Bölüm 15- Mahkeme

39 9 2
                                    

Akşam gözüme bir damla bile uyku girmemişti. Heyecandan neredeyse ölecektim. Sabaha kadar düşünmekten beynime ağrılar girmişti. Bugün ya ölecek yada yaşayacaktık. Tek dileğim Seyla'nın dediklerinin gerçekleşmesiydi.

Düşünmekten gerçektende kafayı yiyecektim. Artık delirdiğimi düşünüyordum. Aklım daha fazla bir şey almıyordu, daha fazla düşünmek istemiyordum ama elimde olan bir şey değildi.

Gece boyu tekrarlayıp durduğum şiiri yeniden söylemeye başladım. Tüm gece kendi kurduğum bu sözleri mırıldandım...

"Pembe rüyalar bitti...

Siyah kâbuslar çöktü...

Bütün bunlar olurken,

Yıldızım bana küstü.

Yıldızım küsünce yere düştü,

Gökyüzüm karardı,

Umutlar yüzdü..."

Eğer pembe adayı anlatan bir şiir yazmak gerekirse o kesinlikle bu şiir olmalıydı.

Sert ve soğuk zeminden tutulmuş bacaklarımı güçlükle kaldırdım. Yanıma kızarmış gözlerle Damla geldi. O bir şey demeden ben konuştum.

"Merak etme kurtulacağız," dedim ama bu söylediğime ben bile inanmıyordum. İnsan inanmak istediğini önce başkasına inandırmaya çalışırmış. Bunu şimdi çok iyi anlıyordum.

Zaman geçmek bilmiyordu. Herkes iç sesiyle konuşuyor, kendisiyle yüzleşiyordu. Bir süre sonra sert kapı açıldı. İçeri beş tane adam girdi.

Pembe pos bıyıklı bir adam konuştu, "Vakit geldi, sizi götüreceğiz," dedi ve hücrenin kapısını açtı. Ellerimizi kelepçelediler. Kalbimin sesini herkesin duyduğuna emindim.

Dışarı çıktık. Etraf fazlasıyla kalabalıktı. Sanırım Pembe adadaki herkes gelmişti. Basınlar, muhabirler, avukatlar, kadınlar, adamlar, yaşlılar, çocuklar, gençler... Bu kalabalık beni korkutmuştu. Titreyen bedenime hakim olmaya çalışıyordum.

Her ağızdan bir ses çıkıyordu. Halkın ortasında büyük bir kürsi vardı. Kürsiye çıktık. Normal mahkemeler gibiydi, tek fark mahkemenin dışarıda olmasıydı. Yüzümüzü insanlara doğru çevirdiler. Arkamızda bizi getiren adamlar silah tutuyordu.

Hakim gibi giyinmiş bir adam geldi. Ardından doktor görünümlü dört kişi daha geldi. Her birinin elinde uzun, büyük bir şırınga vardı. Sanırım bizi bu şırıngalarla öldüreceklerdi. En azından ölürsek acı çekerek ölmeyecektik.

Gözlerim kalabalığın içinden Cenk ve Seyla'yı aradı. Henüz ikisi de ortalıkta yoktu. Kalabalığın içinde Lava ve Bay Jamsın'ı gördüm. Bay Jamsın bir şey anlatmak ister gibi görünüyordu ama ben hiçbir şey anlayamıyordum.

Fazla geçmeden kürsiye Başkanları geldi. Herkes alkışladı oda halkı iğrenç bir şekilde selamladı.

Hakim konuşmaya başladı, "Saygı değer Pembe Ada halkı, bugün bilmiş olduğunuz üzere adamızın hain suikastçilerinin mahkemesinde bulunmuş vaziyetteyiz.

Bu mahkeme canlı yayın olarak heryerde izlenecektir. Kısa bir mahkeme sonunda zanlıların tıbbın ürettiği Uzunin zehiri ile hayatları son bulacaktır. İzninizle mahkememizi başlatıyorum," dedi.

Hakimin söyledikleri ile korkum daha çok artmıştı ve hâla Seyla ortalıkta yoktu.

Söz hakkını başkana vererek alkış sesleri son buldu.

Pembe Ada (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin