Güzel yorumlar bırakırsanız yüzümde ve parmakçıklarımda güller açabilir 🌹
Bu arada bölümde uygunsuz bir sahne vardır, rahatsız olacaklar "---" bu işaret arasını lütfen geçsinler.
Hatalarım varsa affola, iyi okumalar!
[Vixx - Error (Piano Cover)]
Güzellik göreceli bir kavramdı, kimine göre ince beller, kimine göre mavi gözler, kimine göreyse kızıl saçlar. Güzellik göreceliydi lakin benim açımdan değildi, güzelliğin tek tanımı benim için o'ydu. On yıl gibi uzun bir sürenin izleri zihnimde dip diri durarken onun güzel olmadığı tek bir an bile yoktu; zira o, alışkanlık olarak alt dudağını sürekli ıssırdığı için kanatırken bile, bazı uykusuz gecelerin sabahında yüzünde şişmiş gözlerle ve daha nice halleriyle benim kafamdaki güzellik teriminin tek anlamıydı. İki yıl önce uzun bir ilişkinin ilk temellerini attığında bile ne kadar aşağılık ve pis hissetsem de onu kafamda silememiş ve hep güzel görmüştüm. Çoğu geceler o bana arkadaş olarak dokunup sarılırken ağlar, kendimi ihanetin acılı pençelerinden çekemezdim.
Çünkü Jeongguk, sadıktı; hem bana, hem de sevgilisine karşı. Lakin son günlerde eski Jeongguk'un kalıntılarını bile göremiyordum o güzel gözlerinde, bir şeyler değişiyordu ve ben bunun farkındaydım. Jeongguk uzaklaşıyordu, benim ondan uzaklaşmam gerekirken o benden uzaklaşıyor ve ben sadece izlemekle yetiniyordum. Ama acı veriyordu, beni öldürüyordu, sözde ben ondan uzaklaşmaya çalışsamda, onun benden ıraklaşmasına mani olamamak yüreğime kızgın demirler saplıyor gibiydi.
Beni yağmurun altında bıraktığından beri üç gün geçmişti, ilk gün yorgun argın eve gitmek yerine Yoongi hyungun yanında kalmış, sonra ki iki günse mecbur olarak eve dönmüştüm. Fakat Jeongguk'un değişen tavırları öylesine göze batıyordu ki, koltukta yanında otursam bile bana bakmadan kalkıp gitmesi, gözlerini, o öldüğüm gözlerini, bir kez bile olsun gözlerime değdirmeyişi acımı ikiye katlıyor ve beni bu acıdan usandırıyordu. Aynı zamanda garip bir şekilde sıcak bir öfkeyle de harmanlıyordu ateşimi, şimdi Jeongguk'u unutmak için her şeye razıydım.
Bu yüzden sarsak adımlarla partinin yapılacağı mekana girdiğimde yüzüme alışık olmadığım fakat aşinalığı olan o samimiyetsiz gülümsemeyi takındım. Adımlarım bol gürültülü ortama ayak bastığı ilk an tökezlemişti, zira benliğim bu tür kalabalık gösterilere hiç alışık değildi. Duraksamam kısa süreliydi, kendimi kandırarak yavaş adımlarla insanların çoktan ter içinde kalmış bedenlerinin arasından sıyrılarak boş bedenlerin daha seyrek olduğu bir alana geldiğimde tanıdık birini, Namjoon'u, bulma umuduyla etrafa bakındım. Fakat gözlerim çok daha tanıdık başka bir bedenin çoktan beni izleyen gözlerini bulduğunda içimdeki ufacık tereddütü söndürüp sağlam gözüken, aslında içten içe titreyen, adımlarla birlikte Jeongguk'un masasına geldim.
Oyun oynuyordum, belki de bir kumar, karma karışık fakat aynı zamanda da çaresizdim, Jeongguk ve Minsoo'nun olduğu masaya gelirken içimdeki tüm korkuları söndürdüm, çünkü bu gece korkulara değil, cesarete ihtiyacım olacaktı. Müziğin biraz daha hafif olduğu bir tarafta oldukları için kendimi zorlamadan sesimi duyurabildim onlara. "Kimleri görüyorum burada," Sorudan çok, alay barındıran sesimden sonra Jeongguk'un kafa karışıklığını bire bir yansıtan gözlerine büyük bir keyifle baktım, göz bebeklerinde gördüğüm diğer şeyse yoğun bir şaşkınlıktı. Minsoo eğildiği masada dikleşip Jeongguk'a yaklaşırken üzerimden ayrılmayan bakışlarında çözülmeyi bekleyen sorular vardı. İkisi de benim niçin burada olduğumu merak ediyordu, çünkü eski Taehyung asla bu tür yerlere gelmez, evinde uslu uslu Jeongguk'u beklerdi.
"Senin ne işin var burada?" Jeongguk çatık kaşlarının altından parıldayan sinirli gözleriyle üzerimi süzerken şımarık bir çocuk gibi omuz silktim, bu saatten sonra ona hesap verecek değildim. Keskin bakışlarından üzerimdeki yarı transparan siyah gömleği ve aynı renkteki sıkı kotu sevmediğini görebiliyordum, içimde yeşeren keyifle birlikte kırmızı saçlarımın altından kayan bandanamı düzelttim. "Siz neden geldiyseniz o yüzden geldim," dedim umursamaz bir edayla, tam o an yanımdan geçen görevlinin tepsisinden shot bardağını alıp fondipledim ve şaşkınlık dolu gözlerini irice açmalarını sağladım, beni az çok tanıyan herkes alkole karşı dirençsiz bünyemi bilirdi.