"Gülleri sevmezdim, lakin
Gül kokulu bir kadın sevdim, dikenleri kanattı avuçlarımı
Sızdı kalbime kokusu taht kurdu yüreğime."
"Ölümden korkardım, lakin
Ölü bir adam sevdim,
Yaşama muhtaç kaldım,
Kalbim atınca yaşadığımı, ancak ölünce anladım."
Ada...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tarih tekerrürden ibarettir ve her ne kadar onu değiştirmeye çalışırsanız çalışın sonuç aynıdır. Siz yalnızca aynı sona ulaşan alternatif bir yol bulursunuz. Olacakları değiştirebilirsiniz fakat hikayenin sonu hep aynı kalacaktır.
Her hayat herkesten bir parça taşır bu yüzden her aşk bir masal ve her son bir klişedir.
(3.Göz) Fransa, 1815
Genç kadın, elbisesinin son rötuşları için çıktığı platformdan geniş, üçlü, boy aynasına bakıyordu.Hizmetlileri dört bir yanını sarmış, kimi elbisesiyle ilgileniyor, kimi saçını yapıyor, kimiyse genç kadının, kendinden bir şey istemesini bekliyordu.
"Bitmedi mi hala, Maria?" diye yakındı genç kadın sabırsızca.
"Bitti efendim." derken Maria ve yardımcısı Julia, elbisenin eteklerini bırakıp kenara çekilmişlerdi. O sırada genç kadının saçını yapan yardımcısı Ronnie işini bitirmiş ve genç kadına iki farklı özel yapım takı seti gösteriyordu.
Biri altın ve diğeri pırlanta olan bu setlere bakarken bir yandan da kan kırmızısı, düşük kol, işlemeli, kabarık elbisesine hangisinin daha çok yakışacağını düşünüyordu genç kadın.
"Sence hangisini takmalıyım Ronnie?" diye sordu genç kadın gözlerini hizmetlisine dikmişti. Ronnie her ne kadar şaşırsa da bu onur verici durumu geri tepmek istemedi.
"Bana düşmez lakin pırlanta takımın sizin güzelliğinize daha da yakışacağını düşünmekteyim, efendim." derken yüzünü yere doğru eğmişti.
Genç kadın olumlu bir şekilde başını sallayıp mırıldandı. "Ben de öyle düşünmüştüm, pırlantayı takmak istiyorum."
Ronnie elindeki diğer seti Julia'ya verdikten sonra pırlanta setin kolyesini genç kadının çıplak gerdanına, gösterişli küpeleri kulaklarına ve yüzüğü sağ el yüzük parmağına taktı. Ronnie geri çekildiğinde genç kadın üçlü aynasına baktı tekrardan ve kendini beğeniyle süzdü. Kıvrılmış, gece karası saçları yarısı açık kalacak şekilde toplanmış ve uzun kabarık elbisesi takıları ve makyajıyla bir bütün oluşturmuştu.
Genç kadın gülümsedi.
Odadaki herkes ona hayranlıkla bakıyordu. "Ne kadar güzel bir genç hanım." diye düşünüyorlardı. Tüm güzellikler onda toplanmış gibiydi. Gece karası saçları ve bembeyaz teni, kan kırmızı elbisesiyle buluşunca adeta melek gibi olmuştu.
Genç kadın önceden giydiği saydam, taşlı ayakkabılarının üstünde kuğu gibi süzüldü ve hizmetlilerinin açtığı kapıdan dışarı yöneldi. Merdivenlerden aşağı inip Ronnie'nin, üzerine pelerinini atmasını bekledi ve pelerini sırtlanır sırtlanmaz atlı arabanın açık kapısından içeri bindi.
