Bölüm 11- Kaçış

35 9 0
                                    


Ayağıma çarpan şeffaf bir küreydi. Tedirgin bir şekilde küreyi elime aldım. Yumuşak bir yüzeyi ve üzerinde çeşitli semboller vardı.

Ne olduğunu çözmeye çalışırken Cenk'in sesini duydum, "Lale iyi misin?"

"Bir şey buldum. Şeffaf bir küre, üzerinde belirgin şekiller var," dedim endişeyle.

Kürenin üzerinde bir kapı şekli vardı ve 'Tüm kapıların anahtarı'  yazıyordu. Sanırım bu küre ile kapıları açmam gerekiyordu.

Odadan ayrıldım ve Naz'ın bulunduğu odayı aramaya başladım. Sol elimle düşüp gitmesi korkusuyla sıkı bir şekilde küreyi kavradım.

Koridorda dip köşede çelikten bir kapı vardı hızla oraya yöneldim. Kulpa destek uyguladığımda kilitli olduğunu anladım. Naz bu kapının ardında olmalıydı.

"Çelikten bir kapı var fakat kilitli, Naz burada olmalı," dedim Cenk'e.

Cenk konuşmaya başlamıştı ki elimde ki küre aniden kapıya yapıştı. Bir şey onu çekiyordu. Küreyi kapının kilit yerine tutunca kapı aniden açıldı. İçeri girdiğimde bir anda şok oldum.

Cam bir akvaryumun içinde kablolara bağlı bir şekilde karşımdaydı Naz. Herhangi bir hayat belirtisi aradım üzerinde teleşla. Yaşıyor olmayacağı ihtimali beni öldürüyordu lakin dikkatli bakınca aldığı küçük nefeslerle saçlarının uçuştuğunu fark ettim.

Derin bir nefes verdim ve "Onu buldum," diyebildim sadece.

"O nasıl, iyi mi?" diye sordu Cenk.

"Bir akvaryumun içinde..." dedim titrek bir sesle. Elimdeki küre tekrar parlamaya başlayınca Naz'ı seyretmeyi bırakıp küreye yöneldim. Küreyi ani bir hızla cama değdirdim ve bir anda Naz'ın bedeni üzerime düştü.

Onu dizlerime yatırdım ve nabzını yokladım."Şükürler olsun...Yaşıyor..." dedim kısık bir sesle.

Onu yavaşça sırtıma almaya çalıştım. Bedeninin tamamı sırtımdaydı, onunla hareket etmek zor olsa da ayağa kalkmayı başardım. Şimdi sadece kızlarla beraber araca binmek kalmıştı.

Naz ile birlikte güçlükle koridora çıktım. Yakalanmamam gerekiyordu bu yüzden geldiğimden daha dikkatli ilerlemeye çalıştım. Başkanın sesini duymamla panikledim.

"Lale tatlım biz gidiyoruz, nerede kaldın?"

Sağımda bir masa ve yanında dağınık koliler vardı. Naz'ı kimsenin göremeyeceği bir şekilde oraya bıraktım ve yanlarına gittim. Küreyi de zorlukla cebime yerleştirip hırkamı düzelttim.

Yanlarına gittiğimde başkan ve yardımcısı gitmek üzereydi. Olabildiğince sakin bir şekilde konuştum, "Damla ve Parla siz araçta bir şey unutmadınız mı?"

"Hayır," dediler umursamaz bir sesle. Bu kızlar işimi fazlasıyla zorlaştırıyorlardı.

"Tanıştığımızdan beri sakladığımız kolyeleri araçta unuttunuz," dedim sinirli bir sesle.

İkisi de elleri ile boyunlarını yokladılar ve kolyelerin olmadığını fark ettiler. Bu kolyeler bizim için çok değerliydi. Araçtayken onları fark ettirmeden bir şekilde sakladım.

"Evet kolyelerimizi araçta unutmuşuz gidip alabilir miyiz?" diye sordu Parla panikle başkana.

Başkan pek razı olmasada yadımcısı ile Parla ve Damla araca doğru ilerlediler.

"Peki öyleyse Bayan Mirfun bizde sizinle dışarıda bekleyelim," dedi laboratuvar sahibi. Sonuşta alışveriş yapacaklardı. Laboratuvarda yalnız kalmıştım.

Hemen Naz'ı bıraktığım yere gittim. Naz'ı tekrardan srtıma aldım. Kimseye görünmeden kapıdan çıkmam lazımdı. Başkan ve adam laboratuvarın arka tarafına gitmişlerdi.

Kızlar da aracın içindelerdi ve şimdi tam zamanıydı. Bunu yapmak için çok hızlı olmam lazımdı.

Kapıyı açıp hayatımda hiç koşmadığım kadar hızla koştum. Bagaj açıktı tüm gücümle Naz'ı bagaja bıraktım. Başkanın yardımcısı beni görmüştü ve bağırarak diğerlerine haber verdi.

Adam beni yakalamak için hızla koştu. Diğerleri de yetişmeden hemen aracın ön koltuğuna bindim.

"Neler oluyor Lale?" dedi Damla şaşkınlıkla.

Başkan yardımcısı tam elini cama uzatmıştı ki son saniyede camları kapattım. Arkadan başkanın o tiksindirici seslerini duyabiliyordum.

"Araca bindim, ne yapmalıyım?" diye sordum Cenk'e.

"Alt kısımda büyük yuvarlak bir çıkıntı var, ona tüm gücünle bas."

Cenk'in dediğini yaptığım anda araç havalanmaya başladı. Arkadan Parla ve Damla birbirine sarılıp korku içinde titriyorlardı.

"Lale Naz'ın burada ne iş var? " diye sordu Parla Naz'a bakarak.

"Gerçekler," diyebildim sadece. Şuan hiç bir şeyi anlatamazdım.

Araç hızlı hızlı ilerliyordu. Aracın önünde bir silindir şekli vardı. Bir direksiyon gibiydi. Mirfun ve yardımcısı başka bir araca binip peşimize düşmüşlerdi.

"Geliyorlar," dedi Parla korku dolu bir sesle.

"Naz'ın durumu nasıl?" diye sordum kızlara.

"Yüzü yemyeşil olmuş, küflenmiş bir peynir gibi."

"Yaşıyor değil mi?" diye sordum korku dolu sesimle.

"Evet az önce parmağını kıpırdattı."

Derin bir nefes verdim. İlacın etkisi geçiyordu. Direksiyonu bi sağa bi sola döndürüyordum. Araç sarsılıp duruyordu. Henüz araba sürmeyi bilmiyorken daha önce hiç görmediğim bir aracı kullanıyordum.

"Aramızda ne kadar mesafe var?" diye sordum kızlara.

"Neredeyse yetiştiler," dedi Damla. Arkamı döndüğümde gerçektende yetişmişlerdi. Aklıma bir fikir geldi. Arkamızdaki aracın ön kısmında bir motor yeri vardı. Damla iyi bir nişancıydı. Boynumdaki kolyeyi hızlı bir şekilde çıkarıp Damla'ya uzattım.

"Damla kolyelerimizi al ve arkadaki aracın motor yerini tıka." Bir süre bakıştıktan sonra Damla kolyeleri aldı. Cam sembolü olan tuşa bastım ve camlar açıldı. Damla derin bir nefes aldı ve şimdiye kadar ki en iyi atışını yaptı.

"Başardımm," dedi heyecanla.

"Evet başardın," dedim mutlulukla. Arkadaki araç yavaşlamıştı, hatta durmak üzereydi. Bir kaç sessiz yakarışlar duydum. Naz, yavaş yavaş kendine geliyordu.

Yaklaşık on beş dakika sonra etrafı pembe bulutlar kaplamaya başladı. Pembe adanın girişine gelmişik. Kocaman pembe bir kapıydı. Üzerinde numaralar ve harfler vardı.

"Giriş kilitli," dedim Cenk'e.

"Tamam sana söylediklerimizi yap. Önce başkanın adını gir."

Şifreye Ozniy Mirfun yazdım fakat olmadı. Büyük harflerle denedim yine açılmadı. Zamanımız daralıyordu.

"Olmuyor... Açılmıyor," dedim panikle.

"Tamam sakin ol ilk denemede olacak değil ya," dedi ve biraz düşündü.

"Şimdi buldum! 2013 yaz. Başkan seçimlerini kazandığı yıl."

Hızla girdim. Doğruydu kapı açılmıştı.

"Açıldı."

Araç hızlı bir şekilde bakanlığın altına girdi. Ve onca çaba sonrası Pembe adaya yeniden dönebildik...

Pembe Ada (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin