Hikayeyi Hazirandan beri yazıyorum hâlâ bitiremedim. Okuyan kaldı mı gerçekten ya?
[ Dürüst olmayım, boş vaktim çok var ama çok fazla üşeniyorum 😭]•••••
" Sen yaptın değil mi orospu çocuğu? SEN ÖLDÜRDÜN! NEDEN KABUL ETMİYORSUN ARTIK! SENİN YÜZÜNDEN BÜTÜN AİLEM DAĞILDI. "
" Jinyoung dur artık! Lütfen dur! Öldüreceksin adamı lütfen yeter. Doğruyu bilmiyoruz bırak hadi! "
" BURADA NE OLUYOR? "
" O yaptı işte biliyorum, o yaptı. Ona çok fazla güveniyorum ve inanıyorum, suçlu işte. Bu adam yaptı! "
Yere- dizlerimin üstüne- çökerken her şeyin iyice kötüye gittiğini farkediyordum. Nefes almak, bu hayatta yaşamaya devam etmek gittikçe zorlaşıyordu.
Nasıl bu duruma gelmiştik biz?
~~~~~~~
*3 saat önce*
" Ah! Hoş geldiniz Bay Park. İçecek bir şeyler ister misiniz? "
Kafamı iki yana sallayıp önümdeki yalaka polis memuruna doğru eğildim. Fısıldayarak konuşmadan önce etrafı kontrol etmiştim.
" Buraya size bir şey söylemeye geldim. " Anladığını belirtircesine eline bir kağıt alırken onu durdurmuştum.
" Ben Mark Tuan'a karşı şikayetimi ve suçlamalarımı geri çekiyorum. " demiştim hızlıca. Gözleri büyüyerek içme ciddi olup olmadığımı anlamak için yüzüme baktı. Ardından arkasına yaslanarak saçlarını karıştırdı.
" Siz iyi misiniz? Bu kadar şey olduktan sonra neden vazgeçtiniz. "
Derin bir nefes vererek onaylarcasına kafamı salladım." Çünkü onun suçlu olmadığını biliyorum, her zaman biliyordum. Sadece ona çok fazla kızgındım bu yüzden onu bu şekilde suçladım. Kendimde değildim. "
Sıkıntıyla nefesini verip kalemin arkasını dişledi. " Peki benden ne yapmamı istiyorsunuz? "
" Onu serbest bırakın, size gerçek suçluyu getireceğimden emin olabilirsiniz. "
Kaşları çatılırken bu kez son olacağını düşündüğüm bir soru sordu. " Peki size neden bu konuda yardım edeyim? Benden size güvenmemi beklemeyin. "
Küçük bir gülmenin ardından tekrar ciddi halime geçmiştim. " Bay Kang, güvenmenize gerek yok. Ne kadar paragöz bir insan olduğunuzu bilirim. Her konuda anlaşabiliriz. "
Ayağa kalkarken o da kalkmış ve elimi sıkmıştı. " Onu hallettim bilin. "
Gülümseyerek odadan çıktım.~~~~~~~
" Jinyoung bu adres kimin? "
" Jackson sus ve arabayı sür diyorum sana. Gidince görürsün. "
Omuz silkerek gözlerini devirmişti. " İyice kölen belledin sende beni, üzüyorsun. "
Başımı iki yana sallayarak gidene kadar camdan dışarıyı izlemiştim.
Geldiğimizde hızlıca inip evin zilene bastım." Hoş geldiniz efendim ne için gel-"
Hizmetçi kadını yana çekerek içeri girmiş ve hızlıca merdivenlerden çıkarak odaların hepsine tek tek girmeye başlamıştım.
Sonunda aradığım 50-60 yaşlarındaki adamı görünce yüzümde bir sırıtma oluşmuştu. Şaşkın bir ifadeyle bana bakarken yakasına yapıştım.
" Sendin değil mi! Şerefsiz herif, sen yaptın. "
" N-ne? Neyden bahsediyorsun sen? "
Dişlerimi sıkarak nefret ettiğim yüzüne iğrenerek baktım. " Sen öldürdün, hepsi senin planındı. "
" Eeeh! Ne diyorsun sen be? Çık git evimden. " Beni ittirince yalpalamış ve düşmekten son anda kurtulmuştum. Hızlıca tekrar yanına gidip suratına bir yumruk attım.
" Bir çocuğun elinden şirketi almayı çok kolay gördün değil mi? Aynı anda hem onu hapse attırıp beni de devre dışı bırakmayı planladın. "
Ardından tekrar tekrar, ona izin vermeden bir kaç yumruk daha attım. O sırada Jackson'ın bağırma sesini duymuştum. Kapının kilidini açmıştım.
" Jinyoung kes şunu! Ne yapıyorsun sen Tanrı aşkına? Kendinde değilsin lüt-"
O sırada Jackson sözünü kesip hızlıca önüme geçince yere düşmüştü. Adamın ona vurması beni daha fazla sinirlenirken ittirerek yere düşürdüm ve üstüne çıkıp yüzüne ardı kesilmeyen yumruklar attım.
" Sen yaptın değil mi orospu çocuğu? SEN ÖLDÜRDÜN! NEDEN KABUL ETMİYORSUN ARTIK! SENİN YÜZÜNDEN BÜTÜN AİLEM DAĞILDI. "
" Jinyoung dur artık! Lütfen dur! Öldüreceksin adamı lütfen yeter. Doğruyu bilmiyoruz bile bırak hadi! "
Kapının önünde duran Mingyu ile durup adamın üstünden kalktım. Şaşkın olduğu her halinden belliydi. Sonuçta babasını çok fena dövmüştüm. " BURADA NE OLUYOR? "
" O yaptı işte biliyorum, o yaptı. Ona çok fazla güveniyorum ve inanıyorum, suçlu işte. Bu adam yaptı! "
Yere- dizlerimin üstüne- çökerken her şeyin iyice kötüye gittiğini farkediyordum. Nefes almak, bu hayatta yaşamaya devam etmek gittikçe zorlaşıyordu.
Nasıl bu duruma gelmiştik biz?
Hepsi o gün Mark ile konuştuktan sonra sabaha kadar düşünmem sonucunda olmuştu. Ona güvenmiştim ve hâlâ güvenmeye devam ediyordum.
Başka yapacak hiç bir şeyim yoktu, tek suçlu şuan o gibi geliyordu ama gelip bunu yapmam gerçekten çok kötüydü.
Kolumdan tutulup kaldırıldım ve çekilerek odadan çıkartıldım.
" Çık evimden! Bir daha buraya adımını atma Jinyoung. Babama eğer bir kere daha yaklaştığını görürsem yemin ediyorum ki seni yaşatmam. "
Sinirli yüzüyle bir iki adım geriye gittim. Doğru düzgün yürüyemiyordum bile. Jackson koluma girip derin bir nefes verdi.
" Hadi gidelim, iyi gözükmüyorsun. "
•••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love-impaired // Markjin
Fanfic♣ Ve bu acıtmasına rağmen bunu daha fazla sürüklersek yaralarım daha fazla acıtacak. Seni sevdim ve karşılığında sevildim yani bu benim için yeterli.