldiğim gibi yüzümü yastıkla beraber birleştirmiştim. Aslında doğru şeyleri söylemiştim. Kaan dünyanın yedi harikalarından bir tanesiydi. Fakat bunu ona söyleyemezdim. Açıkçası Kaandan korkuyordum. Onun hakkında birkaç araştırma yapmıştım. Orada saygın bir kişiliği varmış kimsede ona yaklaşamazmış. Ona aşık olan bir sürü kız varken sadece tek kızla takılıyormuş. Artık ne kadar değerli bir kızsa anlayamadım.

Okulun sitesinde ki magazin bölümünden öğrendiklerim kadarıyla çok sinirli olduğu için kimsenin onunla konuşmadığını öğrendim . Bende fazla arkadaşı yok zannetmiştim. Fakat yanılmışım. Büyük bir grubu vardı ve bu gruba kimse giremiyormuş ve yaklaşamıyormuş. Çoğu zaman vakitlerini çocuk esirgeme kurumlarında ve sosyal faaliyet yerlerinde geçiriyorlarmış. Birçok kavgaya katılmışlar fakat hepsinde haklı olduklarından dolayı hiçbir cezai uygulama yapılmamış. Ailesi hakkında hiçbirşey bilinmiyor ve okulda burslu olduğu yazıyor. 

Zaten başka sitelerdede hiçbirşey yazmıyor. Başka nerelerden bulabilirim ki?  Neyse zamanla tanırım umarım. Kaan'ı bulmam lazımdı çünkü Patrick hakkında  birşeyler öğrenmesi gerekiyordu. Öğrenmesse akşam neler olur tahmin bile edemiyorum.

Telefonumu alıp Kaan'ı arayacaktım ki Patrick beni arıyordu. Yüzüne kapatırsam sinirlenirdi ve bu benim işimi zorlaştırırdı. Hiç açmasamda  olmazdı çünkü telefonu elimden ayırmadığımı biliyordu. Mecburen açmak zorunda kalmıştım.

''Nasılsın sevgilim'' Ne diyordu bu ruh hastası!

''Ben senin sevgilin filan değilim artık anla! Sen beni terk ettiğin günden beri senin sevgilin filan değilim. Anladın mı beni! Seni sevmiyorum! Senden nefret ediyorum! Anladın mı ! ''

''Bugün öyle demeyeceksin ama sana herşeyi anlatacağım beni dinleyeceksin!''

''O sevgilinin yanında mı bana anlatacaksın! ''

''Akşam dediğim yerde ol.''  deyip telefonu kapattı. Eski günlerimi hatırlamamam lazım.

Gözümden bir yaş damladı bir tane daha ve bir tane daha. Aynaya bakıp kendime söz verdim artık onun için ağlamayacağıma ve güçlü bir kız olacağıma . Ne olursa olsun hissiz kalacağıma ve kimseye aşık olmamaya yemin ettim. Rahatlamak için duşa girdim. Ardından üstü beyaz altı siyah bir elbise deri ceketim ve botlarımı giyip odadan çıktım.  Ben hazırdım ve aşağıda Kaan'ı beklemeye  başladım.

Kaan aşağıya geldiğinde bir süre gözlerini dikip bana baktı ama hemen toparlanıp yürümeye devam etti arabaya binip evden çıktık. Arabada müzik çaldı ve yol boyunca hiç konuşmadık.  Geldiğim güzel bir yere benziyordu fakat çok ta önemli değildi. Kaan köşede bir yerde bekleyecekti. Eğer önemli birşey olursa hemen yanıma gelecekti.

Patrick'in karşısına geçtim . Gözlerine bakmamaya çalışıyordum. Eğer özlerinin içine bakarsam büyülenip tekrardan onu seveceğime inanıyordum . Öyle birşey olamazdı , evet  kesinlikle olmamalıydı. Bir süre konuşmadık. Sonunda 

''Neden beni çağırdın Pat?''

''Seni özledim.''

''Kes artık yalan söylemeyi. Ne varsa söyle gideceğim ben!''

'' Tamam başlıyorum anlatmaya fakat sen hiç değişmemişsin hala daha sinirlenince çok güzel oluyorsun.''

dediğinde oturduğum yerden kalkıp gidecekttim ki bileğimi tuttu ve 

''Otur , anlatıyorum. Evet o zamanlar çok güzeldi. Senin değerini anlayamadım. Seni kullanmak için çıkıyordum . O gün sarhoştum ve eskiden çıktığım Casse yanıma  gelmişti . Onu unutamamıştım ve büyük bir özlemle öpüşmüştük.''

Gözlerimden yaşlar akıyordu demekk ki yıllardır beklediği o sevgilisini bulmuştu ve öpüşmüştü.

''Ve sonra beni yıllardır bekledin değil mi? Boşuna beklemişsin ! Şimdi ki sevgilin ne olacak? Şimdi benide öpüp onu mu aldatacaksın ha? Sen ne biçim insansın!  Senin yaptığın adamlığa sığmaz. Şimdi bunları bana hatırlatmak için mi çağırdın beni. Ben seni unuttum. Sen benim için hiçsin anla! Şimdi gidip o kızlarında canını acıtıyorsun! Zavallının tekisin sen anlıyor musun! Yalnızsın hem de dünyada ki en yalnız sensin çünkü seni sevenleri kaybediyorsun. Kim bilir kaç kişi senden nefret etti! Şimdi git ve o çıkmaz kuyunda yaşamaya devam et ve bana bulaşma!''

deyip gözyaşlarım ile birlikte oradan ayrılırken Pat bileğimi öyle bir tuttu ki acıdan bağırdım. Bileğim kırılmıştı sanki. Onun gözüne bakarken dudaklarıma yapışıyordu ki beni ittiren Patrick'e yumruk atan bir insan vardı 'Kaan'.

Benim gerizekalı kafam ona anlatmayı unutmuştum. Şimdi işler zorlaşıyordu.Onları ayıramazdım. Arabaya doğru koşmaya başlamıştım ve arabaya bindiğim gibi eve gittim. Ağlıyordum çünkü Pat benim kabuk olan yaralarımı soymuştu. Ağlıyordum çünkü onu seviyordum. Ağlıyordum çünkü o bana ihanet etmişti . Ağlıyordum çünkü ondan nefret ediyorum! Neden hep  mutluyken böyle şeyler olur anlamıyorum neden? 

Yastığıma kafamı koydum ve gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı ve  bedenimi uyku kapladı.

Nasıl bir bölümdü? Bu bölümü yazmak için neredeyse on defa sildim ve tekrar yazmaya başladım çünkü ilham gelmiyodu. Gerçekten ilham gelmiyordu. İlham gelmesi sğladıkları için BFF olan Gülce malına ve Cansu gerssekzekasına teşekkür ediyorum.

Bu arada kitabımızı zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler! Tabii ki o güzel yorumlarınız ve voteleriniz için teşekkürler!

Artık yorumlardan ithaf yapacağız.

EDİT: Olaylar karışıcak dikkatli olunuz.

ÇARPIŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin