32

7.2K 471 168
                                    

Uzel

Gözlerimi aralayıp hafifçe doğruldum. Yanımda hala uyuyan Bora'ya bakıp gülümsedim. Gözlerimi diğer tarafa çevirince İlkay'ı görememiştim.

Kaşlarımı çatıp bakışlarımı odada gezdirdiğimde dolabın önünde kıyafetinin yakasını düzelttiğini fark ettim.

"İlkay?"

Bana bakıp gülümsedi ve kafasını hafif yana eğdi.

"Uyandırdım mı?"

Gülümseyip kafamı iki yana salladım. Nasıl bu kadar sevimli olabiliyordu ki? Onu baştan aşağı süzüp kaşlarımı kaldırdım.

"Nereye gidiyorsun."

Biraz yana kayıp aynaya yapıştırdığı notu gösterdi.

'Arkadaşımla buluşacağım çok tatlı uyuyordunuz kıyamadım.'

Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Şimdi nereden çıktı bu."

Omuz silkti ve elini ensesine götürdü.

"Söz verdiğimi unutmuşum. Şimdi gitmezsem ayıp olucak."

Bora mırıldanıp kaşlarını çattı ve doğruldu."

Bora:

"Sabah sabah hindiyi bütün mü yuttunuz çeneniz kapanmıyo."

Diğer tarafa dönüp tekrar yerleşti ve üzerini örttü. Geri yatıp kollarımı ona sardım ve iç çekip gözlerimi kapattım.

İlkay:

"Ben çıkıyorum o zaman. 2-3 saate gelirim."

Kafamı sallayıp Bora'ya daha fazla sokuldum. Bora da kollarını bana sardı. Bir süre İlkay'ın uzaklaşmasını bekleyip hemen gözlerimi açtım.

"Bora kalk çabuk!"

Gözlerini açıp kaşlarını çattı. 

"Ne oldu Uzel?"

"İlkay'ın peşinden gidiyoruz."

"Saçma sapan konuşma Uzel lütfen uyuycam ben."

"Ya saçma değil, hadi."

 Kolundan tutup çekiştirdim. Yataktan düşmesini sağladıktan sonra dolaba yöneldim. Bora kaşlarını çatıp bana baktı

"Ne yapıyorsun ya?"

"Kalksaydın sen de."

Omuz silkip kıyafetlerimi koyduğum yerden aldım ve hızlıca giyindim. Bora'ya da kıyafetlerini attım. 

Uykulu uykulu söylenerek, sorgulamadan kıyafetlerini giyindi. Giyindiğinde kolundan yakalayıp çekiştirerek kapıya götürdüm. 

Aceleyle ayakkabılarımı giyip merdivenlerden koşarak inmeye başladım. Apartmandan çıktığımda etrafa bakınıp İlkay'ı görmeye çalıştım. 

Telefonla konuşarak önden yürüyordu. Durağı atladığına göre gideceği yer yürüme mesafesi olmalıydı. Görünmemeye dikkat ederek peşinden yürüdüm.

Ara sıra arkamı kontrol edip Bora'nın geldiğinden emin oluyordum. Biraz yürüdükten sonra bir kafenin önüne gelmiştik. 

İlkay içeri girince biraz bekleyip peşinden içeri girdim ve Bora'yı da peşimde sürükleyip bizi göremeyecekleri bir yere oturttum.

İlkay çocuğa sarıldığında kaşlarımı çatıp Bora'yı dürttüm.  Gözlerini devirip bana baktı.

"Uzel gerçekten saçmalıyorsun şu an."

Onu umursamadan dinlemeye devam ettim. Fazla mı yakın davranıyorlardı birbirlerine?  Bora elinde 2 kahveyle masaya geçtiğinde şaşkınca baktım.

"Mal mısın görücek!?"

"Ben bu olaya katılmıyorum bilmiyorum farkında mısın ama? Beni zorla peşinde sürükledin."

İşime gelmeyince onu dinlemeyi kesip İlkay ve diğer çocuğa odaklandım. Söylediklerini tam anlamıyordum ama fazla yakın olmaları sinirimi bozuyordu. 

Çocuk elini İlkay'ın yüzüne götürdüğünde sinirle ayağa fırladım. Sandalyem gürültülü bir şekilde kaydığında İlkay da, diğer çocuk da, Bora da şaşkın bir şekilde bana baktı.

İlkay:

-Uzel?

-İlkay?

İlkay:

-Ne yapıyorsun burda?

Yutkunup etrafa bakındım. Sonra gözlerim Bora'ya kaydı.

-Bora'yla kahve içmeye geldik.

Kaşlarını kaldırdı ve bakışlarını ikimiz arasında gezdirdi. Kaşlarını çatarak konuştu.

İlkay:

-Buraya mı? Uyuyordunuz.Bana güvenmiyor musunuz cidden?

Bora ellerini kaldırıp kafasını iki yana salladı.

Bora:

-Benim fikrim değildi.

Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi kahvesini yudumladı. hâlâ tam ayılamamış gibiydi. Kaşlarımı çatıp İlkay'ın üzerine yürüdüm.

-Bence güvenmemekte haklıyım.

Gözümün ucuyla çocuğa kötü bakışlar yolladım. Hiçbir şeyden habersiz olanları anlamaya çalışıyor gibiydi.

İlkay:

-Ne demek bu?

-Çocuk sana yürüyor farkında mısın? Sen de hiç rahatsız olmuş gibi değilsin.

Onu baştan aşağı süzdüm. Gözleri dolarken o da üzerime yürümeye başladı.

İlkay:

-Ekin benim çocukluk arkadaşım!

-Hep öyledir zaten.

İlkay duraksayıp bana baktı. Gerçekten fazlasıyla kırılmış görünüyordu. Muhtemelen yine düşünmeden konuştuğum için pişman olacaktım.

İlkay:

-Siktir git tamam mı!

Sesi titrerken arkasını döndü ve hızla kafeden çıktı. Bora da peşinden çıktığında arkalarından baktım. 

Ekin:

-Sizden bahsediyordu. Onu yargılayıp yargılamayacağımı merak ediyordu sadece. Bu yaptığın gerçekten kırıcıydı özellikle de İlkay için.

Kendimi daha da bok gibi hissederken ben de hızla peşlerinden çıktım. Yine her şeyi bok etmiştim işte...

--

Ohhh beee sonunda yazdım bölüm şfslkfdslksdl

Kendime geldim sayılır. Bitmesine az kaldı zaten ve sizleri özledim.

İnş beni ve kurguyu unutmamışsınızdır. 

Kurgunun en en en özeti: İlkay peri kızı kostümüyle geliyodu Uzel aşık oluyodu. Sonra Bora da vardı İlkay'dan hoşlanıyordu. Sonra üçü de aslında birbirinden hoşlandığını fark ediyordu bu da ondan sonrası işte.


Peri Kızı(bxbxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin