------------------ 2 ay sonra ----------------------
Yine bir okul sabahı, yine otobüste okula gitmeye çalışan bir Doyoung. "Neden bu okulu tercih ettim ki, gerizekalıyım ben harbi gerizekalıyım." diye kendi kendine söyleniyordu. Otobüs sıkıcı fakat bazen komik şeylerin olduğu bir yerdi Doyoung için. Mesela, geçen günlerde önündeki teyze ve onun yanındaki teyze birbirlerine kaynanalarını anlatıyor ve mahalle dedikodusu yapıyorlardı. Mahalle dedikodusu işte şu şununla görülmüş. Aaa vah vah vah... Falan filan diye devam eden muhabbetlerdi işte yani. Bazen eğlenceli olabiliyorlardı.
Doyoung, şuan neden bunları düşündüğünü düşündü.( O nasıl bir cümle oldu ya vzjsjxj) Neyse diyerek, derslerini düşünmeye çalıştı. İlk ders matematikti ve Doyoung sevindi. Çünkü o matematiği çok severdi. Yanında oturan kişiyi düşünmeye başladı. Oturmaya başlayalı yaklaşık olarak 2 ay olmuştu ama Doyoung hâlâ Jaehyun'a alışamamıştı. Jaehyun ona soğuk davranıyordu, Doyoung da ona soğuk davranıyordu. O yüzden derslerde kendini diken üstünde hissediyordu.
İneceği durağa geldiğini fark ettiğinde hemen düğmeye basıp indi. Koşarak okula doğru gitti. Okulun kapısından girerken Taeil'le karşılaştı. "Oo, Doyoung naber?"
"İyi Taeil, sen?"
"Ben de iyi. Evlilik nasıl gidiyor?"
"Ne evliliği?"
Doyoung anlamayarak Taeil'e bakarken Taeil gülmeye başladı. Doyoung anladığında Taeil'e vurmaya başladı.
"Yah, tamam vurma Doyoung yaahh."
"Sen de bana imalarda bulunma o zaman. Zaten çocuğa gidip, Düğün ne zaman, diye sordun. Utancımdan yerin dibine giriyordum."
"Ama napıyım sen bizi düğününüze çağırmıyorsun. Bari Jaehyun'a sorayım dedim. DoJae real yanii."
"Sus be. Ben gay miyim?"
"Evet."
"Hayır, değilim. Aaa nereden çıkıyor böyle şeyler?"
"Aşıksın aşık itiraf ettt."
"Of. Bay Kwon'a da aşk olsun. Beni niye oturttu ki onunla!?"
"İyi hatırlattın, bir ara Bay Kwon'a teşekkür etmeliyim."
"Salak."
İkisi birlikte gülerken sınıflarının önünde olduklarını fark etti. Birbirlerine sarıldılar ve ayrılacakları anda sınıfın içinden Jaehyun'un çıktığını gördüler. Doyoung ve Taeil'e değişik bakışlar atan Jaehyun en sonunda bakışlarını ikiliden çekip lavaboya doğru yürüdü.
"Seni kesinlikle kıskandıı!!!"
"Saçmalama ya. Sadece şaşırdı."
"Kıskandı."
"Hayır, kıskanmadı."
"Benim gibi müko bir varlık kıskandı diyorsa kıskanmıştır. Tamam mı benim canım arkadaşım?"
"Of, ne söylersem söyleyim kabul etmeyeceksin değil mi?"
"Beni çok iyi tanıyorsun. Hadi git de Jaehyuncuğun kıskanmasın ehehehhe."
Doyoung Taeil'e gözlerini devirerek sınıfına girdi ve yerine oturdu. O oturduktan yaklaşık 1 dakika sonra Jaehyun içeriye girdi ve Doyoung'un yanındaki yerine oturdu.
Onlardan sonra hoca da girdi ve ders başladı. Doyoung çok sevdiği dersi dinlemek yerine, Jaehyun'un Taeil'le ikisine attığı bakışları düşünüyordu. Yüzündeki gülümsemesi artarken, Jaehyun bunu fark etti ve
"Doyoung, neye gülüyorsun?"
"Ha... Hiçbir şey ya. Boşver. Sonra anlatırım."
"Tamam..."
Doyoung gerçekten onu seviyor muydu? Ona gerçekten aşık mıydı? Arkadaşlarının dalga geçtikleri ya gerçek olsa nasıl olurdu? Belki de tek taraflı değildi. Ya Jaehyun'un duyguları nasıldı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my classmate//dojae
Fanfiction••tamamlandı☆•• Doyoung şimdi -neredeyse hiç - onunla konuşmayan, burnu havada, umursamazın teki olan Jaehyun'la mı oturacaktı? Ne günahı vardı da bunları yaşıyordu acaba?