3

504 40 211
                                    

(Saat 22 suları)

Kardeşim Han'dan buluşma saatlerini öğrenip harekete geçmemiz nasıl gerçekleşti hatırlamıyordum

Şimdi de sadece bir sokak lambasının aydınlattığı ıssız ve loş bir sokakta başında beklediğim elleri ve ayakları bağlı ağzı ise bantlı Eun İm'e bakıyordum. Hafiften yağmur da serpiştiriyordu üzerimize.

Çırpınmalarının gereksiz olduğunu kavrayamamıştı daha, yazık. Ama bunu Chanyeol istedi , sik beyinli. Üzgün değildim ve olmayacağım da.

Karşısında bağdaş kurmuş ağlamaktan balon gibi şişmiş gözlerine her ne kadar göremese de iğrentiyle bakıyordum. Her gece başkasının altına giren bu kızdan ne buluyorlardı halâ anlayabilmiş değildim. İğreniyordum böyle sikten başka düşünemeyen lağamlardan. Cidden. Şimdi kusacaktım şuraya.

Sokağın başına hızla gelip ani fren yaparak duran motosiklete dönmüştü hepimizin bakışları. Gerizekalı, az daha yere düşecekti.

Koşayım derken yerdeki taşa takılıp düşmekten son anda kendini kurtaran kardeşimden başka kimseyi tahmin edemediğin insana bakıyorduk. Ki kardeşimdi de.

Kızı ve beni es geçip direkt arkamda olduğunu unuttuğum kızla aynı durumda olan Palet Kafalı'ya gidince göz devirmeden edemedim. Kendisi istemişti o eve girmemesini, ben de ağabeylik görevimi yapıp engellemiştim. Ne gerek vardı bu kadar endişelenmeye?

'İyi misin? Tanrım! Sana bir şey yapmadı, değil mi? Hun?'

Maskeden ve loş ışıktan görememiştim ama ağlıyor muydu Bebek Suratlı'm?

Hızla ayağa kalkıp arkamdaki kardeşime döndüm. Omuzuna koyduğum elimle bana dönmesini sağlayacakken aniden ayağa kalkıp beni ittirmesiyle geriye sendeledim. Ve sadece bir defalık ittirmeyle de son bulmamıştı.

'Sana sadece Chanyeol'le o kızın evine gitmesini engelle demiştim! Ama sen ne yapmışsın?! Getirmişsin neresi olduğu belirsiz sokağa, tutmaya kıyamadığım ellerini bağlamışsın! Dahası yağmur yağdığı halde yerde oturtmuşsun! Ağabey, ya hasta olursa? Dayanamam ben onu öyle görmeye. Hasta olursa dayanamam ben.'

Son cümlesinden sonra tırtıklı duvara ittirilmiş bedenime sarılıp başını omzuma koyup ağlamaya kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı.

Sepebsizce hızlı atan kalbimle eldivenli ellerimden birini sırtına diğerini de saçlarını kapatan şapkanın üzerine koydum.

Sakinleşmesi için yavaş yavaş ellerimi hareket ettirirken bir taraflarıma kaçmış sesimle konuşmaya çabaladım.

'İstersen onu buradan götürebilirsin. Yeter, ağlama kardeşim, ağlama. Ben de ağlamana dayanamıyorum. Hadi götür onu.'

Halâ omuzumda ağlarken bu sefer sinirli sesimle söylendim ve arkadan hafifçe omuzuna vurdum

'İlla hasta mı olsun istiyorsun lan? Götür işte Palet Kafa'yı. Bak, gördükçe ellerim kaşınıyor sonra sen ağlıyorsun.'

Hızla benden ayrılıp Gökkuşağı Kafalı'nın yanına çöktü. Botunda sakladığı bıçağı çıkarıp kılıfından da çıkardı.

Arada bir ağzından kaçan hıçkırıklar eşliğinde Paleti'yle ilgilenirken halâ akıtıyor olduğu göz yaşlarına olan sinirimle kızın yanına çöküp sol elini bileğinden tuttum.

'Hangi elinle okşadın Kül Saçlı'mın bacağını?... Bu mu yoksa diğeri mi?... Her neyse~. Seni bir daha sevgilim Chanyeol'ün yanında görmeyeceğim,tamam mı?'

Stay With Me (BaekYeol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin