Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Teşekkürler :)
Bölümü yukarıdaki müzik eşliğinde okumanızı tavsiye ederimmm :*
Bir kaç gün sonra...
Günlerdir Ye Jin'e ulaşamıyordum. Kafe'yi de açmıyordu. Onun için çok endişeleniyordum. Yarın kamera kayıtları'nın olup olmadığına bakacaktım. Ne kadar beni sevmesini istesem de bunu yapmaya hakkım yoktu.
Ye Jin:
Kendimi eve kapatmıştım. Kafe'yi günlerdir açmıyordum. Ama bunları yaparak hiç bir şey elde etmediğim orta da. Hava hala açmamıştı. Belki de sahile gitsem iyi olurdu.
Banklarda biraz oturduktan sonra yürümeye karar vermiştim. Hava rüzgarlıydı. Saçlarımın uçuşması hoşuma gidiyordu. Kayalıklara indiğim de birisini fark etmiştim. Tanıdık geliyordu. Biraz daha yaklaştığım da Jimin olduğunu anlamıştım. Onu korkutmamak için yavaş adımlarla yanına yaklaşmıştım. Kolumu omzuna atarak ismini söylemiştim. Arkasını dönmüştü.
"Jimin. Napıyorsun burda?"
Bana hiç bir şey demeden yoluna devam etmişti. Ama daha hızlı yürüyordu. Zorla yürüdüğüm bu kayalıklarda ona yetişmeye çalışıyordum.
"Yapma lütfen. Benim hiç bir suçum yok. Her şey bir yanlış anlaşılmadan ibaret."
"Gözlerime mi sana mı inanmalıyım?"
"Çok inatçısın. Açıklamama izin bile vermiyorsun."
"Ye Jin rahat bırak beni. Konuşmak istemiyorum."
Yine kendimi tutmayıp ağlamaya başlamıştım. Peşinden gitmeyi bırakıp arkasından bağırmıştım.
"Neden bana güvenmiyorsun? Bir kez bile inanmadın bana!" Umursamadan yoluna devam ediyordu Jimin. Arkamı dönüp gidecekken ayağım kayaya takılmıştı.
Jungkook:
Ye Jin'i izlerken kayaya takılıp düştüğünü görmüştüm. Bir tepki göremeyince hemen yanına koşmuştum. Jimin hiç bir şey'den habersiz gitmeye devam ediyordu. Neden Ye Jin'in başına hep böyle şeyler geliyordu? Ye Jin'i kucağıma alıp arabama götürmüştüm. Hastaneye vardığımız da onu sedye'ye yatırıp müdahale etmişlerdi.
Gün açtıktan sonra uyanmıştı.
"H...hastanede ne işimiz var?"
"Kaya'ya takılıp düştün. Ben de seni buraya getirdim."
"Teşekkür ederim... Peki Jimin? O yok mu?"
"Hayır. Haberi yok. Öylece gitti." Bunu dediğim de bana arkasını dönüp sessizce ağlamaya başlamıştı. Elimi yavaşça başına koymuştum ve başını okşamıştım. Ağlamaları daha da derinleştikçe bana sarılmıştı.
Ağlaması canımı yakıyordu. Ama daha da kötüsü, bana sarılırken başkası için ağlıyordu...
Ye Jin uyuduktan sonra odadan çıkıp Jimin'i aramıştım.
"Ne var?"
"Hastanedeyim."
"Bir şey mi oldu sana?"
"Bana değil. Ye Jin."
"N...ne oldu?"
"Sen arkanı dönüp gittikten sonra ayağı kayalıklara takılıp başını vurdu. Ama merak etme iyi şuan da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
useless | pjm jjk
Fanfiction-uyuyor musun? -hayır, ölmeye çalışıyorum. (Ship hikayesi değildir)