Deniz, yarını düşünmeden deniz kızını öpüyor.
O, kızın yavaşça kendinde boğulduğu anlamıyor.
Ay sırtını dönüyor, kimse onlara yardım etmiyor.Çoğu kere düşündüm.
Ben bir süper kahraman veya cesur bir kız değildim.
Aksine aksiyon aramıyor bela istemiyordum.Peki bütün bunları neden yapıyordum.
Aklım devreye girip parmak şıklattı ve her zaman ki gibi sevdiklerin ve kendin için dedi.
Ama bana dik dik bakan Mimi aynı şeyi düşünmüyordu."Öyle bakma!"
"Sen cidden salaksın."
Kafamı tekrar önümdeki deftere indirdim. Mimi'nin gözlerindeki rahatsız etme eylemi işe yarıyordu.
"Mimi kes şunu."
"Kesemem seni vazgeçirmeye çalışıyorum."
Kafamı sallayıp gülümsemeye çalıştım. "Çok geç onunla konuştum bile."
Mimi eliyle ağzını kapatıp gözlerini bir balık gibi kocaman açtı.
"Sen cidden bunu yaptın!"Rahat görünmek için önümdeki kalemle oynuyordum. Ama içimdeki kurtlar beni kemiriyorlardı.
"Evet zaten iki saatten beri bunu konuşuyoruz Mimi."
Mimi elleriyle kendine hava yapıp hızlı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Başın belaya girecek. Bu çok ama çok saçma. Eğer başına kötü bir iş açarsan seni tanımıyorum tamam mı?"Başımın şiştiğini hesaba katıp artık susmaya karar verdim. Elimle başımı ovuşturdum gerçekten ağrıyordu ve bu Mimi'nin suçuydu. Bayan Carol gelmeli ve bu dersi bir an önce başlatmalıydı.
Sınıfa Yoongi ve Hoseok girdiğinde Mimi'yi dürttüm. "Bak seninki geldi beni rahat bırak ve git onu dikizle."
Mimi'nin suratı düşmüş ve ilginç bir şekilde sakinlemişti. Birkaç saniye önceki telaşından eser bile yoktu.
"O benimki değil."
Sesindeki sakinlik beni şaşırtırken ona dikkatle bakmaya başladım ve elimi çeneme yasladım.
"Neler oluyor, Min Yoongi aşkına ne oldu? Oysa ben sizi 21. Yüzyılın Romeo ve Juliet'i ilan etmiştim."
Mimi öylesine gülümsedi.
"Romeo, Juliet'i sevmeyince Juliet sıkıldı ve pes etti. Artık umursamıyor."Boşta olan elimle onu dürttüm. Uzun zamandan beri Mimi'yle bu konu hakkında konuşmamıştık.
Min Yoongi'nin onun için, lisenin ilk senesinde hoşlandığı, piercing'li son sınıf Jeahyun gibi olduğunu düşünmüştüm.Gelip geçecek zannetmiştim ama görüyordum ki geçmemişti.
"Mimi bence senin Romeon o değil hem o çocuk Romeo'ya benzemiyor. Romeo dediğin uzun olur yakışıklı olur..."
Seslice güldü. "Of kes şunu."
"Yani kısacası bence yanlış Romeo'yla uğraşıyorsun."
Mimi gözlerini bir yere sabitledikten sonra kaşlarını çattı ve bana baktı. Ben ise hâlâ gülüyor ve ona bakıyordum.
"Jiho."
"Efendim."
"Bu niye bu tarafa bakıyor?"
Gülümsemem eskisi gibi canlı olmasada yerinde kaldı.