Kalın duvarlarım olduğunu düşünüyordum, tâki minik bir kuş gelip benim sağlam duvarlarımı nefesiyle yıkana kadar.Hani bazen yanınızdaki kişi bir şeyler anlatır.
Heyecanlı bir şekilde ya da gayet sakin yavaş yavaş, ama siz kafanızdaki kargaşanın sesiyle o kadar meşgulsünüzdür ki hiçbir şey duymazsınız.Zorlasanızda anlamaya çalışsanızda o anlığına sağır olursunuz. Şu an kantin masasında oturmuş Mimi'yi dinlerken tam olarak bu haldeydim.
Yüzüne bakıyorum ağzından çıkanları anlamaya çalışıyorum.
Ama onu duyamıyorum.Bir faydası olur diye ellerimle kulaklarımı kapadım ve kendime gelmeye çalıştım. Mimi'nin sesi kesik kesik geliyordu.
"Woahh böyle bir şeyi nasıl yapar hâlâ inanamıyorum."
Yerinde oturamazken elindeki kahvenin çubuğuyla oynamaya başladı."Hemde Bay Jongin, tamam iyi seçim ama gençte olsa sonuçta o bizim öğretmenimiz."
Bana doğru eğilerek fısıldadı "Bu garip ve yanlış."Uğuldayan kulaklarımı gözlerimle aynı anda tekrar kapadım. Zaten açtığıma çoktan pişman olmuştum. Ellerimi kulaklarımdan hiç çekmemeliydim.
Deneme 1
Pişman mıyım?
Şu anlık hâlâ hayır.Mimi ellerini gözlerimin önünde sallayınca yavaşca ellerimi kulaklarımdan çektim.
"Keşke Arin'le Changgu'da burada olsaydı. Her şeyi kaçırdılar ve tabii sende." Gözlerini kısıp bana doğru konuştu. "Ne olduğunu sormadın bile."Bir sey söylemediğimde elindeki kahveyi masaya bırakarak bana doğru eğildi.
"Sen iyi misin? Gerçekten iyi görünmüyorsun."
Değilim hemde hiç iyi değilim.
"İyiyim. İyiyim ama hâlâ midem ağrıyor sanırım eve gitsem daha iyi olacak."
Mimi çantasını alıp ayağa kalktı.
"Tamam beraber gidelim o zaman, zaten müdür herkesi eve yolladı yüzünün rengini görmeliydin sinirden..."Evet Mimi devam et her şey bu kadar karışıkken neler olduğunu tek tek anlat bana, beni daha da kötü hissettir. Bende eve gidince kendimi banyoda küvetteki fıskiye ile boğayım.
Devamını getirmesine izin vermeden onu durdurdum.
"Ben kendim giderim. Gerçekten kötüyüm sonra konuşuruz olur mu?"
Mimi'nin tuhaf bakışları altında hırkamı giydim ve çantamı rastgele omzuma attım.
Ağzımda kısa bir görüşürüz geveledikten sonra hızlıca yürümeye başladım. Soru sormaması ve bir şeyler söylememesi garibime gitsede üstünde durmamayı tercih ettim.
Çünkü bir dakika daha burada kalıp Mimi'nin beni olağanüstü zaten bildiğim gerçeklerle aydınlatmasını istemiyordum.
İnsanlar kaçtıkları şeylerin bilerek veya bilmeyerek yüzüne vurulmasından hoşlanmazdı. Duymak istemez bir korkak gibi kaçarlardı.
Tıpkı benim 6. kattan ve Mimi'den kaçtığım gibi.Hoseok'u camın önünde gördüğümde ışık tutulmuş tavşan gibi kaldığım doğruydu. O ise benim bu ilgi çekici halimi umursamamış, insanın içine işleyen bakışlarını gözlerimden bir an çekip kolumun altındaki laptobuma daha sonra yere düşen suç aletine bakmıştı.