4.BÖLÜM: "İğnenin Ucundaki Zehir"

113 9 0
                                    

RUELLE - Carry You ft. Fleurie

🥀

Freya...

Güzeller güzeli ölüm tanrıçası...

Bana böyle seslenmişti ya da ben öyle sanmıştım, bilmiyorum. Bugünlerde tuhaf bir his bedenimi ele geçirmiş, daha önce yaşamadığım şeyler aklımda nüksetmişti. Bu yüzden umursamamaya çalıştım ve yavaşça geri çekildiğimde bakışlarımı hızla Celeste'e yönelttim.

Boğazını temizledi ve gülümsedi. "Otursana." dedi eliyle hemen yanını göstererek. Ne ara oturmuştu, bilmiyorum ama onun isteğine uydum ve yarım ay şeklindeki masanın diğer ucuna oturdum.

O sırada, elinde yuvarlak bir tepsiyle genç bir adam yanımızda belirdi. "Ne alırsınız?"

"Mojito."

Gülümsedi. "Elbette." dedi ve gitti. Tam o sırada karşımda bir hareketlenme oldu. Oraya odaklandığımda Damian'ın kendi kendine bir şeyler mırıldandığını gördüm fakat diğer seslerden dolayı duyamıyordum. O an kulağıma küçük fısıltılar doldu ve aralarından biri netleşmeye başladı.

"Onun karşısında ne-" derken bir anda, Damian gözlerini bana odakladı ve konuşmasını yarıda kesti. O an panikle gözlerimi kaçırdığımda fısıltılar yok oldu ve ben Ryan'la göz göze geldim. Ne olmuştu biraz önce?

Ryan sorgularcasına gözlerini kıstığında bundan rahatsız olarak bakışlarımı kalabalığa çevirdim. Tam o sırada siparişimi alan genç adam geldi ve benim içkimle beraber diğerlerine de bir şeyler bırakıp yanımızdan uzaklaştı.

İçkimi elime aldığımda Celeste koluma dokunarak beni durdurdu ve kendininkisini de alarak benimkine yaklaştırdı. İçkilerimizi tokuşturduğumuzda müzik değişti ve masamız diğerlerine nazaran daha da aydınlatıldı.

"İyi ki doğdun." dedi Celeste ve diğerleri de ona eşlik etti. Gülümsedim.

"Teşekkür ederim." derken Celeste'e sarılmıştım ve hemen ardından içkimden bir yudum alıp masaya bırakmıştım.

Kalabalığın arasından gelen pasta ile gülümsemem genişledi ve o an bir anı, odamın kapısını tıklattı. Gülüşüm yüzümde donduğunda bekledim. Belki bu sefer çalıp çalıp gider diye. O sırada pastam gelip önüme konmuştu. Anı, kapımı açmayı denedi fakat yapamadı. Bu sefer o kapıyı kitlemiştim. Bu yüzden arkasını döndü ve geldiği yere geri döndü.

"Dilek tut."

Başımı onaylarcasına salladığımda gözlerimi kapattım. Ama keşke kapatmasaydım.

"Ne diledin, prensesim?" dedi bir adam.

"Dilekler söylenmez ki." dedi küçük bir kız.

"Ben biliyorum ama ne dilediğini."

"Neymiş o?" dedi minik kız merakla.

"Babanın bir öpücük vermesini." dedi babası, kızına yaklaştı ve bir öpücük kondurdu yanağına.

"Ya hayır bilemedin." dedi küçük kız yakınırcasına. "Hem ben babamdan istediğim zaman bir öpücük alabilirim ki."

"Bak sen."

"Ayrıca dileklerimiz her zaman olabilecek şeyler olmamalıymış, annem öyle dedi."

GÜLLER VADİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin