9'

1.2K 79 48
                                    

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Teşekkürler :)

Uyandığımda saate bakmıştım. Saat 03.28'di. Jimin'in o halini unutamıyordum. Onun yanına gitmek istiyordum. Ama yapamam... İç sesim bir yandan gitme bir yandanda yanına git diyordu. Resmen onunla kavga ediyordum. Sanırım gidecektim. Dayanamıyordum.

Hızlı bir şekilde üzerime rahat kıyafetler geçirmiştim. Telefonumu ve anahtarımı alıp evden çıkmıştım. Arabayı çalıştırıp klimayı açmıştım. Hava çok soğuktu.

Bir kaç dakika sonra gideceğim yere varmıştım. Etrafta bir sürü koruma vardı. Neyse ki Jimin ile beni hala birlikte sandıkları için bir yalan uydurup beni içeriye almışlardı. Ona benim geldiğimi asla söylememelerini rica etmiştim. İçeriye girmem zor olur sanıyordum ama olmadı.

Herkes uyuyordu büyük ihtimal. Çok sessizdi. Yavaş adımlarla Jimin'in odasının önüne geçmiştim. Kapıyı olabildiğince yavaş ve sessiz açmaya çalışmıştım. Ve başarmıştım. İçeriye girdiğimde Jimin uyuyordu. O kadar güzeldi ki.

Hafifçe fısıldamıştım. "İşte asıl ait olduğum yere geldim, senin yanına. Ama geri gelmeyeceğim..." Dediğimi duyar gibi olmuştu ve hareketlenmişti. Hemen kapıdan çıkıp son kez ona bakmıştım.

Oradan çıktıktan sonra bir ses duymuştum. Sesler çok bulanık şekilde duyuluyordu. Jimin bağırmıştı."Ye Jin!" Arkama bakmıştım. Ve tekrar, ağlamaya başlamıştım. Taehyung ve diğer çocuklar onu susturmaya çalışıyorlardı. Onlarında bağırma sesleri duyuluyordu. Özür dilerim Jimin... Sana bunu yaptığım için belki affetmeyeceksin beni ama, seni seviyorum.

Arabama binip evime gitmiştim. Ben gidene kadar hava aydınlanmıştı. Uykum kaçtığı için balkona çıkıp sallanan sandalyeme oturmuştum. Ve her zamanki gibi bir çay almıştım.

Buradan uzaklaşmalıydım. Bana iyi gelmiyor burası. Başka ülkeye taşınmak aklımdan geçmiyor değil. Bu durumu düşünmeliydim.

Hwa Young'u aramıştım. "Hwa Young. Napıyorsun?"

"Yeni uyandım. Kahvaltı yapacağım. Sen?"

"Ben uyuyamadım gece boyunca. Bana gelsene. Konuşmamız lazım. Hem kahvaltı yaparız. Uzun zaman oldu birlikte vakit geçirmeyeli."

"Hemen geliyorummm. Sen iste yeterki!"

"Bekliyorum!"

Ben kahvaltı masasını hazırladıktan bir kaç dakika sonra Hwa Young gelmişti. Masaya oturmuştuk. Bir yandan yerken bir yandan konuşuyorduk.

"Ee, ne diyecektin sen bana?"

"Ş...şey. Aslında ben bir karar aldım."

"Nedir o?"

"Ben bir kaç aylığına Paris'e taşınmayı düşünüyorum."

"Nasıl yani? Ciddi misin? Tek bir şartla. Bende geleceğim."

"Hayır Hwa Young. Lütfen. Bir süre yalnız kalmaya ihtiyacım var."

"Peki, sen bilirsin." Hwa Young masadan kalkıp ceketini giyinip çantasını almıştı. Kapıyı açıp çıktığında arkasından 'Özür dilerim!' diye bağırmıştım.

Odama geçtiğimde yatağıma oturup, biletlere göz atmıştım. Bana en uygun bileyi almıştım. Daha sonra eşyalarımı toplamıştım. Bir kaç saat sonra işim bitmişti. Havalimanına gidip işlemleri halledip beklemeye başlamıştım.

Bir kaç saat sonra...

Geldiğimde eşyalarımı yerleştirip yorgunluğumun geçmesi için biraz dinlenmiştim. Artık yeni bir sayfa açmıştım. Hayata yeniden başlıyordum. Jimin olmadan... Evet bu benim için çok zor olacaktı. Ama yapacak başka bir şeyim yoktu. Buna mecburdum. Kendim için, onun için. Eminim ikimiz için iyi olan buydu.

Sabah olduğunda kalkıp kahvaltımı hazırlamıştım. Oturup tekrar ve tekrar düşünmüştüm. Aklıma onunla olan zamanlarım geliyordu. Tamam Ye Jin, çok güzel şeyler yaşadınız evet. Ama artık unutma zamanı geldi. O sana iyi gelmiyor.

Üzerimi giyinip bisikletime binmiştim. Kulaklıklarımı takmıştım. Buraları gezip iyice öğrenmem gerekiyordu. Ve bir iş bulmam lazımdı.

Gezerken bir cafe görmüştüm. Bisikletimi bir kenara koyup içeriye girmiştim. En köşede ki masaya oturup içecek sipariş etmiştim. Bir kaç dakika sonra yanıma bir adam gelmişti.

Hafiften bana doğru eğilmişti. "Oturabilir miyim?"

Şaşırmıştım. "T...tabii."

"Teşekkürler." Diyerek karşıma oturmuştu.

Ne tesadüf sanırım koreliydi. "Adın nedir?"

"Bae, senin?"

"Ye Jin ben. Sanırım korelisin."

"Aynen öyle."

"Ne tesadüf. Bende daha dün koreden gelmiştim."

"Orada mı yaşıyordun?"

"Evet. Buraya tatil için geldim sadece."

"İyiymiş. Aslında ben bir teklif için geldim yanına."

"Ne teklifi?"

"Bie kaç dakikadır seni izliyorum da... Benim dizim de rol alır mısın demek istemiştim?"

"Ahh... bilemedim. Çok ani oldu. Aklımda yoktu böyle bir şey."

"Dizi için her şeyin çok uygun. Bir düşün bence."

"Düşüneceğim. Numaranı verebilir misin?"

"Tabii."

Bana numarasını verdikten sonra masadan kalkıp gitmişti. Bende içeceğimi bitirip bir parka gitmiştim. Banka oturduktan sonra telefonumu açıp Bae'yi araştırmıştım. Okuduklarıma göre baya ünlüydü. Belkide bu süreç bana çok iyi gelebilirdi. Sanırım kabul edecektim. Ama acele etmemeliydim. Biraz daha düşünmeliydim.

Bisikletime binip evime gitmiştim. Balkona oturup biraz Snapchat'e girmiştim. Jimin ile yazışmalarımız hala duruyordu. B...bir saniye. Uzun zamandır girmiyordum buraya. Jimin kazadan sonra bana bir sürü mesaj atmış. Şimdi görmüştüm.

Yazdıklarından bir kaç tanesi böyleydi; 'Bugün bana seni kaybettiğimizi söylediler. Başta inanamadım. Hala da inanamıyorum. Her şey çok güzeldi. Ben mahvettim. Hepsi benim yüzümden.'

'Bugün sensiz ikinci günüm. Sahnede eskisi kadar iyi değilim. Üyeler bana kızıyor. Seni unutmam gerektiğini söylüyorlar. Ama yapamıyorum. Elimde değil. Seni çok özledim Ye Jin.'

'Dün gece sana aşırı benzeyen bir kız gördüm. Namjoon  hyung yanımdaydı. Peşinden gidecektim ama beni tuttu. Delirdiğimi sanıyorlar. Ama onlarda görseler bana inanırlardı. Çok zor Ye Jin... Keşke burada olsan.'

Ve daha bir çok mesaj atmıştı. Olamaz. Tekrardan seni sevemezdim.

Bae'yi arayıp teklifini kabul etmiştim. Haftaya işe başlayacaktım.

Devam edecek...

useless | pjm jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin