İlk bölümlerde kitabı beğenmeyebilirsiniz. Ama bana güvenin...
Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Teşekkürler :)
Hwa Young: Ye Jinnn! | 12.36
Hwa Young: Uyan hadiii | 12.36
Hwa Young: İlla aratıcak mısın! | 12.37
-Hwa Young'dan cevapsız sesli arama | 12.37-
Hwa Young: Off! Uyanınca ara benii | 12.38
Ye Jin: Efendim? | 12.46
Hwa Young: Sonunda uyandın | 12.46
Hwa Young: Üstünü giyin ve metro durağına in bekliyorum | 12.47
Hwa Young: Ve çabuk ol oyalanma | 12.47
Ye Jin: Peki. | 12.47
Hemen üzerime en rahat kıyafetlerim olan canım eşofmanımı ve sweatimi geçirmiştim. Saçım için baş aşağı eğilip ellerimle karıştırıp tekrardan ayağa diklenmiştim. Evet artık hazırdım. Çabucak evden çıkmıştım. Maskemi ve kulaklığımı takıp metro durağına doğru yol almıştım. Hwa Young pek beklemeyi sevmezdi. Hemen trip atar, hiç olmadığı birisine dönüşürdü. Kısacası sevimli bir canavar olurdu. Gerçi kim severki beklemeyi. İç sesim ile konuşurken ne ara geldiğimi sorgulamıştım. Hwa Young bir anda yanıma ışınlanmıştı. Bu kız neden böyle?
"Selam bebeğim!" diyerek bana tatlı gülüşünü sergilemişti.
"Sanada selam." Kolumu omuzuna atarak karşılık vermiştim. Maskemi çeneme indirip ardından hemen lafa girmiştim. "Eveett söyle bakalım. Neden çağırdın beni?"
"Az önce Taehyung burdaydıııı. İlkten anlamadım ama yakınımda olduğu için sesini duydum. Sonrada emin olmak için yüzünü inceledim. Gözlüğü yoktu ama maskesi bide şapkası vardı. Her neyse, Jimin ile konuşuyordu duyduğum kadar. Hani yeni açılan bir yer var ya şehir merkezinde, mağazalar falan açılmıştı. Hatırladın değil mi?" dediğinde bana dikkatlice bakmıştı.
Bende biraz düşünüp hemen cevap vermiştim. "Hatırladım sanırım."
"İşte orada olan *** cafesinde buluşacaklarmış. Saat 15.40'ta." Gitmeyi çok istercesine konuşuyordu.
"Ne yani, gidelim mi demek istiyorsun?" Banklardan birine oturmuştum.
"Evet gidelim. En fazla ne olabilir ki?" Çocuk gibiydi.
"Bilmiyorum. Gitmesek daha iyi. Rahatsız olurlar."
Dikkatlice etrafındaki insanları inceliyordu Hwa Young. "Ye Jin lütfen. Bak ilk defa denk geldi böyle bir şey. İlk ve son olsun."
"Peki. Ama çok kısa sürecek." Onu kırmak istemiyordum.
Yerimden kalkıp metroya binmiştik. Çok tedirgindim.
İneceğimiz durakta metro durmuştu. Hemen gideceğimiz yere hızlı adımlarla yürümeye başlamıştık.
"Saat kaç Ye Jin?" Etrafı incelemeye başlamıştı.
"15.30" Demiştim gözlerimi kısarak.
"Koş 10 dakika kaldı yetişmeliyiz!" Demişti bana. Çok isteksizdim. Ama hayır da diyemiyordun. Hızlı adımlarla yürümeyi bırakıp koşmaya başlamıştık.
7 dakikaya gelmiştik. Hemen cafeye girip cam kenarında bir yer bulup oturmuştuk. Yaklaşık 5 dakika sonra Jimin içeriye girmişti. Maskesi ve şapkası takılıydı. Tanımamam için hiçbir sebep yoktu.
"Ye Jin. Jimindi değil mi içeriye giren?" Meraklı meraklı bana bakıyordu Hwa Young. Taehyung ve Jimintek başınaydı.
"Evet Jimindi." Jimin'e bakıyordum. Simsiyah giyinmişti.
"Acaba Taehyung nerede kald..." Derken Taehyung içeriye girip Jimin'in yanına oturmuştu.
"Geldi işte." Sakin sakin onları izliyorduk.
Jimin ve Taehyung biraz sohbet ettikten sonra masadan kalkıp cafeden çıkmışlardı. Biz ise fark edilmeyecek bir şekilde peşlerinden gidiyorduk. Umarım bugün bir an önce biter. Çok utanıyordum.
Sadece erkek mağazalarına girmişlerdi. Ah Ye Jin! Ne saçmalıyorum kadın mağazalarına girecek değillerdi ya. Biz ikimiz kız olarak sürekli onlarla beraber girince bizi fark etme ihtimalleri çok büyüktü. Hatta belkide fark etmişlerdir de çaktırmıyorlardır.
"Sence bu sweeti sevgilim beğenir mi Hwa Young?" Bizi fark etmişlerdi ki ben geçiştirmeye çalışıyordum.
"Bence beğenmez buradaki sweetleri hadi başka yere gidelim." Hwa Young da benimle birlikte bir şeyler uydurmaya çalışıyordu. İkimizde başımızla birbirimizi onaylayıp mağazadan çıkmıştık.
Hemen Hwa Young'a gitmemiz gerektiğini söylemiştim. O sıra Jimin arkamızdan hızlı adımlarla gelmeye başlamıştı. Hwa Young ve ben artık koşmaya başlayıp Jimine görünmemeye çalışarak önümüze ilk gelen mağazaya girip saklanmamız için bir kabin aramıştık. İki tane kabin vardı. İkiside küçüktü çünkü çocuk mağazasına girmiştik.
"Hwa Young hiç bulaşmamalıydık bu işe!"
Şansıma kabinler doluydu. Tam kaçmak istediğimde kolumda bir el hissedip çabucak arkamı dönmüştüm.
Jimin kolumdan tutup bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Ben ise onun elinden kurtulmaya çalışıyordum. Kolumu hızlıca çekip Hwa Young ile koşarak mağazadan çıkmıştık. Çıkmadan önce Jimine tekrardan bir bakmıştım.
Sinirliyken bile nasıl bu kadar mükemmel olabiliyorsunki? Biz koşarken Taehyung ne olduğunu anlamadan ardımızdan bakıyordu.
Onlardan çok daha uzağa gitmiştik. Bu galiba onları ilk son kez canlı canlı görüşümüzdü. Saate bakmak için elimi cebime uzatıp telefonumu almak istemiştim. Ama cebimde yoktu. Diğer ceplerimi aradığımda da hiçbirinde yoktu.
"Kahretsin! Telefonumu düşürmüşüm!" Ayağımla yere vurmuştum.
"Nasıl? Nerede düşürdüğünü hatırlıyor musun?" Hwa Young bana yardımcı olmaya çalışıyordu.
"Hayır hatırlamıyorum, düşünmeliyim." Bir yere oturup uzun uzun düşünmüştüm. Hatırlayana kadar. "Bir dakika! Hayır lütfen onda olmasın!"
"Noldu?!" Diyerek bana bakıyordu Hwa Young.
"T...telefonumu düşürdüğümde Jimin almıştı! Şimdi hatırladım!" Sürekli "Kahretsin" diyip duruyordum.
Devam edecek...
Düzenlenmiştir | 15.03.2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
useless | pjm jjk
Fanfiction-uyuyor musun? -hayır, ölmeye çalışıyorum. (Ship hikayesi değildir)