Büzüşmüş dudaklar titriyor mimiklerle, kuru boğazından ıslak kelimeler çıkarıyor sebepsiz uykusu.
Bir yudum su damlatıyor gökyüzüne, çatı katına çıkıp izliyor renksiz kuşağını.
Büyümesini bekliyor hayallerin, gerçekleşmeden ser veriyor zamanı.
Ufak kelimelerle başlıyor hayat kavgası, kaderine vakit ayırmadan nefes almaya çalışıyor belki de, ya da bilmiyorum.
Yumuşak ten arıyor bu saçlar, okşanması tuhaf duygulara bindiriyor aklı.
Sanki geçecek yaslansam göğsüne, yaşlansam orada, ilerlese hayat...
Sanki değişecek derin çeksem âhı. Bu renkler, bu sayfalar, bu kartlar, bu kafalar...
Elimde ufak kırıntılar kaldı sadece, suni teneffüsle hayat alıyor her anı.
Şimdi uyku vakti, sessizlikte gömülecek uzun sözler lazım mektupsuz geleceğe...
Şimdi dinlenme vakti, ay karanlığında sarhoş muyum bu gece?