L

16.4K 637 158
                                    

sevdiğim:dünkü çıkışım için özür dilerim Efe

Güvenmemekte haklısın

Zamana ihtiyacın olduğunu her seferinde unutuyorum

Ama bilmesende seni çok seviyorum ve bana güvenmemen beni üzdü

Ondandı bu öfkem

Özür dilerim

Görüldü

..................
Telefonun ekranını kitleyip yatağa attım. Düşünmekten beynim ağrıyordu.Farkındaydım onu üzüyordum ama elimde değildi. Beni neden seviyordu ki? Sanki ona güvensem sonunda üzülecekmişim gibi hissediyordum. Çok iyi bir insandı ama birşeyler eksikti. Formamı düzeltip banyoya girdim. Eğer şimdi girmezsem bir daha giremezdim Mert salağı banyodan çıkmazdı. Yüzümü yıkayıp kuruladım. Kahvaltı masasını hazır görünce kayıp eşyamı bulmuş kadar sevinmiştim. Aslında her sabah Aylin yapıyordu ama ben her seferinde mutlu oluyordum. Sabahları kahvaltı yapmadan çıkmazdım çünkü ilaç içmem gerekiyordu. Bu da bende bu alışkanlığı kazandırmıştı. Masaya oturup çocukların gelmesini bekledim. Mutfaktan yarı uykulu olan Mert'i görünce keyfim yerine geldi. Aylin arkasından itikliyor,uyanması için dürtüyordu. Sonunda sandalyenin yerini bulunca oturdu. Yemeğini yiyordu ama ne yediğinden haberi yoktu. Hiç sevmediği hatta nefret ettiği incir reçelini yediğinden anlaşılıyordu bu. Kahvaltımızı yapınca sofrayı toplayıp çıktık. Okul yürüyerek gidildiği zaman yarım saatimizi alıyordu ama otobüse binmekten iyiydi. Sonuçta deodorant nedir bilmeyen insanların içine giriyorduk ha birde binmek istememde havasız insan aracı olmasınında payı büyüktü.

" ne güzel olurdu lan kendi arabamız olsa,uçururdum sizi" yine yürümemizden şikayetçi olan Mert vardı tabi "çok mızmızlandın Mert otobüse binsek daha mı iyiydi?" Aylın sabırlı bir şeklide açıklama yapıyordu. "haklısın amk geçen gün otobüste bıyıklı bir amcayla akraba oluyorduk,namusum gidiyordu yeminle" bu dediğine hep birlikte güldük. Okula girince biraz tedirgin oldum. Mirza'yı görmek istemiyordum ama aslında istiyordum da bazen bu çelişkilerim beni yıpratıyordu.Okul bahçesinde göremeyince derin bir nefes aldım. Sınıfa çıkınca rahatladığımı hissettim. Bugün dışarı çıkmak planlarımın arasında yoktu.

Öğle arasına gelince midenin isyan bayraklarını çekmesi üzerine kantine indim. Çok acıkmıştım ve şu an düşünebildiğim tek şey yemekti. Zaten okuldan sonra kafeye gideceğim için yemek gerekiyordu yoksa vakit bulup yiyemezdim. Kantine girince etrafı saran yemek kokusuyla gülümsedim. Canım aşırı köfte ekmek istiyordu. Alacaklarımı alıp masaya oturdum. Hızlı yediğim için boğazımda kalmıştı. Elimdeki ekmeği masaya bırakıp öksürmeye başladım. Birde her zaman aldığım vişneli meyve suyunu aksi gibi bugün almamıştım birşey içmem gerekiyordu. Masaya koyulan su ile öksürüklerimin arasından gelene baktım. Kibarlık yapamayacak kadar kötü olduğum için aldığı suyu içtim. Kendime gelince teşekkür ettim. "önemli değil de biraz yavaş ye önünden almıyor kimse" dedi. O sırada masaya oturan Mert masadaki ekmeğimi alıp ısırdı. " çok saol konko acokmostom" Ağzında ekmek olduğu için dedikleri orangutan sesi gibi çıkıyordu ama dediğini anlamıştım. Çok saol kanka acıkmıştım demeye çalışmıştı salak.

Masaya gelen yabancı Mert'e bakıp güldü. "haklıymışın. önünden alıyorlarmış" bu dediğine bende güldüm. Çocuğa bakınca benden yaşça hatta fazlaca büyük olduğunu gördüm. Hiç liseli gibi değildi. Dikkatli bakınca gözlerinin ela renk olduğunu gördüm. Göz rengimiz aynıydı. Sarı saçlı olması bende hayranlık bırakmıştı. Evet sarışınlara zaafım vardı. Keskin yüz altları onu daha yakışıklı yapıyordu ama benim Mirza'm daha yakışıklıydı.

"Dik dik baktığına göre kim olduğumu merak ettin. Ben yeni edebiyat öğretmeniyim." dedi. Az önce bir hocayı beğenmek suretiyle yürümüştüm. Duruşumu dikleştirip düzelttim. Sonuçta karşımda öğretmen vardı. Sorun şuydu ki dik dik bana bakıyordu hoca olmasa" ne bakıyon birader " derdim ama Dersime girme olasılığı vardı.

Kantine giren Mirza'yı görünce gözlerim yerinden çıktı. Kalbim boğazımda atıyordu. Yanıma gelince sakin kalmak için kendimi zorladım. "Efe seninle konuşmamız gereken şeyler vardı hani gelir misin?" bakışları hiçte masum değildi ama bencede açıklığa kavuşması gereken konular vardı. Başımla onaylayıp yerimden kalktım. Adını bilmediğim edebiyat öğretmeni hoş olmayan bir şekilde Mirza'ya bakıyordu. Mirza'da anlamış olacak ki tek kaşı havada yeni hocaya bakıyordu. Tartışma çıkmasın diye Mirza'yı kolundan tutup kantinden çıkardım. Arka bahçeye gelince kolumu geri çektim.

Kalbini çok kırmıştım ama yinede benimle konuşmaktan vazgeçmemişti ona güvenmek istiyordum. "efe bak be-" lafını bitirmeden kestim. "Bak Mirza kalbini kırmak değildi amacım sadece güven problemim var beni sevmen"gözlerimden akmak için savaş veren damlaları serbest bıraktım." hayal etmeye bile korkacak kadar mükemmel. imkânsız gibi ne bileyim işte ben hep yıllarca beni annem babam sevmedi bir başkası neden sevsin ki diye düşünürdüm. Belki de daha fazla üzülmekten korkuyordum. Bilemiyorum. Seni çok seviyorum ama bana zaman ver. Sana güveneyim olur mu?" gözlerimi silip dikkatle ona baktım. Acaba ne düşünüyordu?

Aniden sarılınca hem irkilmiş hemde şaşırmıştım. Kendime gelince bende sıkı sıkı sarıldım.

"Özür dilerim senin kadar ince düşünemiyorum ve zamana ihtiyacın varsa seni bir ömür beklerim. Senin için yapamayacağım şey yok. Seni seviyorum ve ailene gelince onlar senin ne kadar mükemmel bir insan olduklarını bilseler yaptıklarından pişman olurdular. Ha birde sakın düşündüklerini içine atma bağır, çağır kız ama içine atma ağlayacak omuz ararsan hep yanında olacağım güzel gözlüm" söyledikleri kalbimi sıcacık edince fark etmiştim.

Bu hayatta kendimle gurur duyacağım tek şey doğru insana aşık olmamdı.

.....m.

Normalde daha da uzatacaktım ama kıyamadım 😂😂😍

morrpanndapoposu bu bölüm sana💜💜

RENKLERİNİZE İYİ BAKIN🌈🌈

Mafya mı? TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin