Üsteğmen Murad askerleriyle yola çıkalı kırk saat olmuştu. Artık Grozni dışındaydılar ve Hamzat’ın en son görev yerindeki Rus birliklerinin bulunduğu yere gelmişlerdi. Grozni’nin yirmi mil uzağında kurulmuş bir karargahtı. Oldukça korunaklıydı. Betonlarla çevrili, içinde birçok bina olan ve Rusların en önemli savaş stratejilerini oluşturduğu yerdi. Girecekleri bina ana binaydı ve çevresinde küçük-büyük 4 bina daha vardı. Planını hazırlamıştı. Askerlerine bakarak anlatmayı başladı Murad:”Kapıdaki gözcüleri üç saatte bir değiştiriyorlar. Sızacağımız yoldaki küçük bina gözcülerini de 4 saatte bir değiştiriyorlar. Hedefe ulaşmak için bu beş can bize yeter, gerekmedikçe gürültüye neden olup dikkat çekmek ve plan dışına çıkmak yok.” Askerler kısık sesle “anlaşıldı komutanım” dediler. Artık gece tüm karanlığıyla Kafkasya üzerine çökmüştü. Kama ve susturuculu silahlarını ellerine aldılar, artık her şey hazırdı.
Üç asker karanlıkta karargahın ikinci girişine doğru sokuluyorlardı. Kapıya geldiler. Murad arkadan gelip bir askerin boynunu kırdı, diğerini vurdu. Diğer yöne baktığında Aslanbek bıçağını Rus askerin yumuşak göğsünden çıkarıyordu. Cesetleri görünmez bir yere çektiler. Artık içeridelerdi ve hızlı olmalılardı. Karargahın içinde gölge gibi hareket ettiler. Ana binaya giden yoldaki küçük binanın çatısındaki iki gözcüyü Aslanbek ve Mirza tek kurşunla etkisiz hale getirdikleri sırada Murad binanın kapısındaki askerin cesedini köşeye çekiyordu. Bu nerden çıktı diye birbirine baktı askerler. Planda olmayan birini öldürmüştü Murad artık çok daha hızlı olmalılardı. Ana binaya geldiklerinde kapıda iki asker gördüler. Murad el hareketiyle ikisinin de ölüm emrini verdi. Murad ilerledi ve iki askeri kapıdaki nöbetçileri kalplerinden vurdu. Ana binadan içeri girdiler önlerine üç asker çıktı. İçerideki askerler ne olduğunu anlamadan kalplerinden vuruldu. Planın tamamen dışına çıkmışlardı ve tek bir hedef vardı. Murad hızlıca merdivenleri çıkarken Aslanbek ve Mirza cesetleri tuvalete çekiyordu.
Rus komutan İvar’ın odasında içeri sertçe girdi Murad. İvar silahına uzanmaya çalışırken onu omzundan vurdu. Hemen gidip ağzını kapattı. Silahını masanın üzerine koydu ve kamasını çıkartıp nefes borusuna bastırıp sordu “Hamzat nerede?”
Yüzbaşı Alexander ve Ömer Avturkhanov, Grozni’nin on beş mil dışında köyde bir barakayı gözlüyorlardı. Alexander “sakin görünüyor , dedi. Ömer, “istihbaratımız doğruysa içeride bir Çeçen asker var. Girdiğimizde bu kadar sakin olmayacak”, diye cevap verdi. Alexander iki askerini evi taraması için içeri yolladı. Bir asker kapıyı kırıp, diğeri içeri girdi. İlk giren asker ne olduğunu anlamadan boynu kırıldı diğeri kalbinden kamayla vuruldu. “İstihbarat doğru”, dedi yüzbaşı. Askerleri içeri yolladı ve evden silah sesleri geldi. Dışarı çıkan kimse olmadı. Şimdiden yedi askerini kaybeden Alexander gözlerinden alev fışkırarak evi kurşunlama emri verdi. İçeri kurşun yağıyordu. Hamzat yerden kafasını kaldırdığında, yaşlı kadının kanlar içinde yerde yattığını gördü. Yanına doğru süründü, yaşlı gözlerini kapattı. Ona can borçluydu ama o onun yüzünden ölmüştü. Nefretle sardı yaralarını. Tıpkı bir anne aslan gibi kararlı ve korkunç gözleri düşmanın geldiği yönde, hiddetle dişlerini sıkarak ayağa kalktı. İçeri giren hain bir Çeçenin silahını indirip boynunu kırdı, diğerine kamasını fırlattığı esnada arkadan kafasına bir Rus asker dipçikle vurdu.
Ömer Avturkhanov ve Alexander yerde yarı baygın yarı hayatta olan askere bakıyorlardı. Ömer silahını çıkardı ve Hamzat’ın kafasına doğrulttu. Alexander, Ömer’in silahını tuttu, “neyi bildiğini ve bildiklerini kime söylediğini bilmeden onu öldürmek aptallık olur. Barakayı arayın ne varsa alın. Onu sorgu aracına götürün ve arabaları hazırlayın karargaha dönüyoruz” diye emir verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEZAGi (Bir Çeçen Özel Tim Macerası)
Historical Fiction"Gerçek can yakıcıdır. Şeref vazgeçilmez. " Yazarlar : Caucasian Team Esra Güngör Ömer Ekinci Taha Sanay Editör : Şolokh Ülkü Menşure