12 - "Fırtına"

72.9K 3.1K 587
                                    

Diğer bölümü telafi amaçlı uzun bir bölüm ve kısa bir ara ile geri döndüm. Diğer bölümü daha 2 gün önce atmıştım hatırlarsanız.

Depresif bölümlerimizden biri ile karşınızdayım. Yazması en zor bölümlerden biri oldu diyebilirim. Destan'ın sürekli değişen ruh hali feci halde beynimi yordu, umarım buna değer bir bölüm olmuştur.

Bölüm şarkımız :  30 seconds to mars - Hurricane (Kanye West ile düet olmayan versiyonu). Multimediada bulabilirsiniz. Ayrıca Multimedia'da Safir'imizi de bulabilirsiniz, lakabını dibine kadar hakediyor :D

Keyifli okumalar :D

“Safir.”

Tanıdık sesin kulaklarına süzülmesi ile etrafına bakındı genç kız. Her yer, kör edici bir beyaza boğulmuştu. Çizgiler, yuvarlaklar, şekiller hiçbir şeyin yer bulamadığı beyazlığın ortasında, kulağında yankılanan yumuşak, tanıdık sesle dikiliyordu genç kız.

Sonu olmayan beyazlığı, tekdüzeliği utandırmak istercesine parlayan mavi gözleri ile taradı kız. Üzerindeki beyaz, uçuşan etekleri yerlere sürünen elbise, nereden geldiği bilinmeyen bir rüzgâr ile saçlarına eşlik etmek istercesine savruluyordu.

“Safir’im.”

Tekrar yankılanan sese taraf döndüğünde, karşısında beliren tanıdık yüzle beraber kırmızı kalbi, gümbür gümbür atmaya başladı. Nihayet sesini bulmuştu. Nefesini bulmuştu.

“Ayaz.”

Fırtına mavisi gözleri ilk defa dingin, yumuşak bir ışıkla parlayan, üzerinde beyaz bir pantolondan başka bir şey olmayan genç adam, çıplak ayaklarının attığı yavaş adımlarla genç kıza yaklaştı. Müzik aletleri ile uğraşmaktan nasırlaşmış uzun parmakları, tüy kadar hafif dokunuşlarla kızın yanaklarında gezerken hafifçe başını yana yatırdı.

“Beni özledin mi Safir? Seni çok özledim. Senin için çok endişelendim. Günlerdir seni arıyorum.”

Genç adamın kalın, pembe dudakları bükülürken hüzünlü bir ifade ile kızın yüzünü izledi. Avuçlarını kızın yanaklarına yaslamış, başparmakları ile elmacık kemiklerini okşuyordu.

“Seni çok özledim Ayaz. Neden bu kadar geciktin? Çok kötü şeyler oldu, ah çok çok kötü şeyler.”

Genç kızın inci tanesi büyüklüğündeki yaşları genç adamın parmaklarına damlarken adam, onu kendine çekip sarıldı. Çatlamış dudakları kızın alnında, gözlerinde ve göz yaşlarının değdiği yerlerde gezinirken kız titredi. Adam derin bir iç geçiriş ile kızın başını omzuna yaslarken parmaklarını, onu yatıştırmak istercesine saçlarının arasına soktu.

“Ne olduğu önemli değil Safir’im, bak, ben buradayım. Sen de buradasın, kollarımın arasında. Buradayken kimse sana dokunamaz, kimsenin kötülüğü sana ulaşamaz.”

Genç kız huzurlu bit gülümseme ile başını sallarken gözlerini yumdu. Genç adamın kendi kokusuyla karışmış ferah, nane kokusu burnuna dolarken ellerini adamın beline sardı. Fırtınası onu bulmuştu. Her şey bitmişti. Fırtına sonrası deniz nasıl durulursa, kız da öyle durulmuştu artık.

“Safir?”

Adamın endişeli sesi kızın gözlerini açmasına neden olurken, ona bu lakabı veren mavilerini genç adamın yüzüne dikti. Çatılı kaşlarla onu kendinden uzaklaştıran adam, beyaz elbisenin sardığı vücudunu baştan aşağıya süzdü. Elleri, üst bedeninin sağ tarafına dokunurken genç kız irkildi, canı yanmıştı.

RuhsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin