15.BÖLÜM: "Güller ve Dikenler" *PART I*

19 1 0
                                    


HAYDEN CALNIN - For My Help

🥀


Güllerin dikenleri vardır. O dikenler sadece güle dokunmaya cesaret edebilenin canını yakmaz.

Güle dikenlerinden tek kavrayabilen şey ölümdür.

Bir güle sahip olmak isteyen kişi, önce o gülü onu sevdiğine inandırır, sonra o güle güven aşılar fakat bir gün onu yaşam damarı olan toprağından ayırır ve onu alıp bir kere kokladıktan sonra bir kitabın arasında kurumaya mahkum bırakır. Gülü sevip sonsuza kadar saklamanın tek yolunun bu olduğunu düşünen o kişi aslında hem gülü eşsiz renginden hem de tazecik kokusundan olan gülü oracıkta bir kitabın arasında unutur gider. Zavallı gül sonsuz bir güven duyduğu ve sevgisine koşulsuz inandığı o kişinin aslında bir yalancı olduğunu, onu tek terk etmeyecek şeyin hala onu sarmalayan dikenler olduğunu anladığında artık çok geçtir fakat dikenler hala orada onunladır ve ne kadar geç olsa da her şey aslında işte şimdi bitti dediğimiz yerde başlar. Umut, oyunun sonunda saklandığı yerden çıkar ve hayatı sobeler. İşte o zaman kitabın arasındaki gül, dikenleriyle birlikte toprağa düşer. Toprağa karışır ve yeniden doğduğunda artık koşulsuz sevdiği ve tek güvendiği şey dikenleridir.

Unutmayın, bir gül dikenleri varsa güldür ve bir gülü dikenlerinden yalnızca o izin verirse ayırabilirsiniz.

İşte o gül benim, kurumaya mahkum edildim fakat toprağa düşüp yeniden doğdum, tek bir farkla; artık dikensizdim ve dikenlerime tekrar kavuşmak için her şeyi yapardım.

Ben o gülüm fakat zavallı değilim; sadece gözlerimi yumdum, susuyorum. Gözlerimi yumdum ve susuyorum diye kabullendiğim sanılmasın. Gözlerimi açtığımda bakacağım ilk kişiyi cehennemimde yakacağım. Konuştuğumda kelimelerimden akan zehrimi baktığım ilk kişiye sunacağım.

Gözlerimi açtım. İlk gördüğüm kişi Lucien oldu. Dudaklarımı araladığımdaysa kelimelerimden akan zehir onun kanına karıştı. Yavaşça acı içinde öleceksin Lucien.

"İyiyim." Eksiğim. Hayatımda hiç, birkaç dakikanın bir ömre bedel olabileceğini düşünmemiştim. Hiçbir kelime bu kadar çok canımı yakmamıştı. Ona gülümsedim ve bunu yaparken dudaklarımın parçalandığına yemin edebilirdim. "Biliyorsun, arada oluyor böyle." diye palavradan bir cümle dudaklarımdan firar ettiğinde aslında söylemek istediğim şey bu değildi. Şu an o kadar afallamıştım ki, aklım o kadar karışıktı ki hangi Jocelyn olduğumdan bile emin olamıyordum. Anılar iç içe geçmiş, geçmiş Jocelyn ve Damian gitmeden önceki Jocelyn'in anıları bir olup beni bir karmaşanın içine sürüklemişti.

"Bu aralar daha sık olmaya başladı, sanırım Lucid Cadılarına ufak bir ziyarette bulunsak iyi olacak."

Lucid Cadıları da neydi? Düşün Jocelyn, düşün! Ansızın şakaklarıma bir bıçak gibi saplanan ağrıyla düşünmeyi bıraktım. Yalnızca bakışlarımı Lucien'ın kehribar rengi irislerine dikerek ona gülümsedim. "Elbette."

Lucien'ın yardımıyla ayağa kalktığımda bir an dengemi kuramayıp boşta kalan sol elimi beyaz gömleğin kapladığı göğsüne koyduğum sırada gördüğüm parlak şeyle kaskatı kesildim. Siktir oradan! Yüzük parmağımda oldukça büyük bir tek taş yüzük bana el sallıyordu.

"Lucien'la evlendik ya aptal!" diye konuştu bir ses kafamın içinden saklandığı yerden çıkarak. Bu ses önceden duyduğum fısıltıdan farklıydı çünkü konuşan ses bendim. Benim bir yansımamdı. Belki de geçmiş Jocelyn'di. 'Belki de' değil kesinlikle öyleydi, oydu. Gözlerimi yumdum ve yüzümü hemen dibimde duran Lucien'a bakmak için kaldırdıktan sonra gözlerimi araladım. Nefesi hafif aralık kalan dudaklarımdan içeri süzülüyordu. Evlenmesine evlenmiştik de biz bu zamana kadar nasıl oldu da ölmemiştik? Biz ölümlüydük yani en azından ben öyle olduğunu tahmin ediyordum. Ah, sıçarım şimdi tahminime bana kesin cevaplar lazımdı ve bunun içinse günlüğüme ulaşmam gerekiyordu. Burada kesin bir haltlar dönüyordu ya da ben aklımı yitiriyordum.

GÜLLER VADİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin