Eskiden oyunlar oynardık Yoongi, Her cuma akşamı, okul bitimi.
Bazen boş evimizde iddiaya girerdik. Kartlardan ev yapmaya çalışırdık.
Hep senin kazandığını düşünürdüm, Çünkü dururdu senin kartların hareketsizce ev şeklinde. Ancak yanılmışım, Bir depremle çöktü evin.
İçinde biz vardık. Çökeceğini bilsek de, Sonuna kadar dayandık. '
Elimdeki kalem ile son kelimeyi yazdım. Edebiyat hocam içimde bir yerlerde bir şair olduğunu söylerdi. Sanırım bunun için sadece bir olay gerekiyormuş.
Çalışma masamda arkama yaslandım. Yine bir gece daha olmuştu. Acaba yukarıya çıksaydım Yoongi anlar mıydı? Gerçi beni merak etmiyordu ya neyse. Masadan kalktım ve başıma az önce giydiğim sweatin kapüşonunu kapattım. Dışarıda yağmur yağıyordu.
Pencereme çıktım her zamanki gibi. Yan tarafımda bulunan merdivene elimi attığım sırada başımı da pencereden çıkarmıştım, bu yüzden başımdaki kapüşonun üstüne deli gibi yağan yağmur damlaları düşüyordu. Gözlerimi kısarak zorla da olsa merdivene çektim kendimi. Merdivene ilk ayağımı bastığımda kaymasını diye sıkıca destekledim diğer ayağımla. Böyle böyle çıkarak her zamanki yerime ulaştım.
Ve o an gördüm. Her yer dağılmıştı. Birisi bilerek yapmış gibiydi. Şezlongum ters dönmüş ve yorganım da ikiye ayrılmıştı. Kim yapmıştı bunu?
Elimle Şezlongumu kaldırmaya çalışıyordum ki arkamdan gelen sesle arkamı döndüm. Ilk önce yağmur ile birlikte etkisini gösteren rüzgarın sesi sandım. Ancak ses konuşmaya başlayınca ürperti ile arkama döndüm.
-Sen geliyordun buraya ha?"Onun da benimki gibi olan kapüşonu yüzünü örtüyor sadece ağzını görmemi sağlıyordu. Vişnenin en soluk rengi olan dudaklarını aramızdan geçen yağmur damlalarından ancak görebiliyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Burayı öğrenmişti. Ve sanırım olanlar da bu kadarla kalmayacaktı.
-Burayı sen mi dağıttın? "Elimdeki şezlongu kaldırmadan tekrar yere bıraktım. Ayaklarımın altı kayıyordu ve bu beni inanılmaz rahatsız ediyordu.
-Soruma cevap ver! Buradaydın hep değil mi?"
-Evet."Artık üstümdeki inanılmaz derecede ıslanmıştı. Öyle ki kapüşonumdan taşan saçlarım da ıslanmış, gözlerimi hapis bırakmıştı.
-İn aşağıya ve üstüne doğru düzgün bir şey geçir. Eğer hasta olursan tekrar üstüme kalacaksın biliyorum. "Söylediği sözlerle yağmurun süratli damlalarına aldırmadan kaldırdım kafamı.
-Senin için sadece bir yük mü oluyorum? Neden beni kapıya koymuyorsun? "Biraz sinirlenmiş olmalıyım ki sesim yağmurun sesinde tek çıkan ses olmuştu.
-Peki tamam ne istersen yap. Ama bir dahaki uyarıda kapıya koyarım. "Arkasına döndüğü zaman kayan zeminde ileri atıldım ve kolundan tutup çektim.
-Hayır Yoongi. Bugün her şeyi konuşacağız." Kapüşonunu çıkarıp gözümün içine baktı. Damlalar onun saçlarının arasından geçip, saçlarını ıslatırken biz 20 saniye bakıştık.
-Ne konuşalım. Bak buldum; Jimin'i nasıl taciz edecektin? "Söylediği sözle birlikte ellerini de sallıyordu. Ilk kez çok korkutucu görünüyordu.
-Ben öyle bir şey yapmadım. Salak sevgilin seni kıskandırmak istiyordu!" Sesim tekrardan yüksek çıkmıştı. Bu beni rahatsız ediyor muydu? Hayır.
-Neden kıskandırsın ki ben zaten onun sevgilisiyim. Düzgün bir yalan söyle! "
-Senin başkasını sevdiğini sanıyordu. Ona kaç kere dedim. Beni dinledi mi sanıyorsun? "İkimiz de bağırmaya başlamıştık. Ancak sorun olmuyordu. Kim yağmurun altında balkonda kavga eden iki kişiyi umursardı ki?
-Sana inanmıyorum aptal herif!"bana bağırdığında her zerrem titredi. Ancak o kapüşonunu takıp arkasına döndü.
-Ah belki buna inanırsın ha Yoongi?"diye bağırdım ve o durdu."Seni sevdim ben Yoongi. Senin bana iğrenç davranışlarını göremeyecek kadar sevdim seni. Hala da seviyorum. Her yağmur yağdığında, her damlada özlüyorum eski halini. Belki de bugün için yağmıştır yağmur ha? Akşam üstü ilk kez seni gördüm 2 ay sonra Yoongi. Sen ise şimdi kaçıp gidiyor musun? Düşün bakalım senin üzülmen için seni kıskandıracak biriyle yatar mıyım ha?"benim ona sarfettiğim sözler karşısında bana dönmüş ve boş gözlerle bakmıştı.
Yüzünde bir ifade yoktu. Tek duygu hariç tabii ki. Biraz olsa da pişmanlık sezmiştim bakışından. Ama neye yarardı ki? Belki de bu sözlerimden sonra yeni bir ev bile tutardı.
Ancak beklemediğim bir şey oldu.
Dudağını yukarıya doğru kıvırdı ve bir soluk aldı. Ardından gülümsemesi kesildi. Başını iki yana salladı ve yakın olduğu merdivenlerden inmeye başladı. Ona yetişmedim. Belki de çaba sarf etmedim. Ancak ondan alacağım tek yanıt siktir olup gitmesiyse, bunu açıklamadan ölmeyi tercih ederdim.
~~~~~~~~
Biraz teori üretin ayol. Belki tahmin edenler vardır.