3

2.8K 264 108
                                    

Jisoo suratıma pis pis bakıp sırıtmaya başlayınca söyleyeceği şeylerden korkup hemen gitmek için ayaklanmıştım. Zorla koluma yapışıp çıkışta kafede buluşmak için söz verdirdi. O an kaçabilmek için söz vermek zorunda kalmıştım. Şimdiyse yapacağımız konuşmanın gerginliğiyle çıkış zilini bekliyordum.

Zil çaldığında uyuşukça yerimden kalkıp çantamı toplamaya başladım. Beni bekleyen Jimin 'e gitmesini işaret ettim. Nihayet çantamı alıp ben de bahçeye indiğimde Jisoo'yu aramak için elimi telefonuma attığım sırada koşarak gelip koluma girdi. Bu halleri gerçekten fazla sevimliydi. Bütün erkeklerin aklını başından alacak bir güzelliği vardı. Bana gelirsek.. O benim sadece sevdiğim bir arkadaşımdı. Gülümseyerek yanımda bir şeyler anlatan Jisoo'ya dalmıştım ki sert bir şeye çarpmamla duraksadım. Kafamı kaldırdığımda Jin ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu. Neden bu şekilde baktığına anlam veremeden gözüm biraz arkasında duran Lisa'ya takıldı. Ahh gerçekten bu kızdan hiç hoşlanmamıştım.Kendi düşüncelerimden kurtulup yan tarafımda kolumu sıkan Jisoo'ya döndüğümde bir süre yüzüne baktım. Tamam ben Lisa 'dan hoşlanmadığım için böyleydim ama Jisoo neden bembeyaz olmuştu. Anlam verememiş şekilde Jisoo'ya iyi olup olmadığına sorarken Kai'nin sesini duydum

-"Vayy demek o şanslı kız Jisoo'ymuş. Yakışır kardeşime"
dediğinde tam Kai' ye ne saçmaladığını soracakken Jisoo'yla Lisa arasındaki garip bakışmaya şahit oldum. Jisoo'nun daha fazla burada kalmaması gerektiğini fark edip elinden tuttuğum gibi okulun dışına sürüklemeye başladım. Arkamda çatık kaşlı bir Jin, gergin bir Lisa ve yaptığım hareketin şokuyla garip sesler çıkaran bir Kai bırakarak..
Aslında Kai'ye hak veriyordum. Şu an bir kızın elinden tutup yürüdüğüme ben bile inanamıyordum. Daha fazla düşünmemeye çalışarak Jisoo'yu en yakın kafeye sürüklemeye başladım. Az önce orada ne olduğunu bir an önce bana açıklaması gerekiyordu.

Kafeye gireli yaklaşık 20 dk olmuştu ve Jisoo elindeki içeceğiyle kafenin bütün mimari yapısını ezberlemişti. Bana bakmamak için girdiği çabaya kıkırdamamak için dilimi ısırdım. Buraya geliş amacı beni sorguya çekmekti ama şu an karşımda kurbanlık koyun gibi oturuyordu ve ben tabiki bu fırsatı kaçırmayacaktım.Jisoo'nun kendi iradesiyle konuşmayacağını anladığımda dayanamayıp söze girdim:

-Jisoo

-Hı..

-Artık anlatmaya başlamayacak mısın?

-Neyi anlatıcaktım ki?

-Jisoo!

Birden bağırmamla irkildi. Sonra kafasını hafif kaldırıp kendi çapında motive olup konuşmaya başladı:

- Bak şimdi nasıl anlatmalıyım bilmiyorum. Bazen kalbine bir şey olur ama sen ne olduğunu anlamazsın hani şey gibi ..ııı-kelebek evet aynen kelebek gibi

Boş bir ifadeyle suratına bakmaya devam ediyordum. Tanrı aşkına ne saçmalıyordu bu kız. Aşık mı olmuştu acaba? İyi ama bunun Lisa'yla ne ilgisi vardı ki? B-bi dakika.. Düşündüğüm şey olamaz değil mi? Aklıma gelen şeyle başımdan kaynar sular dökülmüştü.

- Jisoo.. Sen aşık mı oldun?

Söylediğim şeyle suratı iyice kıpkırmızı olmuştu. Hafifçe kafasını salladı. İşte şimdi tam anlamıyla ne yapacağımı bilmiyordum.

- S-sen Jin' e aşık mısın? Bu yüzden mi Lisa' ya öyle bakıyordun?

Cevaba muhtaç şekilde suratına bakarken yavaşca kafasını kaldırdı. 1-2 sn boş boş baktıktan sonra birden cırladı.

- Aiissh aptal mısın nesin Taehyung ? Ne Jin'inden bahsediyorsun. Ben Lisa' ya aşığım Lisaya!

Söylediği şeyle ağzım yarım metre açılmıştı. Jin' e aşık olmaması beni mutlu etse de Lisa'ya aşık olması pek beklediğim bir şey değildi. Bir süre daha salak gibi baktıktan sonra zor olsa da konuştum.

- Ama sen gayet güzel bir kızsın Jisoo

Gözlerini devirip tekrar yükselmeye başladı:

- Pardon ama Tae aptal mısın? Bu konunun güzellikle ne alakası var? Gerçekten kendime bir erkek bulamadığım için mi kızlara yöneldiğimi düşündün? Bana bak beni ne olarak gördüğün umrumda değil ama artık şu duruma bir hastalıkmış gibi yaklaşmaktan vazgeç. Ben erkeklere ilgi duymuyorum. Ve Lisa benim için dünyanın en yakışıklı erkeğinden daha cazip bi seçenek. Sen de homofobik gibi davranmayı bırak ve sana tavsiyem bir an önce kendinin farkına var.

- Ben kendimin gayet farkındayım.

Diyebildiğim tek şey bu olmuştu çünkü haklıydı. Biraz fazla üzerine gitmiştim. Sorarken demek istediğim bu değildi. Ya da buydu bilmiyorum. Sadece fazla şaşırdım ve ne diyeceğimi bilemedim. Ama sonuç olarak onu çok kırmıştım

-Jisoo özü-

-Neyse Tae yarın görüşürüz.

Hızlıca yerinden kalkıp kafeden ayrıldı. Ciddi anlamda hödüklük etmiştim.


Anahtarımla kapımı açıp eve  içeri girdim. Hızlı bir şekilde yukarı çıkacağım sırada annemle göz göze geldim. Hemen yanına gidip yanağına sulu bir öpücük kondurduğumda sıcacık gülümsemesini bana sundu. Saçlarımı okşarken sordu:

- Aç mısın annecim?

- Hayır, yedim bir şeyler.

Diyip gülümsedim. Kafasıyla onayladığında hızlıca yukarı çıktım.

Annemi çok seviyordum. Dünyanın en anlayışlı en melek annesiydi. Babamın yokluğunu bana hiçbir zaman hissettirmemişti. Böyle bir anneye sahip olduğum için gerçekten şanslıydım.

Proje ödeviyle ilgili konulara biraz göz attıktan sonra aşağıya inmeye karar verdim. Annem her zamanki gibi televizyonda klişe aşk dizilerinden birini seyrediyordu. Yavaşca yanına yaklaşıp kucağına uzandığımda kısaca bana bakıp dizisine geri döndü.

Yaklaşık yarım saattir izlediğim diziden dolayı kusmak üzereydim. Sürekli aynı şeyler zengin oğlan fakir kız holdingler şirketler.. Gerçekten aşk bu muydu ? Aşk dedikleri şey dizilerdeki gibi bir kız ve bir oğlan arasında geçenler miydi? Eğer sadece bunlarla sınırlı değilse neden bize yıllarca sadece tek tip aşk anlayışını dayatmışlardı ? Ahh cidden neler düşünü-

- Annecim ?
Annemin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım

-Efendim anne

-Daldın gittin bebeğim. Bir problem mi var ?

- Hayır. Sadece dizi fazlasıyla sıkıcıydı. Yani biraz da klişe ve aptalca.

Annem küçük bir kahkaha attı.

- Alt tarafı bir dizi Tae. Neden bu kadar takıldın?

Sorusunu es geçip konuşmaya başladım.

- Sence anne ? Sence de aşk bu mu ? Anlamı bu kadar basit  mi? 'Kız ve erkek arasında yaşanan şey.'

Sorduğum sorularla bi anlık duraksadı. Sonra biraz düşünür gibi yapıp konuşmaya başladı.

- Tabiki aşk sadece bu değil bitanem. Aşk senin de dediğin gibi bu aptal dizilerin anlattığı kadar basit olamaz. 
'Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden çok farklı bir dil gerekir' derler. Bu yüzden kimse aşkın tanımından bahsedemez ve onu   indirgeyemez. Yani demek istediğim annecim, aşk sadece bir erkek ve bir kadın arasında yaşanan şey değildir.

Tae dikkatle annesini dinlerken son cümlesiyle gerildi. Gergince yutkunup doğruldu. Annesine gülümseyip iyi geceler dileyerek hızlıca odasına çıktı. Annesi ise oğlunun arkasından gülümseyerek bakıyordu. Tabiki oğlunun şimdiye kadar hiç kız arkadaşı olmaması annesinin dikkatini çekmişti.

LOVE AGAİN ~ TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin