2

3.2K 264 89
                                    

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Ben hala yatakta dönüp durarak kafamdaki saçmalıklarla boğuşuyordum. Jimin' in söylediği şeyi düşünüyordum. Resmen ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı sormuştu. Gerçekten böyle bir şeyi nasıl düşünebilmişti anlam veremiyordum. Tamam, Jimin' in biseksüel olduğunu biliyordum ama sadece biliyordum işte. Şimdiye kadar onu hiçbir erkekle o anlamda yakın görmemiştim ki görmediğim de iyi olmuştu aslında. Çünkü nasıl desem, böyle şeyler tuhaftı. Olmaması gereken şeyler.. Daha fazla düşünürsem beynim çatlayacak gibi olduğundan uyumayı denedim. Uzun bir uğraştan sonra başarılı olmuştum.

Sallana sallana okula gidiyordum. Jin ' in evinin önüne geldiğimde duraksadım. Yıllardır onsuz okula gittiğim olmamıştı. Ama bugün onu görmek istemiyordum. Ah tabiki trip falan atmıyorum. Evinin önünde saçma bir şekilde dikildiğimi farkedip adımlarımı hızlandırmıştım ki Jin' in neşeli sesini duydum

-" Taetae!"

Jin' in bana böyle seslenmesi hoşuma gidiyordu. Suratımdaki aptal gülümsemeyi fark edip hemen suratımı düzelttim. Bugün ona sinirliydim ama trip attığımı da düşünmesini istemiyordum. Yanıma doğru yaklaşırken düz bir şekilde yüzüne bakmaya başladım.

-"Günaydın ufaklık "

-"Günaydın hyung ama tanrı aşkına bana ufaklık demeye keser misin? Aramızda sadece bir yaş var."

Dakika bir gol bir. Trip atmayacağıma söz verip her gün söylediği kelimeye tepki göstermem tamamen tesadüftü tabiki.

- " Sanırım birilerinin sinirleri bozuk bugün. Anlat bakalım abine kim sıktı canını." diyip kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
Ahh neden kalbim bu kadar hızlandı ki. Alt tarafı arkadaşım. Jimin gibi Jungkook gibi..
Geçiştirmek için yalandan gülümseyip yürümeye devam ettim. Zaten Jin de pek konunun üzerinde durmadı. Her ne kadar yakın olsak da Jin hiçbir zaman benim onu dinlediğim ilgiyle dinlemezdi. Onun ilgi duyduğu şeyler hep farklıydı. Mesela kızlar..

Sınıfa girdiğimde Jimin' le göz göze gelmiştik. Dün yaptığımız konuşmadan sonra kendimde cesaret bulamayıp sınıfın diğer köşesine oturdum. Tam Jimin ayaklanıp yanıma geliyordu ki edebiyat hocamız sınıfa girdi. Bu kadını oldum olası severdim. Çok sempatik ve güler yüzlü bir kadındı. Dersini dinlemeyi çok seviyordum ama bugün dinleyemeyecek kadar dalgın durumdaydım. Göz ucuyla Jimin'e baktığımda tekrar yerine oturmuş, önündeki su şişesiyle uğraşıyordu.

Zil çaldığında çantamdaki paramı alıp sınıftan çıktım. Kantine doğru yürümeye başladığımda Jimin de koşarak yanıma geldi. Jimin'den kaçmak aptalcaydı. Sonuçta yakın arkadaşımdı ve illaki bu konu açılacaktı. Jimin'in gülümsemesine gülümsemeyle karşılık verip bir kolumu omzuna attım.

-''Dün için üzgünüm Tae.''

-''Sorun değil Jimin. Ben çok abarttım.''

-''Tae biliyorum bu konuyu sevmiyorsun ama gay veya biseksuel olmak kötü bir şey değil.Kendini erkekler erkeklere aşık olamaz diye konumlandırma. Aşk cinsiyet tanımaz.''

Söylediklerine karşılık sessiz kalmayı tercih ettim. Belki de haklıydı ama bir erkeğin bir erkekten hoşlanması çok garip bir şeydi. Benim ise kızlarla ilgilenmemem veya Jin'e karşı bu garip tutumum erkeklerden hoşlandığım anlamına gelmiyordu. Sonuçta Jin benim en yakın arkadaşım ve başkalarıyla konuşması arkadaşlığımız adına kıskanmama sebep oluyordu.Aklımdaki düşünceleri Jimin'in dürtmesiyle bir kenara bırakıp parmağıyla gösterdiği yere baktım. Jungkook, Kai, Namjoon ve Jin ile Jin'in omzuna kafasını koymuş Lisa. Bu görüntü içimdeki kıskanma duygusunu ateşe veriyordu. Sebebini bilmediğim bir şekilde Lisa'yı deli gibi kıskanıyordum. Büyük ihtimal bunun sebebi Jin'in artık benle vakit geçiremeyecek olması düşüncesiydi. Yanlarına gitmek istemesem de çoktan yanlarına doğru yürümeye başlamıştık bile.

-''Taehyung ve Jimin bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım.''

Samimiyetsiz bir şekilde Kai'ye gülüp odak noktamı Jin'le Lisa'ya çevirdim. Ne zamandan beri bu kadar yakındılar ve benim haberim yoktu. Jin gerçekten çok değişmişti. Hiçbir şeyimiz ayrı olmazdı, birbirimize en ufak olayları bile anlatırdık ama artık birbirimizden uzaklaştığımızı hissediyordum. Bir bahaneyle ortamdan ayrılmam gerekiyordu ve aklıma gelen ilk yalanı söyledim.

-''Ben gidiyorum, biriyle görüşeceğim.'' Herkes dikkatini bana çevirdiğinde neden bu kadar şaşırdıklarını anlamamıştım.

-''Ne var?''

-''Oooo Şimdi anladım kız muhabbetlerinden neden hep kaçtığını. Küçük Tae'miz bir kıza gönlünü kaptırmış.'' Jungkook konuştuğunda omuzlarımı kaldırıp belki anlamında bir hareketle yanıt verdim.

-"Gayet doğal değil mi? Her neyse gidiyorum ben."
Jin'e baktığımda kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Büyük ihtimal Ona neden söylemediğimi düşünüyordu. Gruptan ayrılıp merdivenlere yöneldiğimde Jisoo yanıma gelmişti. Jisoo gayet güzel ve iyi bir kızdı. Okula ilk zamanları Jimin'le bana çok yardımcı olmuştu.
Sanırım koca günde ilk defa içten gülümsüyordum. Moralimin bozuk olduğunu anlayıp kantinden çıkana kadar konuşmadı. Hem güzel hem tatlı hem de anlayışlı bir kızdı.

Sonunda bahçeye çıktığımızda aramızdaki sessizlik bir süre daha devam etti. Sadece yan yana yürüyorduk. Dayanamayıp konuşmaya başladım

-" Ee nereye gidiyordun ?"

Gülümsedi. " Aslında bir yere gitmiyordum ama birilerinin yardıma ihtiyacı olduğunu gördüm. "

Şaşırtmıştı. "Benim mi?"

Kısaca bi kahkaha attı. "Hadi ama Tae. Şu suratının haline bir bak. Arkadaşların aptal olduğu için durumunu fark etmiyorlar ama ben değilim. Hem birazcık da kulak misafiri olmuş olabilirim konuşmanıza " dedi sevimli bir şekilde.

Aslında şaşırmıştım. Jisoo' nun yakınlarımızda olduğunu bile fark etmemiştim. Çünkü o sıra Lisa'yla Jin ikilisine ölümcül bakışlar atmakla meşguldüm.
Sadece sustum. Sonuçta 'evet moralim bozuk çünkü en yakın arkadaşımı kız arkadaşından kıskanıyorum' diyemezdim. Kim bilir ne düşünürdü hakkımda.

-" ee anlat hadi okul nasıl gidiyor?"

Yüzüne 'ciddi misin?' bakışı atarak göz devirdim." Uzak akraba soruları sorarak mı muhabbet açmaya çalışıyorsun Jisoo? Sıkıcı işte bildiğin gibi."

O da benim yaptığım gibi abartılı bir şekilde göz devirdi. "Madem öyle biraz dedikodu yapalım. Jin' le o kız.. Lisa' ydı galiba. Ne zamandır birlikteler?"

Sorduğu soruyla birden gözlerim açılmış,boğazıma bi acı saplanmıştı. Ne vardı da lafı onlara getirmişti ki. Yutkunarak zorla konuştum.

- Bilmiyorum

- Ne demek bilmiyorum Tae. Sen onun en yakın arkadaşısın. Senin haberin olmayacak da benim mi olacak ?

diyerek alaylıca güldü.

- Bilmiyorum dedim ya Jisoo!  Jin, o kız hayatımıza girdiğinden beri benden uzaklaştı. Yüzünü bile göremiyorum artık. Nerden gelip girdiyse hayatımıza.

Öfkeyle bi anda aklıma geleni söylemiştim. Öfkem yerini yavaşça dehşete bırakırken içimden kendime küfürler sayıyordum. Yavaşça kafamı kaldırıp Jisoo' nun suratına baktım. Yandan bi gülüşle beni izliyordu. Hayır yani şu durumda gülünecek ne vardı ?

LOVE AGAİN ~ TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin