"Çıkabilirsin asker", dedi üsteğmen. Arkasından masasına döndü ve sertçe ellerini vurarak, "neredesin kardeş! Neredesin", dedi. İlk defa ayrıydılar. Çocukken sokakta, yemekte, kavgada gençlik çağında, askeri okulda, eğitimlerinde, ranzasında bile. Hep beraberlerdi ama bu sefer tek gitmesi gereken bir görevdi ve kendi eliyle göreve göndermişti. Başarısız olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Onsuz ölemezdi, hatta hiç ölemezdi. Çeçenya için kardeşi için, onu bekleyenler için...
Zezag uyanmıştı. Odasının penceresinden dışarı baktı ve bahçedeki büyük meşe ağacına alelacele fakat bir o kadar sağlam bağlanmış iki güçlü, bakımlı at gördü. Atların birinin semeri ona çok tanıdık geldi. Evet evet bu el işçiliğini tanımaması imkansızdı. Amcası Movsar'ın yaptığı semerler bu civar köylerde ünlüydü. Dahası Dağıstan'dan bile semerlerin namını görüp onları görmeye gelenler vardı. Fakat alışılmışın dışında bu semer koyu kırmızı renkteydi. Bir yerden anımsıyordu ama kimdi? Uyku sersemliğinden henüz kurtulamamıştı. Evin alt katına indi, tahta merdivenleri fazla gıcırdatmadan. Kireçle sıvanmış, İnguş Çeçen işçiliğiyle harmanlanmış güzel bir halının serildiği misafir odasına adımını attı. İçeri Hamzat'ı görme umuduyla girse de içinde kötü bir his vardı. Gördüğü iki yüz de çok tanıdıktı. Biri Hamzat'ın erkek kardeşi Şamil ve diğeri amcası Argun'du. Hatırladı kırmızı semerin kime ait olduğunu. Hamzat'ın pek sevdiği amcası Argun'du. Odadan aceleyle çıkıp misafirlere ikramda bulunmak için mutfağa gitti. "Hamzat'a ne oldu? İyi mi? Sağ mı?" soramıyor, kafasındaki binlerce cevapsız soru, kalbindeki sevdanın büyüklüğü altında ezilmemeye çalışıyordu.
Aklında tüm bunlarla beraber servis için yemek ve içecekleri hazırladı Zezag, çok sevdiği Hamzat'ın kardeşi ve amcasına. Servislerini yaptı ve kenara çekildi. Aklındaki sorulara her saniye başka bir soru ekleniyordu. Argun birden kaşığını sofraya bıraktı ve Şamil'e baktı. Zezag utanç içinde yere bakıyordu çünkü az önce Hamzat'ın adı çıkmıştı ağzından. Argun artık genç kıza Hamzat'tan haber vermesi gerektiğini anlamıştı ama nasıl yapacaktı? Nasıl diyecekti onca şeyi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEZAGi (Bir Çeçen Özel Tim Macerası)
Historical Fiction"Gerçek can yakıcıdır. Şeref vazgeçilmez. " Yazarlar : Caucasian Team Esra Güngör Ömer Ekinci Taha Sanay Editör : Şolokh Ülkü Menşure