Bölüm 4- Eğlenceli bir gün

39 10 0
                                    


Naz ile sohbetten sonra lunaparka geldik.

Gün batmıştı. Nasıl mı?

Hayır turuncu ve sarı renkler kaplamamıştı gökyüzünü. Lavanta gülü renginin bir iki ton açığıydı. Burada gün batımını da özleyecektim.

Parla, Damla ve Seyla büyük bir coşkuyla geliyorlardı. İlk günden bu kadar enerji fazla değil mi diye düşündüm kendi kendime.

"Görünüşe bakılırsa gününüz bayağı iyi geçmiş," dedim hafif monoton bir sesle.

"Evet harikaydı," dedi Seyla. Yorgun bir şekilde gülümseyerek.

"Sende gelseydin. Kim dedi sana gelme diye," dedi bilmiş bir şekilde Damla. Parla'da kafasını sallayarak onayladı. Sadece garip bir gülümsemeyle karşılık verdim. Birden Seyla konuştu:

"Naz seni görmek ne güzel. Nasılsın?"

"İyiyim," dedi Naz yapmacık bir gülümsemeyle.

"Sende biz yokken başka yoldan sosyelleşmişsin," dedi Damla.

"Arkadaş kim?" diye ekledi Parla.

"Naz," dedim sakin bir sesle."Başkanın bahsettiği kişi."

"Memnun oldum ben Parla."

"Bende Damla."

Kızlar tanıştıktan sonra Seyla bitkin gözüktüğü için yürümek istemedi ve taksi çağırdı. Taksi bir kaç dakikaya geldi. Birlikte taksiye bindik. Damla ise taksiye biner binmez konuşmaya başladı.

"Seyla yarında gelelim mi? Lale gelmedi, oda görsün."

"Neden olmasın, yarın Naz ve Lale içinde başka bir yerlere gideriz," dedi gülümseyerek. Bu beni ve Naz'ı heyecanlandırmalıydı ama bizden çok Damla ve Parla sevinmişti bu işe.

"Nereye Seyla? Lütfen söyle. Çok merek ettik lütfen."

Seyla Damla ve Parlayı meraklandırmak için "Oda süpriz olsun. Biraz meraklanın," dedi çocuksu bir sesle.

Damla ve Parla çocuk gibi davranıyordu. Nasıl bu kadar rahatlardı anlayamıyordum.

Otelin önüne gelmiştik. Kızlarla birlikte taksiden indik. Resepsiyondaki kadın bize bir kart verdi. Odanın kartıydı. Asansöre bindik. Parla ve Damla lunaparkta neler yaptıklarını heyecanla anlatıyor bizde dinliyorduk.

Üçüncü kata gelince biz indik. Naz bir kat daha çıkacaktı. Kartla odanın kapısını açtık. İçeride yine o büyüleyici koku vardı. Yatak seçmeye başladık. Ortadaki tos pembe yatağa oturdum.

Diğerleride yataklarını seçmişlerdi. Parla sağımdaki yatağı, Damla ise solumdaki yatağı seçmişti.

"Ah midem yapıştı," dedi Parla sancılı bir sesle.

Damla'da başıyla onayladı. Haklılardı geldiğimizden beri ağzımıza bir lokma bile atmamıştık. Biraz sonra kapı çaldı gidip kapıyı açtım. Bir kadın elinde tepsiyle gülümsüyordu. Tepsiyi elime uzattı ve gitti.

Tepside yiyecek bir şeyler vardı ama inanın ne olduklarını anlayamamıştım. Kızlara tabaklarını uzattım. Bir süre hepimizde sustuk. Tabaklarda ne mi vardı? Pembe silindir gibi küçük küçük bir şeyler ve pembe meyve suyu. Pembe pirinç ve bir adet daha pembe bir sıvı.

"O kadar da kötü olamaz öyle değil mi?" dedi Damla tuhaf bir sesle.

Parla ve ben yüzümüzü buruşturarak baktık.

"Ben hayatta yemem," dedi Parla net bir dille.

"Ben de," dedi ağzımı tutarak.

"Saçmalamayın açlıktan ölecek misiniz?" İkimizde omuzlarımızı silktik. Damla bize pis pis baktı.

Pembe Ada (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin