Kalbin bu kadar soğukken neden saçlarında çiçekler açıyor.
Mimi x Yoongi
Bir kızın mutluluğu her yerde saklıydı. Buzdolabındaki meyveli yoğurtta, ona yazılan pembe bir not kağıdında, yeni aldığı sırt çantasında veya yediği pamuk şekerin son yudumunda.
Her yerde, her zamanda mutlaka bir yerlerdeydi.
Mimi'nin mutluluğu ise bu soğuk cumartesi gününde eski uzun saçlarında saklıydı.
Mimi annesininin dükkanındaki aynanın karşısına oturup saçlarına bakmaya başladı.
Kısa sarı saçlarını elleriyle toplamaya çalışıyor daha sonra beceremeyip geri salıyordu.
Kafasını sağa sola çevirip tekrar aynada kendisine baktı ve seslice ofladı. Eliyle saçının sol tarafını kabartmaya çalıştı ama bu pek faydalı olmuyordu.
Kafasını kuaför koltuğunda geriye attı. Şu anki saçlarından nefret ediyordu. İlk kestirdiğinde beyenmiş hatta ona fazlasıyla yakıştığını düşünmüştü şimdi ise kendisini boşlukta gibi hissediyordu.
"Keşke saçlarımı kestirmeseydim."
Mimi tekrar oflayıp isyanını devam ettirdiğinde annesi birkaç saç boyasını karıştırmaya devam edip yüzünü buruşturdu.
"Nesi var saçlarının gayet güzel oldu. İlk zamanlar beğeniyordun."Mimi koltukta toplanıp tekrardan rahatsız olduğu aynaya baktı.
"Güzel falan değil patatese benziyorum."Annesi kızının bu haline gülümseyip kafasını salladı.
"Kestirmek isteyen sendin şimdi sızlanmayı bırak. Hem bu aralar bütün kızlar bu modeli istiyor.""O kızlar kaçık olmalılar. Bu pişmanlıktan başka bir şey değil onları uyarmalısın."
Mimi yüzünü biraz daha düşürüp annesinin yanına geçti. Bugün cumartesiydi ve Mimi annesine yardım edeceğine dair söz vermişti.
Saçlarını kestirdiğine pişman olmasının çeşitli sebeplerinden biri de Yoongi'nin onu böyle beğenmeyeceğini düşünmesiydi.
Saçları uzunken çok daha iyi göründüğünü düşünüyor bu haliyle bir patatese benzediği gerçeği sevimsizce aklına geliyordu.
Aslında onun kısa veya uzun saç sevip sevmediğini bilmiyordu. Bunun cevabını merak ettiği gibi onun hakkında diğer cevapsız sorularıda merak ediyordu.
Ve bunların cevabını uzun bir süre öğrenemeyecek gibiydi.Yoongi kapalı bir kutudan daha fazlasıydı. O, denizin dibinde zincirlerle sarınmış bir sandıktı.
Mimi onu açmaya gücünün yetip yetmeyeceğini bilmiyordu.Tekrar oflayıp elinde tuttuğu kaptaki boyayı karıştırmaya devam etti.
Bir yandan da müşterilere göz gezdiriyor saçları beyazlamış yaşlı bir kadının neden saçını kızıla boyatmak istediğini merak ediyordu. Saçını bu yaşta bu renk yapacak kadar ne yaşamış olabilirdi ki?
Gözlerini dükkanın camından dışarıya diktiğinde bir süre dalgınca dışarıyı izledi. Annesi çok değil 5 seneden beri bu salonu işletiyordu.
Annesi, babası ile yollarını ayırdığından beri. Tam tamına 5 sene olmuştu.Az gibi duruyordu fakat bu süre Mimi ve annesi için hiçe sayılabilecek bir süre değildi. Zordu, engebeliydi özelliklede bir genç kız için kötü bir deneyimdi.