8| Gökyüzüne Sığınan Bülbül

14.6K 1.2K 1.1K
                                    

Çok ama çok uzun bir bölüm. Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

[BTS - Crystal Snow (Piano Cover)]

Sabahın erken saatlerinde şaşkınlığa uğrayan genç, uzun ve ince parmaklarını dudaklarının üzerine kapadı, duyduklarının yükü beyninde darbe üstüne darbe yaparken ne düşüneceğini şaşırmıştı, fakat tek bildiği karşı taraftaki arkadaşının planına uymamaktı. "Bunu Taehyung'a yapamayız, çok üzülür." dedi mırıltıyla, belli ki hâlâ az önceki planın etkisindeydi.

"Taehyung'u etkileyen bir şey yok ortada. Bunu zaten onunla tanışmadan önce de biliyordum ve şimdi de açığa çıkarmakta bir zarar görmüyorum." Karşı hattan gelen cızırtıların ardından duydukları genci daha da zor duruma düşürdü, henüz sabah mahmurluğunu üzerinden atamamıştı. Yine de bu karşı çıkmayacağı anlamına gelmiyordu, zira kendisi bile böyle bir durumda yıkılır ve bir daha toparlanamazdı. "Saçmalama. Jeongguk'u parçalara ayırmak Taehyung'u daha çok üzer, lütfen bunu yapmayalım. Başka yollar buluruz." Israrlarında kalıcı olmayı denedi, fakat arkadaşına başka yol dese de kendi beyninde de tüm yollar kapalıydı.

"Başka yol yok, bu iş bugün bitecek ve Taehyung da rahatlayacak." Gözlerini sıkı sıkı kapattı genç, uzun parmaklarını alnındaki saçları uzaklaştırmak için kullandıktan sonra derin bir nefes verdi. "Ne yaparsan yap, ama lütfen onu üzme. O bunu kaldıramaz." Beyninden geçen onlarca ihtimalin arasından Taehyung'un daha az üzgün olabileceklerini seçti ve oturduğu yataktan ayaklandı. "Merak etme. Bu iş bittiğinde sadece Jeongguk ağlayacak." Ve aralarını kaplayan derin sessizlikle telefonu kapattılar, oysaki hattın iki ucundaki gençte kalplerinde kabuk bağlamış yüklerle nefes alırken bu planın tek taraflı bitmeyeceğini biliyorlardı.

°°°

Soğuk bahar esintileri ruhumun çıkmaz sokaklarında elleri boş geziniyordu, yüreğim aynı zamanda hem ateş kadar sıcak hem de bir buz kadar soğukken nefeslerim daralıyor, kalbim narin bir taşmışçasına avuçlarımda parçalara ayrılıyordu. Zihnim de bulanıktı, geçen gece dibini gördüğüm bataklıktan dolayı hatıralarım çamurlar içinde kalmış ve bana sadece koca bir hiç bırakmıştı. Ağrıyan gözlerimi defalarca kez kırpıştırdım fakat yine de bir işe yaramadı, çünkü hâlâ üzerimde olan uykunun o ağır yükü düzgün düşünmeme olanak vermiyordu. Uyanmamın üzerinden çok uzun bir süre geçmese de kendimde ayağa kalkacak o gücü bulamıyordum, zira yatarken bile ağrıyan başım ve sızlayan eklemlerimle bitik durumdaydım.

Acıyan gözlerimi açıp bir süre görüşümün netleşmesini bekledim, etraf loş bir karanlığın hükmü altında bekliyordu sessizliğin bir bıçak gibi yırtılmasını, yine de kendimde bile bulamadığım güçle birlikte tek yapabildiğim ruhsuzca uzanmaktı. Nerede olduğumun bilincinde bile değildim, ta ki nefeslerim ciğerlerimde tükenip beni derin bir soluk almaya itene dek; çünkü kapalı gözlerimin ardından burnumdan aldığım derin bir nefesle genzime dolan o mayhoş koku tüm benliğimi ve kalbimi parçalarcasına yakıp geçmişti saliseler içinde.

Kalbim düzenli ritmini terk edip depara başlarken aniden gözlerimi açarak loş odaya baktım hızla, keza sadece Jeongguk'un odasından gelebilecek olan o keskin kokuyu buram buram solumak bile gözlerim kapalı olsa dahi nerede olduğumu bas bas bağırır nitelikteydi. Yine de zihnimde vardığım yargıyı es geçerek yatakta doğrulup etrafıma bakındım; kapalı siyah perdelerin ardından odaya sızan yaramaz güneş ışıkları Jeongguk'un çok sevdiği bilgisayarının üzerine yansıyor, günlerce odadan çıkmadığının kanıtıymış gibi yerlerde bitmiş pizza ve hamburger kutuları gözüme batıyordu.

Hasret kaldığım kokusunu solurken baş ağrımı bile unutuvermiştim birden, yorgun bakışlarım ağır ağır odasında gezindi ve bir süre sonra gözlerim yatağın boş tarafındaki kırışmış çarşaflara takıldı, hâlâ nasıl böyle bir duruma düştüğümü sorguluyordum kendi kendime. Parmaklarım soğuk çarşafta kayarak kırışıkların üzerinde dolaştığında dün geceyi hatırlamak istiyordum, lakin tek hatırladığım şey Hoseok'un yanımda bir şeyler mırıldanmasıydı. "Olamaz..." diye fısıldadım, dün gece içine düştüğüm umutsuzluk kuyusundan nasıl olurda Jeongguk'un yatağına girerdim aklım almıyordu.

The Friends |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin