Sinir bozucu bir ses ile uyandım. Evet,.. telefon sesi. Arayan Mert di.
- Efendimm?
Dedim uykulu bir sesle.
- Ohh... Sonunda cevap verdin yaa... Kaç kere aradım seni biliyor musun?!! Her neyse. Melisle ben sizin eve doğru geliyoruz. Hazır mısın? Sakın bana hâla uyuduğunu söyleme. Eğer 10 dk içinde burada olmassan seni saçlarından sürükler ve pijamalarınla okula götürürüm.
Dedi nefes almadan.
- Ne,.. Nasıl yaa??? Offf... Ben daha yeni kalktım... Neyse sen kapat ben hemen hazırlanacağım. Bay bay.
Dedim ve konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım. Hızlıca hazırlandım. Babam ve annem kafedeydi. Bugün erken açacaklarını söylemişlerdi. Hemen evden çıktım. Mert ve Melis bahçe kapısının dış tarafında beni bekliyorlardı. Daha yanlarına varmadan yüksek ses tonuyla seslendim;
- Geldim, geldim!..
Melis;
- Sonunda kalkabildiniz Biran Hanım.
- Off.. alarmı duymamışım. Annemler de kafeye erken gittiler.
Mert;
- Çok geç değil zaten, sizi biraz daha bekleyebilirdik. Sadece biraz kök saldık o kadar.
Dedi ve yürümeye başladık. Evlerimizin yakın olduğunu Helinin açtığı gurupta öğrenmiştik. Ve artık okula birlikte gelip gitmeye karar vermiştik. Melis;
- Ben olmasam sen zaten devamsızlıktan kalmıştın.
Dedi Mert e bakarak. Mert ise ona gözlerini devirdi. Ben;
- Keşke benim de bir kardeşim olsaydı. En azından okula geç kalmazdım.
Dedim ve hep birlikte güldük.
Okula gittik. O kadar geç kalmamıştık. Bu yüzden kantine gitmeye karar verdik. Ama önce sınıfa gidip çantalarımızı koymamız gerekiyordu. Sınıfa çıktık. Sınıfta Helin, Burak, İlkem ve birkaç kişi vardı. Burak yerinde oturuyordu. İlkem onun yanında. Helin ise önlerindeki sıranın oturma yerinde oturup onlara dönmüş sohbet ediyorlardı. Mert;
- Günaydın gençler.
İlkem, Burak ve Helin hep birlikte;
- Günaydın.
Dediler. Melis;
- N'abersiniz?
İlkem;
- İyi, sen?
Melis;
- Sayılır.
Dedi yüzünü ekşiterek.
Helin kalkıp yanıma geldi.
- Günaydınnnn.
Dedi ve bana sarıldı.
- Günaydın.
- Erkencisin bugün. Hiç bu kadar erken gelmezdin.
Dedi ve sırıttı.
Melis;
- Biz olmasak şu an hâla sıcacık yatağında mışıl mışıl uyuyor olacaktı.
Dedi ve ufak bir kahkaha attı.
Burak' a baktığımda İlkem ile birlikte bizden kopuk olduklarını ve kendi aralarında konuşup gülüşüyorlardı
Mert;
- Siz kendi aleminizde takılın...
Dedi ve göz kırptı.
İlkem;
- Sohbet ediyoruz gelsenize. Zaten dersin başlamasına bayağı var.
Melis;
- Yok yaa... Biz kantine gideceğiz. Siz de gelin isterseniz.
İlkem;
- Hadi kalk Burak.
Dedi ve kolundan çekti. Onun yeni gelmesine rağmen Burak'a bu kadar yakın olmasına anlam verememiştim
Burak da hiç ısrar etmeden kalkmıştı. Hep birlikte kantine indik. Boş masa ararken Helin bizim masayı göstererek;
- Biz Biranla her zaman burada otururuz. Bak hem yeri de çok güzel. Hadi oraya gidelim.
Dedi ve hep beraber o masaya yöneldik. Ben, Helin ve Melis yan yana oturduk. Karşımıza İlkem ve Burak oturdu. Masa başına ise Mert oturdu. Oturmasıyla kalkması bir oldu;
- Arkadaşlar ne istiyorsunuz? Ne alayım?
Burak;
- Gel birlikte gidelim.
Melis;
- İçecek falan alıp gelin işte.
Dedi. Burak ve Mert gittiler. Melis;
- Biz bu grup iyi olduk aslında.
Helin;
- Aynen yaa... Herkes çok samimi davranıyor. Hani yeni kişiler falan gelecek dediklerinde açıkçası çok da mutlu olmamıştım.
Dedi ve gülümsedi. İlkem;
- O zaman biraz daha samimi davransak. Yani bazı arkadaşların bizimle takılmak istemediğini düşünüyorum.
Dedi. Bu lafını üstüme alındım. Aslında herkesi sevmiştim fakat İlkem' e ısınamamıştım. Çünkü bana yapmacık geliyordu. Hele Burak'a davranışları çok yapmacık geliyordu. Melis;
- Ne alaka yaa... Bence herkes çok samimi.
Helin;
- İlkem sen kimden bahsediyorsun? Açık konuşsan da üstümüze alınmak zorunda kalmasak.
Dedi. Tam o anda Burak ve Mert geldiler. Kahve almışlardı. Onlar da oturduktan sonra Melis;
- Arkadaşlar çıkışta bir şeyler yapalım mı?
Dedi. Ben hemen atılmıştım. Neden bilmiyorum!! Büyük ihtimalle dışarı çıkmak ve kafamı dağıtmak istiyordum.
- Olurr!!!
Helin;
- Sakin ol Biran. Ürktüm bir an.
Dedi esprili bir şekilde. Melis de kıkırdaken;
- Aman ne komik!!
Dedim onların duyabileceği şekilde. Fakat bunu söylerken ben de gülüyordum;-) Melis;
- Peki işi olan var mı?
Dedi. Burak;
- Bana da uyar. Hem biraz kafa dağıtmış oluruz.
Dedi. İlkem hemen ona katıldı;
- Aynen aynen. Gidelim bence de. Ama mızıkçılık yapmak yok.
Dedi. Mert;
- Bana da uyar. Olur olur...
Dedi. Helin;
- Tamam o zaman okul çıkışı evimize gidip üstümüzü falan giyelim. Sonra buluşalım.
Mert;
- Bakın hem Burak'ın evi de bizim oralardaymış.
Melis;
- Öyle miii? Biz bugün birlikte geldik. Sen neden gelmedin o zaman?
Burak;
- Yaa ben bayağı erken geldim. O yüzden. E biranın da geç kalacağını bildiğimden hiç bulaşmadım.
Dedi. Tüm masa gülerken ben de kendimi tutamadım.
Mert;
- O zaman Biran, Melis, sen ve ben birlikte geliyoruz.
Dedi Burak'a dönerek. Burak;
- Olur, tamam.
Dedi. İlkem;
- Helin senin evinle benim ev de yakın demi?
Dedi. Helin;
- Evet evet.
- O zaman biz de birlikte gelelim.
- İyi olur.
Biz kahvelerimizi içip sohbet ederken zil çaldı. Burak;
- Hadi arkadaşlar.
Dedi ve ayağa kalktı. Hep beraber sınıfa çıktık.
_____________________________________________
Okul çıkışı hep birlikte bahçe kapısından çıktık. Helin;
Arkadaşlar İlkem ile ben bu taraftan gidiyoruz. Siz de bu taraftan.
Dedi. Melis;
Tamam, eve gittikten sonra konuşup bir yerde buluşalım. Sonra da bir yerlere gidip bir şeyler yaparız. Vedalaştıktan sonra Burak, Mert, Melis ve ben yürüyorduk. Mert;
- Burak sen bu okula yeni gelmiştin demi?
diye sordu. Burak;
- Evet... De neden sordun?
- Yani ne biliyim... Bu kadar kısa bi zamanda ne yaşamış olabilirsiniz ki?
- Abi açık açık söyle işte. Dolandırma lafı. Ne diyon söyle.
- Sen diyorum Biran la aranızda ne oldu? Hayır kavgalı falansınız desem yeni gelmişsin.
Gerçekten de öyle mi görünüyordu? Tabii öyle görünüyordu. Hiç konuşmuyorduk ki. Yani biz arkadaşız sonuçta. Konuşup sohbet etmemiz gerek.
Burak;
- Yok bişey abi. Konuşuyoruz zaten. Demi Biran?
Bana soru sormasını beklemiyordum. Acaba ben mi abartıyordum? Çocuk benimle arkadaş gibi sohbet ediyor işte. En azından etmeye çalışıyor. Ben devam ettirsem normal bir şekilde sohbet edebiliriz.
- Aynen yaa konuşuyoruz biz.
Dedim ve kıkırdadım. Çünkü komik gelmişti. Yani herkesle sohbet edip Burakla edememem. Üstelik en yakın arkadaşımın sevdiği çocukken:-! Mert böyle söyleyince bir karar vermiştim. Artık Burak'a arkadaş gibi davranacaktım. Daha samimi olacaktım. Onunla arkadaş olacaktım. En azından olmaya çalışacaktım. Melis yürürken şarkı söylüyordu. Mert'in elinde ise telefon vardı. Burak Mert'in yanından gelip Melis ile benim arama geçti. Sadece benim duyabileceğim şekilde;
- Sence de çok göze batmıyor muyuz?
Şaşırmıştım. Aslında şaşırmamam gerekirdi. Çünkü o anda ben de öyle düşünüyordum ve Burak benim düşündüklerimi benimle paylaşıyordu.
- Ne gibi?
- Yani çok mu soğuk yapıyorsun bana? Sana bişey mi yaptım? Ne biliyim kavga etmedik, aramızda bi sıkıntı da yok. Neden sohbet edemiyoruz seninle? Yoksa var mı?
Dedi bana kuşkulu bakışlarını çevirerek.
- Yok yaa... Ne sıkıntı olacak. Daha doğru dürüst Sohbet falan da etmedik. Bi sahilde sohbet etme fırsatı bulduk o kadar.
- Az geldiyse bir gün yine bi buluşma ayarlayabiliriz.
Dedi sırıtarak.
- Ondan demedim aslında. Yanlış anlama.
- Ama olsa da olur demi? Yani birbirimizi daha iyi tanısak, sohbet etme fırsatı bulsak fena olmaz?
- Öyle tabi.
Dedim ve gülümsedim.
- Ama sana bir şey itiraf ediyim mi?
- Neymiş o?
- Sen bana son zamanlarda soğuk yaptığın için ben senin yanına gelemiyordum. Yani sohbet etmek için falan. Çünkü acaba bir şey mi yaptım diye düşünüyordum. Ve sanki bana sinirli gibi bakıyordun. Bu yüzden de cesaret edemiyordum açıkçası. Yani çok samimi bir kızsın. Baskalariyla sohbetin falan. Ama bana gelince böyle soğuk davranman garip gelmişti.
- Yok aslında. Yeni tanıştığım kişilere karşı böyleyimdir. Ama sonra açılırım. Bakma yani sen böyle davrandığıma.
Desem de Burak'a özel bir şey olduğunu ikimiz de biliyorduk.
_____________________________________________Buluşup sahilde bir kafeye oturmaya karar verdik. İlkem;
- Arkadaşlar haftaya okulun kampı varmış. Bence kaçırmamalıyız.
Helin direkt atladı;
- Evet yaa.. Herkes gelsin lütfen... Öyle değil mi Burak ?
Helinin sözlerinden sonra gözlerimi Burak'a dikmiştim. Neyse ki Burak bisey anlamamıştı. Ama daha sonra gözlerim İlkeme ilişti. Sinsi sinsi Helin ve Burak a bakıyordu. Bu kız cidden çok fenaydı.
_____________________________________________
Birkaç saat daha oturduktan sonra dağıldık. Şimdilik herkes kampa gitme taraftarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~SADECE BİZ~
De TodoBiran ve Burak 11. sınıf öğrencileri olan iki gençtir. Biran ve Burak'ın yolları Biran'ın Burak'tan yardım istemesiyle kesişmektedir. Hikayeyi lütfen atlamadan okuyunuz💕