0.5

109 12 19
                                    

Ertesi gün aşağıya kahvaltıya indiğimde Shine omuzuma kondu ve bana bir mektup uzattı. Mektup annemden gelmişti. Açtım, ve okumaya başladım.

Sevgili Crystal,

Boynundaki yılan derisinin bu doğum gününde bir anda büyümesi hakkında hiç bir fikrim yok maalesef. Gözünün renk değiştirmesi de aynı şekilde, yine aklıma bir şey gelmiyor. Eğer gözünün rengi eski haline döndüyse geri mektup gönderme, geçmediyse gönder.

Seni seviyorum,
Annen Maledictus.

Mektubu okumayı bitirdikten sonra kağıdı katlayıp cüppemin cebine koydum. Sabah aynaya sadece kıyafetimi düzeltmek için baktım. Boynuma veya gözlerime hiç dikkat etmedim.

Slytherin masasında Draco'nun yanlız oturduğunu görünce onun yanına doğru ilerledim. Bu sefer karşısına oturmak yerine yanına oturdum.

"Draco, annemden mektup gelmiş. O da bir şey bilmiyormuş. Bu arada gözlerim eski haline dönmüş mü?" diye sordum. Draco hemen kafasını çevirdi ve gözlerime baktı.

"Evet, eski haline dönmüş." dedi Draco kafasını sallayarak. Bir oh çektim.

"Peki ya boynun? Hala o kadar yaygın mı?" diye sordu fısıldayarak.

"Ona burda bakamayız, herkes burda." dedim etrafıma bakarak.

"Bekle, bir versene mektubu ben de okuyayım." dedi ve ona mektubu uzattım.

Okumayı bitirdiğinde,

"Annenin adı Maledictus mu? Maledictus'un üzerinde kan laneti olan geceleri canavara dönüşen kişiler olduğunu biliyor musun?" diye sordu.

"Annem hep anneannemin ve dedemin normal insanlar olmadığını söylerdi. O adı onlar koyduysa pek şaşırmam. Annemi sevmezlermiş." diye cevap verdim.

Draco'dan

Anladım dedim ve büyük salonun dışına yöneldik. Kapıdan dışarı çıktığımızda  Cedric Diggory'i görmemiz bir oldu.

"Crystal? Malfoy?" dedi Diggory şaşkınlıkla. Onun adı ve benim soyadımın yan yana geldiğini fark edince istemsizce yüzümde buruk bir gülümseme oluştu.

"Cedric?" dedi Crystal aynı ses tonu ile.

"Nereye gidiyorsunuz?" diye sordu Diggory. Ne cevap vereceğimi bilemeyerek Crystal'a döndüm. Elim onun bileğinde nereye gidiyoruz ki?

"Profesör Snape beni ve Draco'yu çağırmışta, muhtemelen son ödevi yapmadığımız için bize ceza verecek." dedi Crystal hiç bir stres olma ifadesi olmadan.

"Size bol şans çünkü Profesör Snape ilk önce odasındaki tüm kitapları temizlettiriyor sonra hepsini alfabedik sıra ile yerine yerleştiriyor."

Crystal bıkkınlıkla dudağını büzdü. Yapma öyle dudağını Allahsız bulanık.

Diggory gidince ikimizde rahatlıkla nefes verdik ve boş bir sınıfa girdik.

Crystal dün boynuna küçük şal gibi bir şey sarmıştı o yılan derisi gözükmesin diye, muhtemelen çıkatmayı unutmuş çünkü hala boynunda duruyor. Onu çıkardıktan sonra bana sorar gözlerle baktı.

Boynuna baktığımda derinin aynı büyüklükte durduğunu gördüm, bir kaç saniye sonra deri çok az büyüyünce korkuyla gözlerim açıldı.

"Noldu?" dedi Crystal endişe ile.

"Az önce çok az yayıldı. Yayılışı boyanın dağılışı gibi."

"Draco, sen ciddi misin?" diye sordu Crystal, gözleri dolmuştu. Hışımla elini saçlarına geçirdi ve sağ eli ile duvara sert bir yumruk attı, sonra alnını vurduğu duvara dayadı. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

betrayal // malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin