6 - "Tekila"

90.6K 3.3K 666
                                    

Öncelikle 2 tane soundtrack var. İlki Muse -  Uprising, çok severim kendilerini. Bölüm parçamız o olur. Diğeri ise Miley Cyrus - Cant be Tamed. Bar sahnesinde onu kullanın, çok gerekli olacak ciddiyim :D 

Bir de bölüm sonu notunu okuyun lütfen :*

"Tekila" Tekila.Tekila.Tekila.

Hücrelerimin yandığını hissediyorum. Her taraf karanlık. Sesler tamamıyla harabeye dönmüş beynimin her ücra köşesinde yankılanıyor, yankılandıkça yakıyor, yaktıkça acıtıyor. Gözlerim, üzerine tuz basılmış kesik gibi sızlıyor, onları aralayamıyorum. Tenimin yumuşak bir yeri kucaklamış olduğunu hissediyorum. Hava biraz küf ve biraz toz kokuyor. Neredeyim? Baygın mıyım?

"Tekila tekila tekila. Uzun zaman oldu. Babanın otoritesini kristal bir kadeh gibi fırlatıp attığını duydum. Hala parçalarını toparlamak için uğraşıyormuş. Tuzu ve buzu ne kadar toparlayabilirse tabi."

Tanımadık bir ses beynimin içindeki kaosu tetiklerken panik, tüm vücuduma alarm sinyalleri göndermeye başladı. En son Ayaz'ın kollarında, kriz geçirdiğimi hatırlıyordum. Şimdi neredeydim? Ayaz, Ayaz'a bir şey mi yapmışlardı?

Yavaşça toparlayabildiğim gücün tamamını göz kapaklarıma yönlendirirken, kalan uzuvlarımı da hareket etmeye zorladım. Bacaklarımın hareketlendiğini hissettim, ve başımı da kaldırabiliyordum. Göz kapaklarım, partnerlerini bırakıp aydınlığa doğru yol açtılar. İlk gördüğüm şey, sıvası dökülmek üzere olan yüksek, gri bir  tavandı. Çok çok yüksek bir tavan.

"Ayaz?" diye fısıldadım sesimi bulduğumda. Bir başkasına ait gibi çıkıyordu. Çatallı ve boğuk. Bu kadarı bile canımı deli gibi acıtmıştı. İki güçlü el, boğazıma yapışıp kalmış gibi hissediyordum. Boğuluyordum.

Az önce konuşan sesin yüksek sesli kahkahası kulaklarıma ulaştığında tüm beyin hücrelerim isyan etti. Hala toparlanamamış sinirlerimin en üst düzeyde algıladıkları uyartıları beynimde nükleer silah etkisi yaratıyordu. Adamın hırıltılı kahkahası öksürüğe dönüştükten sonra zorlukla konuştu. "Tekila kendine bir bira bulmuş anlaşılan. Haklısın dostum, tekila peşine bira içilmedi mi çok tatsız oluyor."

Zorlukla yerimde doğrulduğumda, boğazımdaki baskı biraz azalmıştı. Bana yaklaşan adım seslerini duyabiliyordum. Duyularım gereksiz bir mesai içindeydi bugün. "A-ayaz? Nerdesin?"

"Burdayım Safir."

Yatağın arkamda kalan tarafı çökerken hızla arkamı dönüp gözlerimi boş bakışlı gözlerine diktim. Buradaydı, sağlamdı. Kimse ona zarar vermemişti. Yarası beresi yok gibi gözüküyordu. Emin olmak için onu baştan aşağıya süzdüm. "İyisin."

Tek kaşını kaldırıp soru dolu bir yüz ifadesiyle bana bakarken midemin hareketlendiğini hissettim. Kaş kaldırmak... Ah sanırım onu biraz seksi gösteriyordu. Birazcık. Çok azcık.

"Kötü olmam için bir sebep mi var Safir? Baygınken kötü bir rüya falan mı gördün?"

Kafamın karıştığını dibine kadar anlatan bir ifade ile yüzüne baktığımda fısıldadım. "Bayıldım mı? Neden? Ayrıca neredeyiz? Ve ne kadar zamandır baygınım?" Ayaz yavaşça doğrulmama yardım ederken elim zonklayan başıma gitti. Kendimi viski dolu bir havuzda yüzmüş gibi hissediyordum. Sanırım iyi yüzme bilmediğimden, bol bol da yutmuştum. Yoksa bu baş ağrısına başka bir açıklama getiremiyordum. "8 saattir uyuyorsun Safir. Krizden sonra vücudun yorgun düştü. Sanırım ilk başta bayılmıştın ama sonra uyuyakaldın. Bir insan o kadar süre baygın kalamaz."

RuhsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin