XXXII

73 4 0
                                    


Kardinal

Dirseğini defterine, yanağını eline yaslayan kardinal, bir an genç adama baktı. Hiçbir bakış kardinal de Richelieu'nünkü kadar delici olamazdı, d'Artagnan bu bakışların kanını dondurduğunu hissetti.

Yine de şapkasını elinde tutup, ne fazla kibirli ne de fazla mütevazı bir tavırla kardinalin keyfinin yerine gelmesini bekledi.

"Siz Béarn'lı d'Artagnan mısınız?" diye sordu kardinal.

"Evet monsenyör," diye yanıtladı genç adam.

"Tarbes'da d'Artagnan'ların birçok kolları vardır," dedi kardinal, "siz hangisine mensupsunuz?"

"Ben saygıdeğer majestelerinin babası Kral Henri ile birlikte din savaşlarına katılmış bir askerin oğluyum."

"Güzel. Yedi sekiz ay önce geleceğinizi kurmak için Paris'e geldiniz, öyle değil mi?"

"Evet, monsenyör."

"Tam olarak bilemiyorum, ama başınızdan bazı olayların geçtiği Meung'den geldiniz."

"Monsenyör, başıma neler geldiğini anlatayım..."

"Gerek yok," diye karşılık verdi, anlatmak istediği şeyi çok iyi biliyormuş gibi gülümseyerek, "Mösyö de Tréville'e gönderilmiştiniz, değil mi?"

"Evet monsenyör, ama Meung'de başımdan geçen uğursuz bir olay nedeniyle..."

"Mektup kayboldu," diye araya girdi kardinal, "evet, bunu biliyorum, ama Mösyö de Tréville insanları yüz ifadelerinden daha ilk bakışta tanıyan hünerli bir komutandır, sizi bir gün silahşorların arasına katılmanız umuduyla kayınbiraderi Mösyö des Essarts'ın birliğine yerleştirdi."

"Monsenyör çok iyi bilgilendirilmiş," dedi d'Artagnan.

"O zamandan beri başınıza pek çok şey geldi, bir gün başka yerde bulunmanız çok daha iyi olacakken, Chartreux'de göründünüz; sonra dostlarınızla birlikte Forges kaplıcalarına gittiniz, onlar yolda aksiliklerle karşılaşırken, siz yolunuza devam ettiniz. Nedeni çok basit, İngiltere'de bazı işleriniz vardı."

"Monsenyör," dedi d'Artagnan afallamış bir halde, "oraya..."

"Windsor'a ava gidiyordunuz ya da başka bir yere, bu kimseyi ilgilendirmez. Bunları biliyorum, çünkü konumum bunları bilmemi gerektiriyor. Dönüşünüzde çok önemli bir kişi tarafından kabul edildiniz ve sevinçle görüyorum ki, size verdiği hatırayı hâlâ saklıyorsunuz."

D'Artagnan elini kraliçeden aldığı yüzüğe götürüp taşlı kısmını ters çevirdi; ama çok geç kalmıştı.

"Ertesi gün Cavois sizi ziyaret edip, saraya gelmenizi istedi, ama siz buraya gelmemekle iyi yapmadınız."

"Monsenyör, öfkenizi üzerime çekmekten korkuyordum."

"Ama neden mösyö? Üstlerinizin talimatlarını herkesten fazla yüreklilik gösterip zekice yerine getirerek övgüleri hak etmenize rağmen, size neden öfkeleneyim? Ben sizin gibi itaat edenleri değil, etmeyenleri cezalandırırım. Sizi çağırttığım günün akşamı neler olduğunu hatırlasanıza."

O akşam Madam Bonacieux kaçırılmıştı. İçi ürperen d'Artagnan, kendisini kaçıran güç tarafından başka bir yere götürülen zavallı kadını daha yarım saat önce gördüğünü hatırladı.

"Sonunda," diye devam etti kardinal, "bir süreden beri sizden haber alamayınca, ne yaptığınızı öğrenmek istedim. Zaten bana teşekkür borçlusunuz: Her koşulda nasıl himaye edildiğinizi siz de fark etmişsinizdir."

Üç SilahşörlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin