Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Teşekkürler :)
Mutluluktan ne yapacağımı şaşırmıştım. Odadan gülerek çıkmıştım. Daha sonra Jimin'in bilmemesi gerektiğini hatırlayıp yüz ifademi değiştirmiştim.
Ye Jin'in olduğu odaya girdikten sonra hemen yanına gitmiştim. Daha uyanmamıştı. Doktor bir anda odaya girmişti.
"Ne zaman uyanacak?"
"Bir kaç saate uyanır."
"Peki. Teşekkürler."
Ye Jin... Sen güçlü bir kızsın. Bunu da atlatırsın. Çabuk uyan lütfen.
Bir kaç saat sonra...
Jimin hala Ye Jin'i kaybettiğimizi sanıyordu. Ona o kadar çok söylemek istiyordum ki yaşadığını. Ama söylememem gerekiyordu. Ve bunu ne kadar saklayacağımıza dair hiç bir fikrim yoktu...
Jimin'e gidip dinlenmesi gerektiğini söylemiştim. Bende Ye Jin'in odası'nın önünde oturmuştum. Bir süre uyuduktan sonra bir hemşire beni uyandırmıştı. "Hanım efendi. Hastamız uyandı. Sizi görmek istiyor."
Hemen odasına girmiştim. Ye Jin'e sarılmıştım. Sımsıkı.
Ye Jin:
Gözlerimi açtığımda bütün olanlar aklıma gelmişti. Acaba Jimin biliyor muydu? Yoksa Hwa Young dediğimi yapmış mıydı? Umarım yapmıştır. Çünkü bir süre Jimin'den uzak durmak istiyordum. Her zaman olduğu gibi. Ne zaman birisine bir şey olsa, değeri o zaman bilinir.
Hwa Young elimi tutmuştu. "N...neden yaptın böyle bir şeyi? Sen bunu yapacak birisi değilsin."
"Ben... ben yoruldum artık Hwa Young. Dayanamıyorum. Her şey üst üstte geliyor. Kaldıramıyorum. Çok zor."
"Peki neden Jimin'in seni öldü bilmesini istiyorsun?"
"Benden uzak dursun. Artık istemiyorum onu."
"Her neyse. Önemli olan senin şuanda yaşaman."
Doktorlar odaya girip Hwa Young'un çıkmasını rica etmişlerdi. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Olayı atlatmalıydım.
Bir kaç gün sonra...
Normalde çoktan taburcu olmalıydım. Ama doktorlar psikolojik destek almam gerektiğini söylemişlerdi.
Biraz kafa dağıtmak için masadaki kumandayı alıp televizyonu açmıştım. Kanalları gezerken sürekli Jimin karşıma çıkıyordu. Tekrar ve tekrar geçmiştim kanalı.
Öfkelenip elimdeki kumandayı sert bir şekilde duvara fırlatıp ağlamaya başlamıştım. İçeriye hemşireler koşmuştu. Hepsi beni sakinleştirmeye çalışırken 'Bana dokunmayın!' diye bağırmıştım. Yavaş yavaş odadan çıkmışlardı. Ben ise hala ağlamaya devam ediyordum.
Neden böyle oluyordu? Ne zaman mutlu olsam o mutluluk sona eriyordu. Bıkmıştım artık...
Hwa Young odama girip yanıma oturmuştu. "Sana bir şey göstereceğim." Diyerek telefonunu uzatmıştı. Bir kaç video vardı. Hepsini tek tek izlemiştik.
Videolarda Jimin'in sahnedeki performansları vardı. Olması gerektiğinden çok kötüydü...
"Bak, seni öldü sandığından beri böyle. Belkide hala seni seviyordur."
"Ona inanmak istemiyorum. Güvenemiyorum ona. Hwa Young senden bir şey isteyebilir miyim?
"Tabii ki."
"Benim evimde küçük bir tane yastık var. Onu bana getirebilir misin?"
"Hemen." Diyerek odadan çıkmıştı.
Hwa Young:
Ye Jin'in evine gelmiştim. İçeriye girip biraz evi yoklamıştım. Bir cam açık kalmıştı. Onu kapatırken camdan bakmıştım. Evin önünde birisi oturuyordu. Bu Jimin'di. Başını kaldırıp cama doğru bakmıştı.
Beni görmemesi için kendimi geriye çekmiştim. Yastığı alıp kapıyı kilitlemiştim. Arka kapıdan çıkıp hemen arabama binip hastaneye doğru yol almıştım.
Hastaneden içeriye girmek isterken birisi kolumdan tutmuştu. Başımı çevirdiğimde Jimin olduğunu fark etmiştim.
Bana anlamsızca bakıyordu. "S..senin hala ne işin var burda?"
Önce biraz üzülmüş gibi yapmıştım."Ş...şey... Ye Jin'in birkaç eşyası burada kalmış. Onları almaya geldim... Annesine vereceğim."
Hiçbir şey demeden arkasını dönüp gitmişti. Hemen Ye Jin'in odasına çıkmıştım. Yastığı ona verdiğimde yüzünü yastığa gömüp kokusunu içine çekmişti. Büyük ihtimal Jimin vermişti onu ona.
"Ye Jin. Jimin evinin önünde duruyordu. Göz altları mos mordu. Eski Jiminle alakası yoktu. Buraya geldiğimde de kapıdan girerken beni durdurup burada ne işin var dedi bana. Bende senin bir kaç eşyanın burada kaldığını söyledim."
"Tamam teşekkür ederim. Sen istersen evine git dinlen. Zaten akşam taburcu olacağım."
"Tamam. Görüşürüz."
Ye Jin:
Akşam olduğunda hastenden çıkmıştım. Eşyalarımı alıp evime gidiyordum. Yolda bir anda Jimini görmüştüm. Onun beni görmemesi için daha hızlı yürümeye başlamıştım. Ama göz göze gelmiştik... Hemen bir evin arkasına saklanmıştım. Buraya doğru geliyordu. Ama son anda Namjoon onu durdurmuştu. Konuştuklarını buradan duyabiliyordum.
Namjoon Jimini kolundan tutup durmasını sağlamıştı. Jimin hala buraya bakıyordu. "Jimin napıyorsun?"
"Y...Ye Jin! Orada! Gördüm onu."
"Jimin iyi misin? Bak saçmalama lütfen. Kimse yok orda. Bomboş burası."
"Hayır gördüm. Oradaydı. Bana bakıyordu!"
"Jimin hayal görüyorsun. Yapma bunu. Gel gidelim."
Jimin hala direniyordu. Ama Namjoon onu çekiştirip arabaya götürmeye çalışıyordu.
Gözümden yaş akmıştı. Kolum ile silmiştim yüzümü. Hemen evime gitmek istiyordum.
Eve geldikten sonra hemen eşyalarımı yerleştirip kendimi yatağa atmıştım. Yorganı iyice üzerime çekmiştim. Hafif bir fon müziği açmıştım. Ve uykuya dalmıştım...
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
useless | pjm jjk
Fanfiction-uyuyor musun? -hayır, ölmeye çalışıyorum. (Ship hikayesi değildir)