Bölüm 6- Parti

38 9 1
                                    

"Bakın bir kez daha uyarıyorum, fazla abartmayın hayatınızda ilk kez partiye gidiyormuş gibi davranmayın lütfen gidip geleceğiz."

"Lale çocuk muyuz biz?" dedi Damla bıkkınlıkla.

"Lale haklı. Alt tarafı bir parti," diye onayladı Naz. Otelin önünde kafede bekliyorduk.

"Şu an kendimi prensesler gibi hissediyorum," dedi Parla aynaya bakarak.

Gerçektende öyleydi. Masallarda ki gibi büyüleyici olmuştuk.

"Naz ve Lale, lütfen bugün her şeyi unutalım ve sadece eğlenelim," dedi Damla.

Birbirimize bakarak "Tamam," dedik. Masada duran kekten bir tane ısırdım ve üzerime dökmeden meyve suyundan içtim. Biraz sonra çağırdığımız taksi geldi.

On beş dakika sonra parti yerine geldik. Seyla'nın verdiği kartları çantalarımızdan çıkarıp kapıdaki adama verdik.

İçerisi kocamandı. Boş bir masa bulup oturduk. Üzerimizdeki hırkaları masanın üstüne bıraktık. Sakin bir müzik çalıyordu. Fazla geçmeden içerisi doldu. Seyla yanında ifadesiz bir adamla geldi.

"Çoktan gelmişsiniz kızlar," dedi yanımıza sokularak.

"Sizi tanıştırayım," yanındaki adamı gösterdi ve "Nişanlım Orhi," dedi.

Orhi?

Orhi?

Orhi?

İç sesim "Orhi ne be" desede onu susturup Seyla'nın tam zıttı olan Orhi'ye bakıp tebessüm ettim.

Seyla ilerideki bir kıza el salladı ve "Sonra görüşürüz," diye yanımızdan ayrıldı. İkramlıklar geldi. Pasta ve meşrubat.

Yanımıza bir kaç kız geldi ve meşrubatlarımızı içip sohbet ettik. Sohbet sarmayınca biraz dolaşmak istedim ve kızların yanlarından ayrıldım. Bir süre boş boş dolandım. İçeride daralınca biraz dışarıya çıktım.

Birden karşıma, uzun boylu, tos pembe takım elbise giyinmiş bir oğlan çıktı. Genellikle erkeklerle fazla konuşmuyordum ama bu çocuk konuşmakta ısrarcıydı.

"Merhaba ben Cenk," dedi gülümseyerek.

"Bende Lale," dedim tebessüm ederek.

"Burada ne yapıyorsun?" diye sordu merakla.

"İçerisi sıcak ve bunaltıcı," dedim içeride bunaldığımı belli ederek.

"Benim içinde öyle," dedi ve gökyüzüne baktı.

"Nerede oturuyorsun?" diye sordu birden.

"Neden soruyorsun?" dedim bir anda. Sonra sorusuna soruyla karşılık verdiğim için utandım.

"Seni daha önce hiç görmedim ondan," dedi bilmiş bir şekilde.

"Buradaki herkesi tanıyor musun?" diye sordum.

"Hemen hemen," dedi bilmiş bir şekilde. Ve sonra sorusunu bir daha sordu, "Nerede oturduğunu söylemedin?"

"Ben..."

Ne diyeceğimi düşündüm ve söyleyecek bir şey bulamayınca, "Ben tanımadığım birine neden böyle bir şey söyleyim?" dedim geçiştirerek.

"Haklısın bu zamanda herkes herkese güvenemiyor," dedi başını pembe gökyüzünden ayırmadan.

Boş boş gökyüzüne bakarken bir an bana yöneldi ve sordu. " Kaç yaşındasın?"

Sorduğu soru ile afallarken, "Sen ne çok soru soruyorsun?" dedim sıkkınlıkla.

"Haklısın bazen çok soru soruyorum ama amacım kötü değil yanlış anlama sadece arkadaş olmak istedim," dedi yanlış anlaşılmaktan korkarcasına.

"Anladım," dedim gülümseyerek. İkimizde tebessüm ettik.

"Bu arada," dedim gülümsememi sürdürerek "Henüz on yedi."

"O halde senden büyüğüm."

"Kaç yaşındasın ki?" Büyük göstermiyordu bu yüzden merak etmiştim.

"On yedi buçuk," dedi sırıtarak.

"Bayağı büyükmüşsün," dedim alaycı bir tavırda. Kısa bir sohbetten sonra birlikte içeri girdik. Bizim masaya gelip kızlarla tanıştı. Onunla iyi anlaşmıştık, iyi bir arkadaşa benziyordu. Belki pembe adada iyi bir arkadaşa ihtiyacım vardı.

Parti fena değildi eğlenmiştim. Yaklaşık üç saat sonra eve geldik. Otele geldiğide hemen odaya geçip pijamalarımı giyinip yattım. Benim için yorucu ve eğlenceli bir gündü.

Pembe adaya uzaktan bakınca belki de sandığım kadar kötü bir yer değildi.

Pembe Ada (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin