Ve onlar göz açıp kapayıncaya kadar bulutlara uçtular.
Bu bir kaçış değildi. Onlar sonunda ülkelerine vardılar.Üzerimde ince bir kar tabakası varmış gibi hissediyor, üşüyordum.
Oysa üzerimin örtülü olduğunu biliyordum. Battaniyenin yumuşak yüzeyi tenimi okşuyor ve beni ısıtmaya çalışıyordu.
Gözlerim açılmak için oldukça halsizdi. Üzerlerinde tuğlalar varmış gibi hissediyordum.
Yorgundum çünkü bütün gece uyumamıştım. Hoseok'un yanımda olması ve ona sarılmak paha biçilmez bir zaman dilimi gibi gelmişti.
Ve ben bunu kaybetmek istememiştim.
Bir ara niyetlensemde dalmayı başaramamıştım.Uyku ve uyanıklık arasındaki arafta gezinirken, birisi tarafından dürtülmüş gibi gözlerimi araladım.
Gözlerim güneş ışığıyla yanarken tek yaptığım gözlerimi hemen geri kapayıp huysuzca yüzümü buruşturmak oldu.
Bir müddet bekledim. Güneşin gitmeye niyeti yok gibiydi bende pes edip tekrar açmaya karar verdim.
Her seferinde bu durumdan nefret ediyordum. Gözümü açıyordum ve güneş düşmanımmış gibi davranıyordu.
Bir anda dikkatimi boş kollarım çekti. Eğer bütün gece rüya görmediysem en son bir çocuk beni sıkı sıkıya sarmıştı.
Kulağımın altında kalbi, kollarımda o vardı. Ama şimdi ben ve kollarım boşluktaydık.
Kafamı hafifçe kaldırdığımda oturma odasında değil de Hoseok'un odasında olduğumu fark ettim.
Gündüz gözüyle odasını daha rahat görebiliyordum. Ve her şeye rağmen ne kadar düzenli olduğuna takılıyordum.
Dün gece net göremediğim geniş çalışma masası oldukça düzenliydi ve kapağı açık dolabından kıyafetlerinin üst üste katlı olduğunu görebiliyordum.
Yatakta kayarak doğrulduğumda elimi yüzüme koydum. Ve buraya nasıl geldiğimi düşünmeye başladım.
Biraz düşün Jiho bunu yapabilirsin. Hiç bir şey hatırlamazken diğer elimide yüzüme koydum. Uyanmamam çok garipti.
Mantıken beni taşımış olmalıydı ve uykumun çok derin olduğunu söyleyemezdim.Kızlarla izlediğimiz romantik filmlerdeki her şey yavaş yavaş başıma geliyordu. Ve biz o romantik filmleri izlerken dalga geçer ve gülerdik.
Gözlerim tekrar kapanmak istiyor vücudum kendimi yatağa atmamı söylüyordu.
Ama ben ev sahibini aramak için yataktan kalktım. Önce elbisemin buruşan eteklerini düzelttim ardından üzerimdeki katlanan hırkayı çekeledim.
Bu hırkayı bir şekilde bu evden kaçırmam lazımdı.Ayakkabılarımı giydikten sonra telefonuma uzandım. Sanırım cevapsız aramalara bakamayacaktım.
Eve döndüğümde başım belada olacaktı.
Hesap vermem gereken o kadar kişi vardı ki eve bir daha dönmemeyi düşündüm.Telefonun ekranında uzun bir bildirim listesi görünüyordu.
Ve hemen telefonun ekranını kapattım.Eninde sonunda eve gitmeliydim, bu son kaçınılmazdı. Zaten bu mutluluk bana fazlaydı.
Kapıyı açıp yamuk birkaç adım atarak yürümeye başladım.Uyku semesi olsam bile Hoseok'u görecek olmam beni heyecanlandırıyordu.
Engel olamadığım bir his bedenime yayılıyor, kalbimi telaşlandırıyordu.