Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Teşekkürler :)
Jimin hala bana bakıyordu. İzin alıp toplantı odasından çıktım ve hızlı adımlarla tuvalete gidiyordum. Ben çıktıktan bir kaç saniye sonra kapının açıldığını duydum. Adımlarımı daha da hızlandırmıştım. Yavaş yavaş koşmaya başladı. Ve arkamdan 'S...sen!' Diye bağırdı. Ben tuvalete girecekken beni kolumdan tutup kenara çekti. Ben belli etmemeye çalıştım.
"Ye Jin... s...sen misin?" Sesi titremişti...
"Pardon? Sanırım beni başka biri ile karıştırdınız." Klasik yalan. Kolumu çekip içeriye girdim. Yüzümü yıkamalıydım.
Ben nasıl tekrar onların karşısına çıkacaktım. Çok hazırlıksız yakalanmıştım. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. En iyisi toplantıya girmemek. Ya da...istifa etmek. Acele etmemeliyim. Daha sakin bir zamanda kararımı veririm. Bae'yi aramıştım.
"Ye Jin nerdesin? Bir anda ortalıktan kayboldun. Hemde toplantının ortasında"
"Özür dilerim Bae. Ben biraz rahatsızlandım. Sanırım eve gideceğim."
"Seninle gelmemi ister misin?"
"Hayır ben giderim. Teşekkür ederim." Bir iç çekip telefonu cebime koydum. Kapıyı yavaşça açıp etrafa baktığımda kimseyi göremedim. Odama gidip çantamı aldıktan sonra ofisten çıktım ve arabama bindim.
Hwa Young'u çok özlemiştim. Acaba yanına gitse miydim? İyi olup olmadığından bile haberim yoktu. Yanına gitmeliydim. Onu arayacakken numarasını değiştirdiğini anladım. Bende iş yerine gitmeye karar verdim.
Gittiğimde bana artık burada çalışmadığını söylemiştiler. Ama şansıma burada çalışan bir arkadaşı vardı. Yeni iş yerini öğrenmiştim. Hemen oraya gittim.
Camdan baktığımda onu görmüştüm. Aylar sonra. Ne kadar zayıflamıştı. Çok heyecanlıydım. İçeriye girip ona fark ettirmeden cam kenarında bir masaya oturdum. Bir kaç dakika sonra yanıma gelip benden siparişimi istedi. Başımı kaldırdığımda gözlerini kocaman açtı ve ben de ayağa kalkıp ona sımsıkı sarıldım. O da bana. İkimizde masaya oturduk.
"Ye Jin! Senin ne işin var burda?"
"Bir işim vardı. Gelmişken seni görmek istedim. Çok özledim seni."
"Ben de seni çok özledim. İyi ki geldin. Buna çok ihtiyacım vardı."
"Benim daha çok ihtiyacım vardı." Biraz duraksadım ve sözüme devam ettim. "Da sen çok zayıflamışsın..."
"Evet. Maalesef. Ama sorun yok! Tekrar eski halime döneceğim."
"Ben yokken nasıldın?"
"Pek iyi sayılmaz. Alışkın değilim böyle yaşamaya. Yalnız..."
"Benim de aynı. Uzun bir zaman değildi ama sensiz de kolay değildi. Ama artık burdayım."
Hwa Young ile biraz daha konuştuktan sonra cafeden çıktım.
Eve vardığımda işlerimi çabucak halletim. Ve dinlenmek için yatağıma yattım. Gece uyurken aniden bir bildirim sesiyle uyandım. Ahh bu çok rahatsız ediciydi. Mesaja tıklayıp hemen çıktım. Kimin yazdığını bile önemsemedim o anlık uykuyla. Telefonuda sessize aldım ve tekrar yerine koydum.
Sabah uyandığımda saat 15.48'di. Tamda planladığım gibi. Erken kalkmaya hiç gerek yoktu. Rahattım bugün. Kendime kahvaltı hazırlamaya bile üşeniyordum. Bu yüzden bugün mısır gevreği yemeye karar vermiştim.
Yedikten sonra kaseyi lavabonun içine bırakıp televizyonu açtım. Televizyon izlerken birden gece gelen mesaj aklıma geldi. Telefonumu şarjdan çıkarıp elime almıştım. Mesajı bir türlü bulamıyordum. Ama Snapchat'e girmediğimi fark ettim. Hemen Snapchat'e girip mesajlarıma baktım
Kahretsin... Jimin bana mesaj atmış ve ben o mesaja bakmışım. Mesajı da kaydetmediğim için göremedim. Hadi Ye Jin, bunu da açıkla bakalım. Ne diyeceksin? 'Ay yanlışlıkla oldu!' mu? İyice kenara sıkıştın. Evet yalan söylemeyi beceremiyordum...
Bae'nin yanına gitmeliydim. Gidemezdim. Ama mecburdum... En başından beri bu işe bulaşmayacaktım.
Bir yandan düşünüp, bir yandan üzerimi değişiyordum. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. İtiraf etmelimiydim...
Arabayla giderken Hwa Young'u aramıştım. Onunla konuştuk ve bana artık itiraf etmem gerektiğini söyledi. En mantıklısı buydu. Kendimi suçlu hissediyordum. Ama buna mecburdum. Başka türlü ondan kurtulamazdım. İkimizde birbirimizi bırakamazdık.
Bunları düşünürken zaman hemen akıp gitti. Olabildiğim kadar yavaş olmaya çalışıyorum. Bae'nin odasına girdiğimde bütün üyeler içerideydi. Ben hiçbir şey yokmuş gibi devam ettim. Jimin fazla belli ediyordu bana baktığını. Gerçek olmadığıma inanmaya çalışıyordu belkide. Ama gerçekti. Her şey. Hepsi.
Aklım iyice karışmıştı. Şuanda ne yaptığımı bile bilmiyordum. Elimdekileri sert bir şekilde masaya koydum ve ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Herkes bana bakıyordu. İzin isteyip odadan çıkmıştım. Yapamıyordum. Onunla aynı ortamda olmak. Çok güzel aslında. Ama o beni hak etmiyor. Vazgeç Jimin. Vazgeç...
Bir kalem ve kağıt alıp dilekçe yazdım. İstifa dilekçesi. Olmuyordu. Odaya tekrar girip dilekçeyi Bae'nin masasına bıraktım. Arkamdan bağırmıştı ama bakmadan gittim. Eşyalarımı da toplayıp arabama koydum.
Her zaman gittiğim deniz kenarına gitmiştim. Hwa Young bile bilmiyordu burayı. Burada kendimi güvende hissediyordum. Burada her zaman resim çizerdim. Anlatamadığım duygularımı kağıda dökerdim.
Birkaç dakika sonra araba sesi duydum. Daha önce hiç görmedim. Bir türlü kimin olduğunu anlayamamıştım. Arabadan indiğinde hızlıca toparlanmaya çalıştım. Jimin'in ne işi vardı burda?
Eşyalarımı toplamaya çalıştıkça daha da çok dağıtıyordum. Toplamayı bırakıp hepsini arabaya atmıştım. Tam arabaya binecekken Jimin arkamdan bağırdı.
"Biliyordum."
"N...neden bahsediyorsun bilmiyorum. Ayrıca... sen kimsin?"
"Hadi ama yalanı bırak."
"Ne yalanı? Gitmem gerekiyor."
"Önceden de buraya gelip resim çizerdin. Hatırlıyorum."
Ben kala kalmıştım. Susmuştum. Yoksa saçmalayacaktım. Devam etti.
"Sürekli seni görüyordum. Üyelere söylediğimde bana inanmıyorlardı. Benim için üzülüyorlardı. Her şey daha iyi olabilirken neden ikimizinde hayatını mahvetmeyi seçtin? Anlayamıyorum seni."
"Anlamana gerek yok. Unut bizi."
"Sen unutabildin mi?"
Yine susmuştum... Ne söylesem yalan.
"Bak, sende unutamamışsın."
"Benim unutup unutmamam önemli değil."
"Yapma Ye Jin. Bir şans ver ikimize. Belkide bu son şansımızdır?"
"Yapamam. B...ben kötü bir insan değilim. Seni üzmek istemezdim." Ama üzmüştüm.
Arabama binmiştim. Giderken ona bakmıştım. O da bana çaresizce bakıyordu. Bu son değildi.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
useless | pjm jjk
Fanfiction-uyuyor musun? -hayır, ölmeye çalışıyorum. (Ship hikayesi değildir)