Hilalis üstünü değişip aşağı tekrar indiğinde Leon'un sorunsuz bir şekilde saraydan çıktığını umdu. Davetlilerin tebriklerini kabul ederken kendini veremiyor, aklına az önce yaşadığı an düşüp duruyordu.
"Leon bunca zamandır bana aşıktı demek," diye düşündüğünde yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. "Hem aşık, hem yaramaz! Neydi o az önceki tavrı öyle?"Leon'un dudakları henüz kendi dudaklarını öpmeye devam ederken Apollon'un sürprizinin sesi duyulmuştu. Aşağıda bizzat kendi lir çalıyor olmalıydı. Sarayda güzel bir melodi her yeri sarmış, odanın da içini doldurmuştu. Leon ise anın etkisinden aldığı cesaretle Hilalis'i belinden kavrayıp sarmış ve iki yana sallanarak ağır ağır dans etmelerini sağlamıştı. Rüya gibi gelen kısacık bir andan sonra kollarının arasından sıyrılıp kendine gelmişti Hilalis.
Hephaistos bir kez daha gelmeden, üstünü değişip aşağı inmesinin icap ettiğini, onun da çabucak gitmesi gerektiğini söylemişti. Ama Leon, yaramaz çocuklar gibi, üzerini değişirken odada durmak istemiş, "çıkarsam yakalanırım," diye bahaneler uydurmuştu. Neyse ki güç bela çıkartıp göndermişti de hemen kızlarla seçtiği diğer elbisesini giyip koşa koşa merdivenleri inmişti.Hilalis ortama kendini vermek için baya çabalıyordu şimdi. Elbisesini çekiştiriyor, etrafa boş gülücükler saçıyor, herkesin bir an önce gitmesini diliyordu. Yoksa bu aptal hali ile az evvel aşk yaşadığını herkese ilan edecekti. Tüm davetlilerle görüştüğünü düşünüp Artemis'lerin yanına gidiyordu ki bir ses daha duydu.
"Hilalis?"
"Evet?" dönüp bakınca atladığı bir kişi olduğunu fark etti.
"Tebrik ederim," dedi yakışıklı tanrı Ares. Yüzündeki pişkin ifade genç kızın midesini bulandırdı.
"Teşekkürler," diye cevap verdi Hilalis sükûnetle.
"HİLALİS! KIZIM?"
"Efendim baba?"
Hephaistos varlığına tahammül edemediği kardeşi Ares'in, Hilalis ile konuştuğunu görünce iyice sinirlenmişti. "DERHAL BURAYA GEL."
Babası o kadar öfkeli görünüyordu ki her an yumruk yaptığı ellerinden ateş çıkartıp Ares'in üstüne atacak gibi duruyordu. Hilalis, babasını kızdırmamak için hemen yanına koştu. Üç basamaklı stylobat üzerine çıktığında iki yanında omzundan aşağı akan işlemeli pelerini ve başındaki tacı düzeltip bir kez daha kendini izleyenlere gülümsedi.
Hephaistos, Eros'a bir el işareti verdiğinde, Eros kanat çırparak biraz yükseldi. Duyuru yapacağını belirtircesine ellerini birbirine vurarak sessizliği bir kez daha sağladı.
"Şimdi güzel tanrıçamıza hediye vermek isteyenleri öne doğru davet ediyorum," dedi. Yerine indikten sonra önceliği Hephaistos'a verdiğini belli edercesine işaret etti.
Hilalis kendini kontrol etmeye çalışsa da aklına loş odada kendini tutkuyla öpen Leon geliyordu sürekli. Henüz aşkına karşılık bulması, ilk öpücüğü ve ilk dansının üzerinden dakikalar geçmişti. Şu an tek isteği; bir an önce hediye faslını bitirip, herkesi göndermek, odasına çıkmak, o dakikaları düşünmek ve tepinmekti.
* * *
Athena, Artemis ve Hilalis hediyeleri taşıyıp odaya geldiklerinde kendilerini yumuşak minderlere attılar.
Enerjisinin son damlasına kadar konuşmayı tercih eden Artemis, "Kendimi sıkmaktan avuç içlerim terledi ya, bir tatsızlık çıktı çıkacak diye diken üstündeydim resmen," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nymph'in Simyası
ParanormalAntik Yunan'ın daha önce duyulmamış efsanevî aşkı gün yüzüne çıkıyor...