'Piercing' 15. Bölüm

1K 41 2
                                    

‘’Ben gerçekten çok özür dilerim Eric.’’

‘’Sorun değil. Gerçekten. Özür dilemeyi bırakmalısın.’’

Şuan benim evimdeydik. Eric’in burnu morarmış ve şişmişti. Biraz buz getirip burnuna tutmasını söylemiştim. Oda dediğimi yapmıştı. Üstü başı kan içinde kalmıştı ama yaklaşık 10 dakika önce kanaması durmuştu. Zayn’i asla affetmeyecektim.  Zaten ondan nefret ediyordum. Bu nefret öylesine bir nefret değildi. Yani şöyle anlatmak gerekirse. Bir adada Zayn ile tek başıma kalırsam yanıma alacağım tek şey bir bıçak olurdu. Oda kendimi kesip öldürmek içindi. Çünkü onla kalmaya asla dayanamayacağım bir gerçekti.

Kapını sesiyle Eric’in yanından ayrılıp kapıyı açtım. Karşımda tırnaklarını yiyen Niall’ı  görünce şaşırdım. Beni görünce elini ağzından çekip bileğimden tutup çekiştirmeye başladı.

‘’Niall dur! Neler oluyor?’’ Merakla sorduğum soruyu duyunca duraksayıp bana ‘Ciddi misin?’ bakışlarını atıp konuştu.

‘’Zayn seni o halde görünce ne kadar sinirlendi haberin var mı? Şuan Louis’nin evinde kıyamet kopuyor. Ve sen, bunu düzelteceksin.’’

‘’Ne? Ne düzeltmesinden bahsediyorsun Niall? Ben hiçbir şeyi düzeltmeyeceğim. Tanrı aşkına o Eric’e ne yaptı biliyor musun gel bak!’’

Bu sefer Niall’ı çekiştiren ben olmuştum. Kendini zorlamayıp benim onu çekmeme izin vermişti. Kanepede oturan Eric’i elimle gösterip Niall’a baktım. Eric anlamamış bir şekilde bize bakarken. Niall sanki çok normalmiş gibi bakmayı sürdürüyordu. Omuz silkip kafasını bana çevirip deniz mavilerini benimle buluşturdu.

‘’Ne var bunda? Zayn’in daha kötü şeyler yapacağını düşünmüştüm.’’ Gözlerimi büyüterek ona baktım. O salak Eric’in burnunu kıracaktı ve bu hiçbir şey miydi? Siz ne sadist insanlarsınız dercesine suratına bakarken o Eric’e dönüp sahte bir gülüş yolladı. ‘’Üzgünüm dostum ama Elmira’nın çok acil bir işi çıktı. Sen ımm.. burada istediğini yap. Onun gitmesi gerek.’’ Ben daha hiçbir şey anlamamışken kendimi arabada bulmuştum. Ve en sonunda mızmızlanmayı bırakıp susmayı tercih ettim. Kollarımı göğsümün hemen altında birleştirip boş yolu izlemeye başladım.

Araba durunca geldiğimizi anlamıştım. Arabadan inip evi izlemeye başladım. Tanrım ne kadarda lüx evlerde yaşıyorlardı böyle! Ben eve bakarken bileğimde hissettiğim bir elle sürüklenmeye başlayınca kendime gelip onun hızlı adımlarına uymaya çalıştım. Eve girip kapıyı kapattığında salonun kapısından sıçrayan birkaç cam parçası ve Zayn’in dur dur durak bilmeyen küfürleri dikkatimi çekmişti. Etraf kırık parçalarla doluydu. Kapının başından başlıyordu kırık parçalar. Sağlam bir şey kaldı mı merak ediyordum. Arkamdaki kapının kapanma sesiyle hızla arkama döndüm. Yoktu. Niall gitmiş miydi? İşte şimdi Endişelenmeye başlıyordum. Beni neden onunla yalnız bırakıyordu ki? Hala kapının başında dikiliyordum. Zayn’in salonda olması ve beni görmemesi benim için oldukça iyiydi. En azından beni görmeden gidebilirdim değil mi? Cebimde titreyen telefonumu hissedince. Elim sol cebime gitti. Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti. Açıp okumaya başladım.

‘’Orda dikilmeyi bırak ve onunla konuşmaya çalış! –N’’

Ah! Tabi! Konuşmak.  Önce beni burada bırak, sonra git konuş de. Onunla ne konuşacağım ben be! Arkamı dönüp çıkmaya yeltendim. Kapının kulpunu çevirince açılmamasıyla anlamıştım ki kapıyı üzerime kilitlemişti! Ah ne kadar da akıllıca bir davranış! ‘’Elmira.’’ Arkamdan gelen sesle yavaşça arkamı döndüm. O kadar korkuyordum ki… Sanki 5 yaşındaki çocuğa 3 boyutlu korku filmi seyrettiriyorlar. ‘’S-selam’’ dedim gözleriyle gözlerimi iletişime geçirmeden. Ona bakmak yerine gözlerimi yerlerdeki kırık parçalarda gezdirdim. Yüzümü yalayıp geçen sıcak nefesini hissedince yanımda olduğunu fark ettim. Aslında bunu gözlerimin önünde duran ince bacaklarından da anlayabilirdim ama yerdeki parçalara o kadar odaklanmıştım ki… ‘’Eve hoş geldin bebeğim.’’ Alaylı sesi kulaklarıma dolunca gözlerimi sonunda kararmış elalarıyla birleştirmiştim. ‘’Ne?’’ diyebildim anca korkakça. O kadar korkuyordum ki. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Aslında sinirli değildi. Onunda ötesinde bir şeydi, tarif edilemiyordu işte. Bileğimden tutup bedenimi bedenine yapıştırdı. Dudaklarımızı da hız kesmeden birleştirdiğinde kendime anca gelebilmiştim. Beni en son böyle öptüğünde neler olduğu aklıma gelmişti, Parmakları bacak armada son bulmuştu. Olanları hatırlayınca bedenim korkuyla sarsıldı ve geriye çekilmeye çalıştım. Ama o ısrarla beni öpmeye devam ediyordu. Ellerini bacaklarıma indirip beline dolandırdı, Bense hala çırpınıyordum umutsuzca. Ellerini kalçalarıma sabitleyip merdivenlerden çıkmaya başladı. Ben karşılık vermedikçe sertleşen öpücükleri. Ve kalçalarımı sıkan elleri daha çok endişelenmemi sağlıyordu. Bana dokunmazdı değil mi? Yani bu kadar düşmezdi değil mi? Sırtım yatakla buluşunca ağzının içine doğru çığlık attım. Evet çığlık atmıştım. O ise bunu bir avantaj olarak görmüş dilini içeri sokmuştu. Diliyle dilimi yakalamıştı. Arık yapabileceğim bir şey yokmuş gibi geliyordu. Korku tüm bedenimi sarmıştı. Yırtılma sesiyle gözlerimi hızla açtım. Dudaklarımdan boynuma doğru bir yol izlemiş ve boynumda hassas noktamı bulmaya çalışıyordu. Üzerime baktım. Yırtmıştı. Tişörtümü yırtmıştı! Boynumda hassas noktamı emince inledim. Boynumdaki dudakları gerilince sırıttığını anlamıştım. Daha sonra boynuma birkaç ısırık bırakıp ize yöneldi. Hani şu göğsümün üstünde köprücük kemiğime yakın olan yere Malik damgasını atmıştı ya o lanet olasıca ize. Dilini üzerinde gezdirip kafasını kaldırdı ve yüzüme bakıp sırttı. O sırada ondan iğrendiğimi bir kez daha hatırladım. Sütyenimden taşan göğsümün üstüne birkaç nemli öpücüklerini bırakıp karnıma doğru indi. Ağzı hiç durmadan vücudumu öpüyordu. Göbek deliğimdeki piercing’i görünce duraksadı. Ve bana baktı. ‘’İçinde bir sürtük yatıyormuş be kızım.’’ Dedi piçimsi gülümsemesini unutmadan. Başını geri karnıma gömdü ‘’y-yapma. Lütfen.’’ Dedim resmen yalvarıyordum. Kalbim deli gibi atarken göğsüm korku dolu nefesimle inip kalkıyordu derin nefesler alıyordum. Sanki sakinleşebilecekmişim gibi. Öpücükleri arasından. ‘’Neyi?’’ dedi. O kadar kurnaz geliyordu ki sesi, bu daha da sinirime dokunuyordu. Ama korkum sinirimden üstün gelip onu eziyordu.

‘’B-bana dokunma. Lütfen.’’ Ben hıçkırıklarım arasından yalvarırken onun kahkahasını işittim.

‘’Hayır bebeğim dokunmayacağım. Ama canını öyle bir yakacağım ki keşke dokunsaymış diyeceksin.’’

Dili karnımın üzerinde gezinirken ne dediğini anlamaya çalıştım. Ne yapabilirdi ki? Karnımda hissettiğim acıyla çığlık attım. Gerizekalı dişlerini derime geçirmişti. Dudaklarını göbek deliğimde hissedince irkildim. Dişleriyle piercing’i tutunca ne yapacağını anlamam uzun zaman almamış ve gözlerimi korkuyla büyümüştü. Piercing’i hızla çekince çığlık attım. Ne kadar canımı acıtıyordu haberi var mıydı?!

Yaklaşıp 5 dakikadır usanmadan piercing’i çevirmiş döndürmüş ve göbek deliğimi kanatmayı başarmıştı. Hava kararmıştı. Göz yaşlarım yanaklarımı sırılsıklam etmişti ve artık arada bir iç çekiyordum, ağlayamıyordum bile. O kadar yorulmuştu ki bedenim. Zayn bir kez daha hızla çekince tekrardan çığlık attım. Ve son kez çekti. Çekmesiyle nefesim kesilmişti ve çığlığımı içime hapsetmiştim. Sonuncusu kötüydü. Zayn en sonunda beni bırakıp yataktan kalkıp kapıyı çarparak dışarı çıktı. Hızla doğrulup karnıma baktım. Tanrım yırtılmıştı! Derimi yırtmıştı! İşte o sırada anlamıştım. Onun gibi birisinin asla duyguları olamazdı. O sadece sadist, psikopat, İnsanlara acı çektirmekten zevk alan manyağın tekiydi.

Multimedia'da Elmiranın taktığı piercing var !

Kısa oldu ama burada bırakmak istedim :D Çünkü olmayan ilhamım kaçtı asdfgh. Umarım Beğenirsiniz. Seviliyorsunuz  :) Xx

Another WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin