Günümüz 9

16 3 0
                                    

Bekleyiş insanın canını neden hep sıkar? Yaratılışımızda sabırsızlık yok halbuki..
Bekleyenin ruhu sıkışırken kafesinde, bekleten bundan bi haber bakar önüne.

Fakat o hastane odasında durum bundan çok farklıydı. Çünkü Oğuz, Sedef'in uyanmasını beklerken, Sedef, hissettiği bakışlardan kurtulabilmek için uyur numarası yaparak bekliyordu.

Nasıl olduğunu bilmese de kendisini izleyenin, gıcırdayan sandalyede derin derin nefes alıp vererek ellerini pantolonuna sürtüp duranın o olduğunu biliyordu.

Bir hatırlayabilse neden burada bu adamla olduğunu belki gözlerini açacak cesareti kendinde bulabilirdi. Fakat en son hatırladığı partide pisliğin biri onu hap içmeye zorlamıştı ve eğer hapın etkisiyle halisülasyon görmediyse galiba adam kendisine tecavüz etmişti. Adamın elindeki bıçakla vücuduna bir şeyler çizdiğini de hatırlıyordu. Vücudundaki sızılara bakarsa doğru da hatırlıyordu.

Halbuki o anda hiç canı yanmamış hatta hoşuna bile gitmişti. Fakat içinde bir yerlerde korkmadığını söylerse yalan olurdu.

Kendi kendine büyütecek bir şey yok diye düşündü. Ne de olsa bu, başına ilk kez gelmiyordu. Artık takmamayı öğrenmişti. Onu koruyacak kimsesi yokken bir başına büyümek bunu gerektirmişti. Kabullenmişti insanların içindeki pisliği.

'Her neyse' diye düşündü. 'Unutulması gereken kötü bir anı daha ve uzak durulması gereken bir psikopat daha.'

Bir derin nefes daha....

Bu adam niye buradaydı ki? Kim ona haber vermişti? Nerden öğrenmişti? Gözlerini açıp onu buradan kovmak istiyordu, fakat onu buraya getirenin o olabileceği ihtimali biraz da olsa cesaretini kırıyordu.

Ya sorarsa? - ki muhtemelen sorardı -
Anlatmak ya da nutuk dinlemek istemiyordu. Kimsenin kınayan veya acıyan bakışlarını görmek de.... Belki de ben böyle bir kızın peşinden mi koşuyorum diye düşünür ve yaşadığı hayal kırıklığından çıkamaz da peşini bırakırdı.

Gerçi son bir aydır oldukça uzak duruyordu. Her ne kadar kabul etmek istemese de Sedef, bu uzaklığın farkına varmıştı. Belki de hep yan yana oturduğu o kızdan hoşlanmaya başlamıştır. Zaten kendisindense o kız daha tercih edilebilir bir seçenekti.

Kapının tıklatılmasıyla Sedef, Oğuz'un duygularını analiz etmeyi bırakıp, gelenin kurtarıcı varlığına sığınarak gözlerini açtı.
O anda kafasını içeri uzatan adam "Uyanmışsınız. Artık ifadenizi alabiliriz." diyerek tamamen odanın içine girdi.
Polis!
Polis mi?
Polisin burda ne işi vardı ki?

Sedef uyumaktan çatallaşmış sesiyle "Anlamadım, ne ifadesi?" diye sordu.
Oğuz'un odadaki varlığına bağırmamak için kendini zor tutarken bir de polis mi?

"Evet hanımefendi. Tecavüze uğradığınıza dair ihbar aldık. Şikayetçi olduğunuz kişiyi hatırlıyor musunuz? Olayı en başından anlatın."

Sedef şaşkınlıkla karşısına geçip sandalyeye oturan polise bakmaya devam etti. Muhtemelen ihbarı yapan da camın önünde dikilen Oğuz'du.

Sinirlerine hakim olmaya çalışarak
" Yanlış anlaşılma olmuş. Ben şikayetçi değilim. Tecavüze falan da uğramadım." dedi.
Bir yandan da öldürücü bakışlarını camın önüne doğrultmuştu.

Hatırla (Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin