12. BÖLÜM

22 1 1
                                    

Gözlerimi açtığımda saatin daha çok erken olduğunu hissetmiştim. Etraf daha aydınlanmamıştı. Hava çok soğuktu fakat bunu üzerimdeki kalın battaniye önlüyordu. Kalkmak için fazla zorlanmamıştım. Çünkü karnım çok açtı ve bir an önce bir şeyler yemem gerekiyordu. Kalkar kalkmaz saate baktım. Saat daha 06.00 dı. Hemen yüzümü yıkayıp üzerimi giyindim. Üşüdüğüm için kat kat giyinmiştim. Hırkamı da giyindikten sonra mutfağa gittim. Kahvaltılıkları dolaptan çıkarıp, ekmek kızarttım. Bunları yaparken üşeniyordum fakat yapmak zorundaydım. Eğer yapmazsam her an açlıktan ölebilirdim. Annemi de bu saatte kaldırmak istemiyordum. Omlet de yaptıktan sonra kahvaltım hazırdı. Kahvaltımı önüme bir sehpa çekip onun üzerine koydum. Hiç masayı kurmak, bir de onunla uğraşmak istemiyordum. Televizyonun karşısındaki koltuk a oturup kahvaltımı yapmaya başladım.
Kahvaltımı bitirdiğimde saat 07.30 olmuştu. Artık  evden çıkmalıydım. Okula geç kalmamıştım ve kahvaltı yaptığım için kendimi çok enerjik hissediyordum. Sınıfta çoğu kişi yoktu. Burak ve Helin de yoktu. Yerime geçip çantamı koydum. Biraz telefonla uğraştıktan sonra Helin geldi. Yanıma oturdu;
- N'aber?
- İyi senden.
- İyi..... Dün sorduğum soru için bana hâla kızgın mısın?
- Hayır değilim. Hatta o konuyu kapattığımızı düşünüyordum.
- Evet kapattık. Sadece bana kızgın olup olmadığını öğrenmek istedim.
- Sana kızgın değilim. Tamam mı?
- ... Tamam.
Biraz bozulmuş gibiydi. Ama yapacak bir şey yoktu. Ben bu konuyu unutmaya çalıştıkça ve kapattıkça yeniden açtı. Artık gerçekten onu kırmayı göze almıştım. Beni anlaması için bunu söylemem gerekiyordu.
Ders başlayalı 15 dakika olmuştu. Çok sıkılmıştım. Çünkü ders matematik ti. Bu yüzden defterimi karalıyordum. Birdenbire hocanın adımı söylemesiyle sıçradım.
- Biran...
- Efendim hocam?
- Evet... Cevabı alalım.
- Neyin cevabı Hocam?
- Neyin olabilir Birancım?
- ...
Helin benim takıldığımı, cevap veremediğimi gördüğü için kulağıma doğru bir şeyler söyledi ama anlamadım. Salak gibi hocanın yüzüne bakıyordum. Ben ona, o bana...
- Biran seni bekliyoruz.
- Duymadım Hocam sizi.
diyebilmiştim sonunda.
- Doğru yaaaa... Sen çok meşgulsün. Daha önündeki defteri tam karalamadın. Devam et sen devam et.
- Hocam...
Aslında ilk defa böyle bir şey olmuştu. Yani ilk defa dersi dinlemiyordum. Normalde dinlemesem de dinlemiş gibi yapıyordum. Ama şimdi öyle bir gereksinim de duymamıştım. Çünkü canım sıkkındı. Aklımda bir sürü şey vardı.
- Neyse... Biz devam edelim. Dinleyen dinler dinlemeyenin de sınavda neler yapabileceğini hep birlikte göreceğiz.
Dedi. İlk defa böyle bir şey yaptığım için hocanın bu söylediğini fazla takmamıştım. Sonuçta neredeyse ilk defa dersi dinlememiştim ve bundan bir şey kaybetmezdim.
Teneffüs oldu. Sonunda zil çalmıştı. Burak yerinde değildi. Çantası yerindeydi. Zil çalar çalmaz gitmiş olmalıydı. Çünkü derste sınıftaydı. Ben bunları düşünürken yanımda oturan Helin;
- Biran kantine inelim mi?
Dedi. Bu kötü bir fikir değildi.
- Olur, gidelim.
Kantine gittik ve her zaman oturduğumuz masaya oturduk. Masa en köşede olduğu için genelde dolu olmazdı. Fakat biz bu masa herkesten uzak, sessiz ama istediğimizde her yeri görebileceğimiz bir yerdeydi. Ve biz bu yüzden bu masayı tercih ederdik. Biz sohbet ederken yanımıza bizim sınıfta ve tatlı bir kız olan Rümeysa geldi;
- Selam kızlar. Nasılsınız?
Helin;
- İyi, sen?
- İyiyim ben de.
Dedi Rümeysa. Ben de;
- Sen normalde böyle kantinde falan bizim yanımıza çok gelmezsin. Hayırdır. Bişey mi var?
Dedim.
- Yok ya bişey. Bugün Sinem gelmedi de canım sıkıldı. Yanımıza geldim.
Dedi Rümeysa. Sinem onun en yakın arkadaşıydı. Neredeyse her zaman beraberlerdi. Helin;
- Yani Sinem olsaydı gelmezdin. Öyle mi? Tamam. Öyle olsun.
Dedi esprili bir şekilde. Rümeysa;
- Hayır yaa... Öyle bir şey demek istemedim.
Dedi. Sonra konuşmasına devam etti;
- Neyse kızlar ben size ne diyeceğim... Bizim okula yeniden yapılacak olan okuldan öğrenciler gelecekmiş. Okul yıkılmaya başlanmış bile. Büyük ihtimalle bizim sınıfa da birkaç kişi gelir.
Dedi. Ben;
- Aaaa... Gerçekten mi?
Helin;
- Evet yaa... Ben de böyle birşeyler duymuştum. Ama yıkılacak olan okul falan bilmediğim için çok umursamamıştım.
Dedi. Rümeysa;
- Hatta nakilleri bile yapılmış sanırım. Bugün yarın gelirler.

~SADECE BİZ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin