Yaşadığım şeylerin üzerinden tamı tamına 3 yıl geçmişti. Sevinçlerimle, üzüntülerimle dolu dolu 3 sene geçirmiştim sevdiğim iki adamla. Umudumu kaybettiğimi hissettiğim bir anda girmişti hayatıma, bir sevgiliden çok arkadaş olmuştuk. Beraber yaralarımızı iyileştirip içimizde yeşerttiğimiz umutlarımızın meyvesini toplamıştık.Kurumaya yüz tutmuş o çicektim ben sevgiyle iyileşmiştim ve bunu yanımda uyuyan o adama borçluydum. Beni, kendimle tanıştırmıştı. Nasıl sevildiğini bana o öğretmişti, en çok bu yüzden seviyordum. Ben onu sevdikçe kusursuzlaşıyordu. Biz birbirimizi bulmuştuk, sevmeyi ve sevilmeyi hak etmiştik. Multu olmamız gereken bir ömür vardı önümüzde ve biz de bunu en iyi şekilde değerlendirecektik.
Yüzüne değen ışıktan rahatsız olmuş kocama döndüm. Yüzünü buruşturmuştu ancak uykusu o kadar değerliydi ki kalkıp perdeyi çekmektense bu şekilde uyumaya devam ediyordu ve muhtemelen perdeyi açan küçük oğlumuzdu. Hep babasına hayran bir çocuk olmuştu ne yaparsa taklit ediyor, "büyüyünce babam gibi bir adam olacağım" diyordu.
Kalkıp perdeyi örtmem gerekiyordu zira Mirza bölünen uykusu yüzünden fena halde huysuzlanacaktı. Perdeyi örtüp arkamı dönecekken belime sarılan kollarla gülümsedim. "Geç kaldın kocacığım çoktan uyandım ama merak etme uykumu aldım" belime sardığı ellerini tutup öptüm. Geri çekildiğimde kapının eşiğinde bize gülümsemesini eliyle kapatmaya çalışan ancak başarılı olamayan oğlumuza baktım. Elimle gelmesini işaret ettiğimde koşarak yanımıza geldi. "Hiç fark etmeyeceksiniz sandım. Birbirinize çok güzel bakıyorsunuz benim aynada kendime baktığım gibi" dediğine kahkaha atmıştı ancak bir süre sonra sadece kendisinin güldüğünü fark edince gülen yüzü solmuştu. Bu haline dayanamayıp gülmeye başladık. Ayıp olmasın diyeydi tüm bunlar.
Neşeyle ve bol sohbetli kahvaltımızdan sonra hazırlanıp dışarı çıkmıştık. Tüm aile Levent amcaların evinde toplanacaktı ve beraber vakit geçirecektik.
Abim de kendi gibi bir Edebiyat öğretmeni ile tanışıp, hayatını birleştirmişti. Aylin ve Mert ise hâlâ birilerini bulamayıp, bekarlığın tadını çıkarıyorlardı. Aslında bir ara beraber olmak gibi bir hata yapmışlardı. Duygularının karıştığı bir dönemde birbirlerinden hoşlandıklarını düşünmüşlerdi ancak böyle birşey olmadığını deneyimleyip öğrenmişlerdi.
Araba durunca geldiğimizi anlayıp arabadan indim zaten yol 3 saat sürüyordu erkenden yola çıkmasaydık günümüz çöp olacaktı. Eve girdiğimizde herkesin burada olduğunu görmüştüm. Sevdiğim ve beraber vakit geçirmekten hoşlandığım herkes buradaydı. Bundan ötesi yoktu işte.
Akşam olduğunda sonunda hazırlanan sofraya oturdum. Toplu yemeklerde yapılabilecek en popüler yemek mangaldı ancak bu görev Mirza'ya verilince iş değişiyordu tabi ki. Ateşi çakmak olmadan yakacağım diye tutturmuş 1 saat ateşi yakmaya uğraşmıştı. En sonunda çakmak değil de kibrit kullanarak ateşi yakabileceğini hem böylelikle sözünden de dönmeyeceğini anlatmaya çalışmıştık yorulmuş olmalıydı ki huysuzlansa da kabul etmişti.
Kazasız belasız yemek faslından sonra Mirza beni apar topar yerimden kaldırıp sürprizi olduğunu söylemişti.
Geldiğimiz yerin eski okulumuz olduğunu görünce gülümsedim. En güzel yıllarımız burada geçmişti. İlk burada görmüştüm içimi ısıtan gülümsemesini, ilk burada tatmıştım sevgiyi ve ilk burada yaşamaya başlamıştım.
" Hatırlıyor musun sırf sevmediğin bir çocukla konuştuğum için beden dersinde kıyafetlerimi saklamıştın " aklıma düşen anılara utançla gülümsedim. Sevmediğim denilemezdi tabi ki sadece yakın olmalarını kıskanıp Mert'in bulduğu çözümü uygulanmıştım. Tabi Mirza üzerindeki havluyla okulu dolaşıp kendini rezil etmişti. Tabi sonrasında olay müdüre kadar taşınmış, uyarı almıştım. Mirza'da dayanamayıp durumu kurtarmak için "ben de aynısını ona yapmıştım hocam intikam için yapmıştır" demişti ancak bu ikimizin birden okuldan uzaklaştırılmasına neden olmuştu.
"Sadece uyarı alacakken okuldan uzaklaştırılmamıza neden olmuştun" tek kaşım havada cevap vermesini bekledim. "Fena mı oldu? Sana üç günlük tatil yaptırdım hem o zaman böyle demiyordun gayet memnundun" elbette memmundum. Hep gitmek istediğim yerleri gezdirmişti o kısa sürede. "Şikayet ettiğimi kim söyledi? Yine olsa yine gitmek isterim" okulun içerisine girip sınıflarımızı dolaştık. Eski mezunların fotoğrafları olduğu bir ağaç vardı. Mirza tek başına çekinmek istememiş beraber olduğumuz bir fotoğrafı koydurmuştu. Aslında bunu sırf kıskançlıktan yapmıştı ama dile getirmiyordu.
"Ben bir de okula geri döndüğümüzde müdürün kahvesine musil ilacı koymanı unutamıyorum" kendince intikam almış ve hocanın kahvesine tat vermişti. Birbirimize bakıp kahkaha atmıştık bu çok iğrenç bir anıydı. En azından müdür için.
Okulun her köşesinde ayrı bir anımız vardı. Bunun yanında güzel bir üniversite tutturmuştum fakat o benim gibi üniversite okumamış babasının işini devralmıştı. Bir de ayrı kaldığımız süre zarfında ilişkimiz büyük bir sınavdan geçmişti ama biz bunu da başarıyla tamamlamıştık. Biz birbirimize öyle kuvvetli bağlarla bağlanmıştık ki hiçbir güç kuvvet bizi ayıramazdı. Ve buna ölüm de dahildi.
"Bir gün olur da yollarımız ayrılırsa beni hep iyi hatırla olur mu? Çünkü sen anılarımda hep iyi kalacaksın" bir kaç sene önce söylediği cümle takılmıştı aklıma. Neden öyle söylediğini bir türlü açıklamamıştı zaten ben de sormamıştım bugün anıları yâd ettiğimizden olsa gerek aklıma gelmişti. " Bana o gün neden öyle söylemiştin?" Diye sordum.
" Bundan sonra söyleyeceğin herşeyde haklısın. Biliyorsun ki ilişkimiz bitecek raddeye gelmişti ve ben korktum. Seni eskisi gibi sevemeyeceğimden, unutacağımdan ve unutacağından korktum ama bu sadece bir anlık düşünceydi bizim temelimiz sevgi üzerine kurulu kolay kolay yıkılmaz bunu düşünemedim sevgilim üzgünüm" buruk bir sevinç vardı üzerimde. O kadar alışmıştım ki hiçbir zaman "yokluğunda ne yaparım? "Diye düşünmemiştim. Kendisine alıştırıp bırakmasından deli gibi korkmuştum ancak öyle birşey olmamıştı. " Bu sınavı başarıyla tamamladık ya önemi yok sevgilim biz bizim bile anlayamadığımız bir bağ ile bağlıyız"
Elimi tutup gülümsedi. İçinizi kıpır kıpır edecek bir gülümsemeydi bu, ya da sadece bana öyle geliyordu. O gün sadece birbirimizi ne kadar sevdiğimzden bahsetmiştik ancak bunu sözlerimizle değil hislerimizle başarmıştık.
İçimdeki çocuk sevgiyle büyümüş, olgunlaşmıştı.
Bir bütündük biz.
Ben oydum, o da ben
............
Selam yine ben geldim fakat son kez.
Aradan uzun zaman geçmedi ama yazdığımı okuduğumda fazla amatör olduğunu gördüm ama değiştirmek istemedim çünkü bu bana bir dahaki denememde örnek olmalı. Her satırı benim için çok önemli. Kısa da olsa güzel dostluklar edindim yeni insanlar tanıdım ve hepsi bu kurgum sayesinde oldu. Bu şekilde bitirmek istemezdim ama yazmak istemiyorum artık düzenleme de yapmayacağım.
Renklerinize iyi bakın ve kimsenin soldurmasına izin vermeyin 💜💜🌈
Hepinizi çok seviyorum♡
Özellikle sürekli akıl danıştığım ve hep yanımda olan Selcan'ı. Sen iyi ki varsın💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya mı? TEXTİNG
Short StoryEşcinsel konulu hikayedir rahatsız olacaksanız telefonun ekranını kilitleyip yavaşca yere bırakabilirsiniz.