2.sınavlar başlamıştı. 1.sınavları yüksek olduğundan çoğu dersten endişelenmese de Coğrafya'dan acayip derecede çok korkuyordu Doyoung. O yüzden şu an Ten ile oturmuş Coğrafya çalışıyorlardı. Jaehyun'u soracak olursanız o yine ve yine Jungwoo ile kütüphaneye gitmişti. Kütüphane o ikilinin buluşma mekanıydı.
İşte yine o lanet zil çalmıştı ve Doyoung'ın çok korktuğu Coğrafya sınavına girmesi gerekliydi.
-------------- Sınav Sonrası ------------
Doyoung'ın sınavı şaşırtıcı derecede iyi geçmişti ve yüksek bekliyordu. Jaehyunla Jungwoo yine kütüphaneye çıkmışken Lucas Doyoung'ın yanına geldi.
"Selam Doyoung."
"Selam Yukhei."
"Naber, nasılsın?"
"İyi gibi işte sen?"
"Ya ben de iyiyim de, şimdi sana bir şey söylemem gerekiyor."
"Tamam söyle."
"Ama bak beni yargılamayacağına benden iğrenmeyeceğine söz vermelisin."
"Tamam ya hadi söyle."
"O zaman gel baş başa kalacağımız bir yere gitmeliyiz."
"Tamam geliyorum."
Doyoung Lucas'ın peşinden rahatça konuşabilecekleri yere doğru ilerledi.
"Evet, anlat Lucas. Dinliyorum."
"Bak başta söylediğim şeyleri-"
"Tamam senden nefret etmeyeceğim, yargılamayacağım seni."
"O zaman başlıyorum. Şimdi şöyle ki ben Jungwoo'dan hoşlanıyorum. Hatta hoşlanmanın da ötesinde aşığım ona. Biliyorum bu normal değil biliyorum ama elimde olan bir şey değil. Onu her gördüğümde, her benimle konuşuşunda kalbim delicesine atıyor. Gülüşüyle günüm aydınlanıyor. Ona arkadaşım gibi davranmaya çalıştım, bu duygularımı bastırmaya çalıştım ancak yapamadım. Bu yüzden artık ona açılmaya karar verdim. Bana yardım eder misin?"
Doyoung Lucas'ın söylediklerine biraz şaşırmıştı ancak Jungwoo'nun hislerinin karşılıklı olduğunu öğrendiği için mutlu olmuştu.
"Öncelikle söylediklerine şaşırdım ancak senden iğrenmedim de seni bu yüzden yargılamma da. Çünkü EXO'dan Chanyeol'ün de dediği gibi 'Aşk sadece kadın ile erkek arasınds olan bir şey değildir.' Ve Jungwoo da senden hoşlanıyor. Bunu bildiğimden dolayı ikinizin de mutlu olmasını istiyorum ve bu yüzden sana yardım edeceğim Yukhei."
"Doyoung... Cidden çok teşekkür ederim sana. Seni çoook seviyorum." diyerek sarıldı Yukhei Doyoung'a.
"Hey,hey,hey! Dur orada. Yoksa Jungwoo kıskanır. Olmaaazz!!"
Lucas Doyoung'ın sözlerinden sonra gülmeye başladı. Doyoung'a anlatmakla iyi bir şey yaptığını düşünüyordu. Çünkü Doyoung iyi biriydi ve onu yargılamamıştı. O bunları düşünürken, Doyoung ona seslendi.
"Lucas, hadi gel kütüphaneye gidelim. Biraz sevdiceğini gör de hasret çekme."
"Ya,salak."
Doyoung'la birlikte güldüler ve kütüphaneye doğru yola koyuldular. Yolda da biraz Jungwoo'dan hoşlandığını anladığını anlattı Lucas. Doyoung da onu can kulağıyla dinliyordu. Kütüphanenin önüne geldiklerinde ikisi de derin bir nefes alıp içeri girdi.
İçeride ikilinin gözleri hemen Jaehyun ve Jungwoo yu buldu. Doyoung Lucas'a doğru dönüp güldü,
"Vallaha, Jungwoo da güzel çocukmuş. Sevgilim olsa fena olmazdı yani."
"O senin enişten enişten Doyoung!"
"Bak yanındakine ne kadar da mal. Salak. Cidden salak bu çocuk. Soğuk, gerizekalı."
"Jaehyun mu?"
"Hı hı. Ta kendisi."
"Aa... DoJae shipim moment verdi. Sen de benim üzerimden sevdiceğini görmek istedin dimii!!"
"Ya, hayır Lucas ya."
"Sus sus. DoJae real."
"Hep aklına Jungwoo malı sokuyor dimi bunları?!"
"Sevgilim hakkında düzgün konuş yaa."
"Senin sevdiceğinse benim dr arkadaşım! "
"Ama benim sevgilim!"
"Daha teklif bile etmedin! Sevgilin sayılmıyor!"
"Hı hı."
İkili birbirleriyle tartışırken onları izleyen iki kişi de bu hareketlerine bakıp gülüyorlardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my classmate//dojae
Fanfiction••tamamlandı☆•• Doyoung şimdi -neredeyse hiç - onunla konuşmayan, burnu havada, umursamazın teki olan Jaehyun'la mı oturacaktı? Ne günahı vardı da bunları yaşıyordu acaba?