FİNAL

2.5K 209 91
                                    

1 Ay Sonra

Okul kantininde, Jin'in omzuna başımı koymuş bir şekilde kahvemi yudumlarken bir yandan da yaşadıklarımızı sorguluyordum. Bu duruma gelebileceğimiz aklımın ucundan bile geçmemişti. Kafamı kaldırıp sevdiğim adamın güzel yüzünü incelemeye başladım. O da hemen Yoongi ve Jungkook'la giriştiği koyu sohbetten sıyrılıp gülümseyerek dudaklarıma minik bir öpücük kondurmuştu. Artık kimseden korkumuz yoktu. Solbin de dahil herkes bizi biliyordu. İçlerinden ne geçirdiklerini az çok tahmin edebilsek de en azından yüzümüze söylemeye cesaretleri yoktu. Solbin'e gelirsek.. Bizi öğrendikten sonra onu bir daha okulda görmemiştik. Sınıftan öğrendiğimiz kadarıyla okuldan ayrılmaya karar vermiş, tabii bu kararın Jin'le bir ilgisi olup olmadığını kimse bilmiyordu. Zaten işimize de gelmişti. Bu yüzden pek de umursamamıştık.

Evet, Jimin'le Jungkook çoktan aralarındaki buzları eritmiş ve görenlerin sinirini bozacak kadar sevimli ilişkilerine geri dönmüşlerdi.

Hoseok... Şu aralar gözü bize pek görmüyordu doğrusu. 'Kafa çocuk' bahanesiyle aramıza soktuğu Min Yoongi dışında kimseyle ilgilenmiyordu. Ee tabi Yoongi'nin de ondan farkı yoktu. Başlarda bize katlanmaya çalışır gibi bi hali olsa da zamanla birbirimize alışmıştık.
Hayatımız iyiydi. Biz böyle iyiydik..

Günün yorgunluğuyla sallana sallana çıkış kapısına doğru gidiyorduk. Kapıdan çıktığımızda Jiminlerle vedalaşıp hemen Jin'e döndüm. Bugün aile yemekleri olduğu için babası çıkışta onu almaya gelmişti. Yolun kenarında arabasının içinden bizi izleyen Bay Kim'e başımla selam verip Jin'e baktım.

- Görüşürüz bebeğim

- Görüşürüz..

Babası izlediği için fazla temas etmemeye özen göstererek ayrılmıştık. Jin'in babası biraz(!) sertti. Böyle bir şeye nasıl tepki vereceklerini kestiremediğimiz için bir süre saklamaya karar vermiştik.

Otobüsten inip dalgın bir şekilde eve yürürken telefonuma gelen mesajla irkildim. Mesajı okuduğumda algılayabilmek için bir süre ekrana bakakalmıştım.

Bilinmeyen numara:
Hemen atacağım adrese geliyorsun.

Kimdi bu? Hoseok bu aralar saçma şakalar yapamayacak kadar meşguldü, Jimin desen zaten böyle şeylerle uğraşmazdı. İçime düşen kurdu boşverip eve doğru yürümeye başladım. Tam o sırada telefonun bir kez daha titredi.

Bilinmeyen numara:
Eğer beni bu şekilde dikkate almamaya devam edersen annenle muhatap olmak zorunda kalacağım. Ne dersin?

İyice gerilmeye başlamıştım. Annemle ilgili konuşması cidden beni korkutmuştu. İstemsizce kafamı kaldırıp evimize doğru baktığımda kapının önünde duran takım elbiseli adam bacaklarımın titremesine neden olmuştu. Durumun ciddiyetini anladığımda aklıma sadece tek isim geliyordu.

Bilinmeyen numara:
Aynen öyle Taetae. Şimdi uslu bir çocuk ol ve kimseye çaktırmadan verdiğim adrese gel.
*konum

Konuma bakıp koşarak durağa gittim. Otobüs beklemenin saçmalık olduğunu düşünüp bir taksiye atlamıştım. Anneme zarar gelme düşüncesi bende ağlama isteği oluşturuyordu. O benim hayattaki tek varlığımdı.

Bunu yapanın Solbin olduğunu anlamak çok da zor değildi. Jin'e haber vermem gerektiğini bilsem de söz konusu annem olunca yanlış bir şey yapmak istemiyordum. Hayatımızdan öylece çıkıp gittiğini sanmak bizim salaklığımızdı. Bu kızın Jin'e olan ilgilisi sevgi değildi, hastalıktı. Biz de iyileştiğine inandırmıştık kendimizi.

LOVE AGAİN ~ TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin