İçkileri sıralarken bir yandan da Viviana ile konuşuyordum.
"Biliyor musun, bence-"
"Hey merhaba, kızlar."
Sözümü kesen ses tarafa döndüm. Luke, yanında bir adet Calum ile taburede oturup kollarını masaya yaslamıştı.
Viviana, Calum'ı görüp sırıtırken koluna hafifçe vurdum.
"Aslında Vivi," diye söze başladı Luke. "Bizi Rose ile bir kaç dakikalığına yalnız bırakabilir misin?"
Viviana bana muzipçe baktığında, ona gözlerimi büyüterek 'hayır' anlamında kafamı salladım.
Onun koluna girip Luke'a döndüğümde samimiyetsizce gülümsedim.
"Hayır, Vivi ve benim bir takım hall edeceğimiz işler var, Ro- Luke."
Hassiktir.
Yazarken o kadar alışmıştım ki ona Robert demeye, bazen ağzımdan kaçabiliyordu.
Viviana korkusundan kafasını belli belirsiz salladı. "E-evet,bizim bazı işlerimiz var." Ardından bana dönerek kısıkça konuştu.
"Merak etme Ro, seni yalnız bırakmayacağım şu ikisiyle."Luke gözlerini kısarak bir müddet yüzümü inceledi. Ardından dudaklarını yalayarak, omuz silkti. "Pekâla."
Yerinde oturmaya devam ederken, Calum'a gözleriyle Viviana'yı işaret etmişti. Calum memnunca gülümsedi ve dudaklarını yaladı.
"Vivi bebeğim, başbaşa olacağımız bir yere geçelim istersen?" Göz kırptığında, Viviana hemen kolumdan çıktı.
"Ah, tabii ki, CalPal."
Koşarak onun yanına gittiğinde göz devirdim. Evet, harika bir şekilde beni yalnız bırakmamıştı.
Calum ve Viviana gittiklerinde, Luke'a dönmeden bardakları silmeye başladım. Ama mavi gözlerinin benim üzerimde olduğunu biliyordum.
Neden bu kadar zorlaştırıyordu ki? Görmezden gelebilirdi eskisi gibi. Takmayabilirdi, ama o üstüne gitmeye çalışıyordu. Derine gitmeye..
Ve o, ne kadar derine giderse gitsin benim kalbim kırılacaktı. Bunun olmasını istemiyordum çünkü yeterince başıma gelmişti zaten.
"Nasılsın, Rose?" Onu görmezden gelerek, bardakları yerleştirmeye başladım.
"Peki, özür dilerim yanlışımı düzeltiyorum. Nasılsın, bilinmeyen..?"
Gözlerimi sıkıca yumdum.
Yazışırken inkar etmesi kolaydı çünkü yalan söylediğimi göremezdi. Ama yüzyüzeyken bunu yapamazdım, Luke'un sezgileri çok güçlüydü.
"Ne-ne diyorsun sen, a-anlamadım?"
Luke dilini üst dudağında usulca gezdirdi. Ardından küçük bir kahkaha atarken, masadan üzerime doğru eğildi.
"Benimle oynama, Rose. Gerçeği biliyorum."
Seslice yutkundum ve duruşumu dikleştirerek ondan uzaklaştım. "Luke, cidden ne dediğin hakkında en ufak bir fikrim yok."
Öylece durdu. Ardından bir şey düşünüyormuş gibi yaptı. Elini çenesine koyup ovduktan sonra dudağını ısırdı ve mırıldandı. "Peki."
Ani bir hareketle bar masasından yanıma atladığında korkuyla sarsıldım. Kimse onu takmayıp, içkisini yudumlarken Aviary barı bu tür sahnelere çoktan alışmıştı.
"Sen ne yapıyorsun, delirdin mi?"
Luke üstünü temizledi ve omuz silkti. "Belki, ama konu bu değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cíel || Hemmings
Short Story"Eğer seni becerirsem, gökyüzüne bakacağım çünkü eminim çirkinsindir." Luke Hemmings Texting. *Cíel-Gökyüzü