İKİZLER!

19 0 0
                                    

-Hey Jackson kalk hadi bugün Final maçın var.

Babamın sesini duymuştum. Aman tanrım neredeydim ben. Kafamın içine Buffalo Sürüsü kaçmış gibiydi. Babam ne finalinden söz ediyordu.

-Ne finali?

Dedim akşamdan kalma şekilde.

-Kolejler arası tenis turnuvası tabii ki.

Siktir be! Onu unuttum. Kesin Henry de unutmuştu. Maç ikideydi. Saate baktım. Saat 1 di. Aman tanrım koç Benedict 13 kere aramıştı. Hemen Henry'yi aradım. Yataktan hızla kalkıp Üstümü giymeye başladım. Sadece raketimi alıp asansörü beklemeden hemen merdivenden inmeye başladım. Basım hala ağrıyordu. Elimde raketle Central Parkta hızla koşuyordum. Isınmak için iyi bir yöntemdi. Koç Benedict Kafamın içine gerçekten Buffalo sokmadan önce okula gitmem lazımdı. Henry umarım uyanmış ve benden önce korta çıkmış olurdu. Yolun yarısını geçmiştim bile. Saat 1.20ydi. Rakibimizin kim olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Marcus yarı finalde elendi ozaman finalde Josef ve eric olmalıydı. Okulun bahçesine girmiştim. Korta doğru koşmaya devam ettim. Koç Benedict stadyumun girişinde elini beline koymuş bekliyordu.

-Lanet olsun seni gerizekalı maçtan sonra gelmeyi mi düşündün! Git ve lanet kıçını ısıtmaya başla. HEMEN!!!

O sırada telefon çaldı. Henry arıyordu.

-Jackson sakın ön kapıdan girme koç Benedict çok sinirli dostum!

+Kapat şunu Henry!

Bikaç saniye önce aramadigi için çok kızmıştım. Puff

Hemen Korta koşup ısınma hareketleri yapan Henry'ye katıldım.

=Neredeydin Jackson?

-Başım ağrıyor lanet olsun

=Söylemeyi unuttuğum bişey vardı. O viskiyi babamdan çaldım.

-Ha şimdi anlaşıldı. Neyse Rakibimiz kim?

=Bu sefer yeni birileri. İsimleri Jessica ve Bruce.

-Jessica mı? Bir kız.

=Ve o kız finalde karşımızda.

-Koç Benedict ne dedi peki?

=Henüz konuşma yapmadı sanırım seni bekliyor.

-Hadi O halde gidelim.

Soyunma odasına gittik. Orda koç Benedict bizi bekliyordu.

-Koç, bugün ne yapıyoruz?

+Yeni rakipler, yeni taktikler, yeni hatalar demek çocuklar. Birkaç maçlarını izledim. Ve cok gariptir ki zayıf bir nokta bulamadım. Backhand, forehand, smaç, hiçbir zayıflık yok. İkisi de hareketli ve aynı anda file önüne gelebiliyorlar. Sizce ne yapmamız lazım.

Koç Benedict ilkkes ümitsizlik içindeydi. Gözlerinden okunabiliyordu.

-Koç biz ikizleriz! Biz kaybetmeyiz. Doğaçlama yapalım. İlk seti bilinçli olarak verelim derim. İlk sette bir zayıf nokta bulursak o yönde puan alabiliriz.

=Yada morallerine oynarız. Okulun en uzun tempo koruma rekoru bizde koç!

+Bu sefer plan yapma işini sizi bırakabilir miyim yani?

-+Herzaman koç!

Soyunma odasından çıktık ve Kortun kenarındaki yerimizi aldık. Hakemle el sıkıştık ve para atışı ardından ilk Servisi alarak oyuna başladık.

40-0

....

40-0

.....

40-0

....

Lanet olsun bu maçı kazanmanın bir yolu olmalı! Hiçbir zayıf nokta bulamıyorduk.

40-15

....

Set oyunu gelmişti. Bu oyunu alırlarsa ilk seti kaybederdik.

15-0

....

Topspin! Lanet olsun Jessica Topspin karşılayamıyor.

-Henry

Diye bağırdım. Hemen kafasını bana çevirdi.

-Topspin! Henry Topspin!

+Hadi şu Seti alalım dostum. KİMİZ BİZ?!

-İKİZLER

İkizler diye bağırdığımızı duyan seyirciler bireylerin iyi gittiğini anlayıp dikkatle izlemeye başlamışlardı.

15-15

....

15-30

....

15-40

....

Oyun!

Bundan sonraki oyunları da teker teker aldık ve Seti 5-0 dan 5-7 ye çevirip aldık.

Set arasında Henry'ye birbirimize bakıp gülmüştük. Kafamı Soyunma odasının girişine cevirdigimde koç Benedict bize bağırıyordu. "Topspin! Topspin! Çocuklar siz bir dahisiniz woaa" şapkasını çıkarıp sallamaya başlamıştı. Bu maç kesin bizimdi artık. Yapmamız gereken tek şey ikinci seti kazanmaktı.

Seyirci bizi ayakta alkışlıyordu. Seti kaybetme noktasından alıp zafere koşuyorduk.

İkinci Set başladı. Yine aynı şekilde puanları teker teker alıyorduk.

1-0

...

2-0

...

3-0

...

4-0

...

5-0

...

Son oyun! Bu oyunu alırsak Kolejler arası tenis şampiyonu olacaktık.

15-0

...

30-0

...

40-0

...

Maç sayısı! Herkes pür dikkat bize bakıyor. Ve Servis atışını ben kullanıyorum. Herzamankinden bir servisle oyunu başlattım.

+Jack! Öne gel!

Diye bağırdı Henry.

Gelen topa vurup hemen fileye gittim.

+Hadi bu Son sayıyı efsane yapalım! KİMİZ BİZ!

-+İKİZLER

Hep hayalimizdeki sayıyı almak üzereydik. Henry orda çizgide duruyordu. Bende filede vole bekliyordum. Jessica topu gönderdi. Top Henry'nin tam üstüne gitti. Önemde eric duruyordu. Gözünün içine bakıp tek bir kelime söyledim. "Kaybettin"

Henry smaç basmalık bir top gönderdi ve Éric tam da tahmin ettiğimiz gibi smaca kalktı. Bende onunla aynı anda smaca kalktım ve gönderdiği samacı eş zamanlı karşılayıp Jessica ya gönderdim. İkimiz de yere indiğimizde arkama döndüm. Jessica topa dokunamamıştı bile. Koç Benedict koşarak sahaya girdi. Sevinç çığlıkları atıyordu. Beni omzuna alıp bağırmaya devam etti. "İşte bunlar gerçek Şampiyonlar!"

Henry de birinin omzundaydı. Yan yana geldiğimizde ikimiz bir ağızdan "İKİZLER!" kalabalıkta bize sevinç çığlıklarıyla eşlik ediyordu.

Soyunma odasına ilerledik. Çok yorgunduk ama şampiyon olmuştuk. Nihayet o Kupa bizim olacaktı. Önce Henry girdi kapıdan, bende arkasındaydım.

Kapıdan girdi ve hemen geri geldi.

-Dostum bence orda yalnız olmalısın.

Dedi ve yanımdan geçip kalabalığa karıştı.

Odanın içinde ne olduğunu merak ediyordum. Kapıyı itip içeri girdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 27, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İkizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin