XVI

80 3 0
                                    


Âşık ve Koca

"Ah madam!" dedi d'Artagnan genç kadının açtığı kapıdan içeri girerken, "Söylememe izin verin, ama berbat bir kocanız var."

"Konuşmalarımızı mı dinlediniz?" diye sordu, d'Artagnan'a endişeyle bakan Madam Bonacieux.

"Hem de hepsini."

"Tanrım! Ama bu nasıl oldu?"

"Bana özgü bir yöntemle, aynı şekilde kardinalin muhafızlarıyla olan konuşmalarınızı da dinlemiştim."

"Peki konuştuklarımızdan nasıl bir sonuç çıkardınız?"

"Birçok şey: Öncelikle ve iyi ki kocanız bir ahmak, sonra siz sıkıntılı bir durumla karşı karşıyasınız, ben de size hizmet edebilme fırsatı çıktığı için çok keyifliyim, Tanrı şahidimdir ki, sizin için kendimi alevlerin ortasına atabilirim; çıkardığım son sonuç da, kraliçenin, kendisi için Londra'ya gidecek yürekli, zeki ve sadık birine ihtiyacı olduğu. Size gereken üç özellikten en az ikisi bende var, işte buradayım."

Madam Bonacieux yanıt vermedi, yüreği sevinçle çarparken, gözleri gizli bir umutla parladı.

"Ama size bu sırrı açmam için bana nasıl bir güvence vereceksiniz?"

"Size olan aşkımı. Haydi, söyleyin ne yapmam gerektiğini, emredin."

"Tanrım! Tanrım!" diye mırıldandı genç kadın, "Böyle bir sırrı size açmalı mıyım mösyö? Daha neredeyse bir çocuksunuz!"

"Tamam, bana kefil olacak birine ihtiyaç duyduğunuzu anlıyorum."

"İtiraf edeyim ki, bu içimi çok rahatlatacak."

"Athos'u tanıyor musunuz?"

"Hayır."

"Porthos'u?"

"Hayır."

"Aramis'i?"

"Hayır. Kim bu beyler?"

"Kralın silahşorları. Peki komutanları Mösyö de Tréville'i tanıyor musunuz?"

"Ah! Evet, bu ismi biliyorum, şahsen tanımasam da, kraliçenin ondan birçok kez yürekli ve dürüst bir adam olarak söz ettiğini duymuştum."

"Onun size ihanet edip kardinale haber vereceğini düşünüyor musunuz?"

"Hayır, kesinlikle."

"Tamam o zaman, sırrınızı ona açın ve sırrınız ne kadar önemli, ne kadar değerli, ne kadar tehlikeli olursa olsun, bana güvenip güvenemeyeceğinizi sorun."

"Ama bu benim sırrım değil ki, onu bu şekilde açıklayamam."

"Mösyö Bonacieux'ye açıklayacaktınız ama," dedi d'Artagnan küskün bir ifadeyle.

"Tıpkı bir ağacın kovuğuna, bir güvercinin kanadına, bir köpeğin tasmasına bırakılan bir mektup gibi."

"Yine de sizi sevdiğimi görüyorsunuz."

"Öyle söylüyorsunuz."

"Mert bir insanım!"

"Sanırım öyle."

"Yürekliyim!"

"Ah! Bundan eminim."

"O zaman bunu bana kanıtlayın."

Madam Bonacieux son bir tereddütle genç adama baktı. Ama gözleri öyle ateşli, sesi öyle ikna ediciydi ki, ona güvenmek üzere olduğunu hissetti. Zaten ya hep ya hiç denebilecek bir durumdaydı. Çok tedbirli davranmak da çok tedbirsiz davranmak kadar kraliçeye zarar verebilirdi. Sonra, bu koruyucu genç adama karşı hissettiği istemdışı duygularla konuşmaya karar verdi.

Üç SilahşörlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin