the cat/b.b

6.1K 350 119
                                    

"Jungkook senden nefret ediyorum!"

  Jungkook da bunu bekliyordu zaten. Monotonlaşmış hayatından şikayetçi falan değildi. Yine iş için hazırlanırken,kocasının günlük bağırışlarını dinliyordu.

  İnişli çıkışlı ilişkileri hiçbir zaman düzelmemişti. Aradan birkaç yıl geçmiş, Hye Lin güzel bir genç kız olmuşsa da bir insanı değiştirmek zordu. Hele bu insan Jeon Jungkook kadar inatçıysa.

"Ben gidiyorum!"

  Kavgalarını hemen terk etmesi gerektiğini adı gibi bildiğinden hızlı adımlarla arabasına yöneldi ve Jimini öfkesiyle tek başına bıraktı.

  Jimin ise öfke dolu bir şekilde evin içinde dolaşıp duruyordu. Birden çok iyi olup sonra en dibe vurmak kendisini zihnen çok yıpratıyordu. Sadece onu değil aynı zamanda kızlarını da.
Son zamanlarda kavgaları iyice çoğalan babalarından kaçacak yer arıyordu genç kız. Bazen odasına kapanıyor, bazen de birkaç günlüğüne arkadaşlarında kalıyordu. Bugün de o günlerden biriydi.

  Jimin sinirliydi çünkü Jungkook'a defalarca söylemesine rağmen tezgaha dizdiği onlarca bardaklar asla eksilmiyor aksine artıyordu. Aynı zamanda dün gece Hye Lin'in yokluğundan faydalanmak isterken onu sertçe reddetmesine de oldukça bozuktu.

  Birkaç sene önce terapiye gitmişlerdi. Fakat tek yaptıkları şey suçu birbirlerine atmak olunca Jungkook paralarını boşa harcadıklarını söyleyerek bıraktırmıştı. Jimin buna da sinirlenmişti tabii.

  Bir çok kez de boşanmanın eşiğine gelmişler, Hye Lin'in yalvarmaları onları geri normale döndürmüştü. Onların normaline yalnızca.

Jeon Jimin ,Jungkook eve gelene kadar söylenip durdu. Ve en sonunda gelip hiçbir şey olmamış gibi koltuğuna yayılıp kitabını eline aldığında bardağı taşıran son damlayı düşürmüş oldu.
Jimin onu kitap saatlerinde rahatsız etmemesi gerektiğini biliyordu. Fakat Jungkook kendine saygı gösterilmesini istiyorsa önce o saygıyı kazanmalıydı.

"Gerçekten hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaksın?"

Ses yok.

"Jungkook?"

"Seninle konuşuyorum!"

"Ne var!"

Jungkook en sonunda kitaptan başını kaldırabildiğinde, Jimin'in alev saçan gözlerini fark etmesi uzun sürmedi.

"Problemlerimizi göz ardı edemezsin Jungkook."

"Aramızda hiçbir problem yok ki! Sikinde bile olmaması gereken şeyleri kafana takıp büyüten sensin!"

"Sikimde bile olmaması gereken şeyler mi? Beni artık istememen gibi mi! Veya defalarca uyarmama rağmen hep aynı şeyleri yapman gibi? Ben hiçbir şeyi büyütmüyorum sen sadece kaçıyorsun aptal!"

Sadece okuma lambasının cılız ışığıyla aydınlanan salon bir kez daha çiftin gergin havasıyla dolmuştu. Normalde Hye Lin evdeyken bu kadar çok bağırmazlardı.
Jungkook derin bir nefes verip kitabını bir kenara koydu ve sinirden yerinde duramayan Jimin'e sakince baktı. Onun ateşler yanan gözlerine karşılık kendisinin uysal bir deniz kadar sakin olan gözleri kocasını daha da sinirlendirmeye yeter de artardı.

f*cking marriage ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin